İ’DAL
MU’DAL مُعْضَلٌ
Bir işin karışık,
müşkül, çetin ve zor olması manasına i'dalden ismi mef’ul olan mu'dal, hadis
terimi olarak senedinden sahabîye varıncaya kadar iki veya daha fazla ravinin
birbiri ardınca düştüğü hadise denir.
el-Hâkimu'n-Nîsâbûri'nin
naklettiği bir habere göre Ali İbnu'l-Medînî ve daha sonraki bazı hadis
imamları mu'dali, mürselden ayrı olarak hadisi, ravisini atlayarak irsal eden
ravi ile Nebi (s.a.s) arasında birden fazla ravinin olması şeklinde
anlamışlardır. Bu demektir ki isnadında hadisi irsal eden ravi ile Nebi s.a.v.
arasında iki ravisi düşen hadis mu'daldir. Ne var ki el-Hâkim düşen ravilerin
peşpeşe olması kaydına dair herhangi bir açıklama yapmış değildir.
İbnu's- Salâh mu'dali
munkati'nın özel bir çeşidi olarak görür. Ona göre her mu'dal munkatı ise de
her munkati mu'dal değildir. Bir kısım muhaddisler mu'dale mürsel demişlerse de
öyle değildir. Mürsel başka, munkati başka, mu'dal yine başkadır ve isnadından
iki veya daha fazla ravinin düştüğü hadistir.
İbnu's-Salâh'ın bu
tarifinde esas olarak mu'dalin isnadından ravi düşmesi yönünden munkatıya
benzediği noktası üzerinde durulmuştur, isnadından ravi düşmesi hem munkatı,
hem de mu'dalin ortak tarafıdır. Fakat aralarındaki umum-Husus ilişkisinin de
gösterdiği gibi, mu'daldeki ravi düşmesi farklıdır. İşte bu farka işaret eden
Hadis Usulü alimleri sonuç olarak mu'dali İsnadında peşpeşe iki ravisi düşen
hadis olarak tarif etmişlerdir. Nitekim, el-Iraki, İbnu's-Salâh'ın mu'dali
“isnadından iki veya daha fazla ravisi düşen hadis” olarak tarif ettiğini
söylemiş, ravi düşmesinin bir yerde mi yoksa iki yerde mi olduğuna işaret
etmediğini kaydetmiştir. Ona göre İbnu's-Salâh'ın bu tarifindeki iki veya fazla
ravi düşmesi olsa olsa bir yerde olabilir. Bir yerde bir ravi düşmesi olur,
daha sonra bir başka yerde bir başka ravi düşerse buna mu'dal değil, munkatı
denir.
Yine İbnu's-Salâh'a göre
tâbi'ut-tâbi'înin Kale Resulullah '(s.a.s); Tâbiu't-Tabi'î'den sonraki nesilden
bir ravinin an Resulillah (s.a.s) diyerek naklettiği hadis de mu'daldir.
Bununla birlikte Ebu'n-Nasr es-Siczî ravinin belağani lafzıyla rivayet ettiği
hadisi de mu'dal addetmiştir. Anlaşıldığına göre bazı muhaddisler hadisin
isnadından ravi düşmesini sıhhatine engel gördükleri gibi bir kaç ravi
düşmesini de hoş karşılamamışlardır.
Şu hale göre isnadından
birbiri ardınca iki veya daha fazla ravi düşen hadis mu'dal'dir. Meselâ;
“... Kıyamet günü adama
“dünyada iken şunu şunu işledin” denir. Adam “hayır yapmadım” der demez ağzı
mühürleniverir” Sözü mu'daldir; zira önce sözün Nebiye ait olduğu belli
değildir. Kaldı ki eş-Şa'bî'nin hadisi rivayet etmiş olduğu şahabı Enes b.
Mâlik de isnadından düşmüştür.
Şu rivayet de mu'dal
hadise bir başka misaldir:
“... Amr b. Şuayb'dan rivayet
edildiğine göre demiştir ki: “Uhut Savaşında bir köle Nebi (s.a.s)'in
maiyetinde savaştı. Nebi ona,
“Efendin savaşa girmene
izin verdi mi?” diye sordu. Köle:
“Hayır vermedi” dedi.
Nebi
“Eğer öldürülseydin
(efendinin izni olmadığı halde savaşa girdiğin için) muhakkak Cehennem'e
giderdin” dedi. Bunun üzerine kölenin efendisi şunları söyledi:
“Onu azad ediyorum yâ
Resulallah O, artık hürdür” O zaman Peygamberimiz (s.a.s)
“Şimdi oldu, dedi; artık
savaşa (devam ede)bilirsin.”
Bu hadisi Amr b. Şu'ayb
isnadında tabiî ve sahabi olmak üzere iki raviyi birbiri ardınca atlamak
suretiyle rivayet etmiştir. Şu hale göre mu'daldir.
Mu'dal hadisler zayıf
kabul edilirler. Ancak isnadında birbiri ardınca iki ravi düşmesi olduğundan
mu'dal, munkatı'dan daha zayıf addedilir.
İsnadında peşpeşe iki
ravi atlayarak mu'dal olarak hadis rivayet etmeye i'dal adı verilir.