Ana Sayfa

 

MULAKAT

LİKA

 

MULAKAT da denir. Her ikisi de sözlükte bir kimsenin diğer birine kavuşması manasına gelir.

 

Hadis usulü ilminde Lika veya öteki tabiriyle mülakat, ravi ile hadis rivayet ettiği şeyhinin görüşmesi, bir mecliste bir araya gelmeleri manasına kullanılır.

 

Bir ravi'nin isnadında 'fulan şeyhten' diyerek hadis nakletmesi halinde o hadis ismini söykediği şeyhtan bizzat işiterek rivayet etmesi kadar işitmediği halde rivayet etme ihtimali de vardır. Bu durumda ravinin ismini söylediği şeyh'e mülaki olup olmadığının, mülaki olmuşsa hadis rivayet edip etmediğinin bilinmesi büyük önem kazanır; zira isnadında şeyhden rivayeti ifade eden lafızlar kullandığı halde gerçekte ondan rivayeti olmayan raviler görülmüştür. Eğer rivayette bulunduğu kişi ile görüştüğü ve ondan hadis aldığı bilinirse, ravi yalancı ve tedlis yapan bir kişi olmadığı sürece hadisin isnadı tam kabul edilir. Yoksa ravinin görüşmediği şeyhten yaptığı rivayet yerine göre İRSAL veya TEDLİS'e; hatta İNKITA'a hamledilir.   

 

Öte yandan Lika; Buhari'nin sahih'e aldığı hadislerin isnadında göz önünde tuttuğu önemli şartıdır. Bir başka değişle Buhari sahihine aldığı hadisler; arasında mülakat olan hadislerden seçmiştir. Oysa Müslim lika şartını biraz daha hafif tutmuş ve aksini gösteren sahih bir haber olmadıkça şeyh ile talibin aynı asırda yaşamış olmalarının lika hamledileceğini ileri sürmüştür.

 

Şeyh ile bir araya gelip ondan hadis rivayet ettiği bilinen ravi o şeyh'ten rivayetlerinin isnadında umumiyetle lika'ya delalet eden SEMİ'TU ve HADDESENA gibi cezm siğaları kullanırsa da şeyhle bir araya geldiği ve ondan işitmek yoluyla hadis aldığı bilinmeyen ravi isnadında lika'ya delalet eden lafızlar kullanamaz. Onun yerine KALE, AN gibi lika ihtimaline delalet eden lafızlar kullanır. Şeyhine mülaki olmadığı halde isnadında mülakat'a delalet eden cezm siğaları kullanan ravinin yalancı olduğuna veya tedlis yaptığına hükmedilir.