İDRAC
Sözlükte dürmek,
birikmek, bir şeyi bir şeye eklemek, bir nesneyi başka bir nesne'ye katmak,
sokmak manalkarına gelir. (kamus,
1/396).
Hadis terimi olarak
idrac, Ravi'nin rivayet ettiği Hadis' in metnine veya senedine aslından olmayan
sözler sokmasına denir. Ravi'nin bilerek yada bilmeyerek Hadis'e ilave ettiği
bu sözler başka Raviler tarafından rivayet edilir ve Hadis'in aslında olmadığı
halde o'na eklenmiş olur. Başka bir değişle bir Hadis'in Ravilerinden biri
herhangibir maksadla o'nun metni veya senedine bazı sözler katar. Bu katma
işine İdrac adı verilir. Hadis'i o Ravi'den rivayet edenler bunun farkına
varmazlar. Sanırlar ki o ilave Hadis'in aslındandır. Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem'e yada ilk kaynağına aittir. Dolayısıyla Hadis'i , ilave edilen sözlerle
birlikte rivayet ederler. Böyle rivayet
edilen Hadislere Mudrec adı verilir.
Bu tariften anlaşılacağı
gibi idrac Hadis'in isnadında veya metninde yapılır. Hadis'in isnadına başka
sözler sokulmasının belli başlı sebepleri şunlardır:
a) Ravi çeşidli
isnadlarla bir Hadis işitir. Bir başka Ravi o Hadis'i senedleri arasındaki
farkı belirtmeden bütün isnadlarını birleştirerek rivayet eder. Dolayısıyla
rivayet ettiği isnadda olamayan öbür isnadlara ait sözleri de o'na katmış olur.
b) İsnadda açıklama
yapmak maksadıyla başka sözler ekler.
Metinde idrac'ın belli
başlı sebepleri ise şunlardır:
a)Metinde açıklama
yapmak.
b) Ravi iki ayrı senedle
iki ayrı Hadis rivayet eder. ondan rivayette bulunan başka biri aynı Hadis'i
senedlerden biriyle ve iki metni birbirine katarak nakleder. Bu durumda
isnadıyla naklettiği hadis'e ikinci Hadis'in metninden eklmiş olur.
c) Şeyh senedi söyler,
durur. Bir açıklama yapar veya başka bir şey söyler. Hadis'i işitenler o sözü
Hadis'in metninden sayar ve rivayette bulunurlar. Böylelikle isnad'a aslında
olmayan metni idrac etmiş olurlar. Bunun mühim bir misalini
El-Hakimu'n-Nisaburi'nin naklettiği şu olay teşkil eder:
Meşhur Hadisçilerden
Şerik bir gün talebelerine Hadis yazdırmaktadır. Önce, ''A'meş - Ebu Sufyan -
Cabir kale, Kale Resulallah Sallallahu aleyhi ve sellem'' diyerek isnadını
söyler ve talebelerinin yazması için susar. Tam bu sırada Hadis meclisine Sabit
b. Musa isimli biri girer. Sabit, Nur yüzlü bir gençtir. Şerik, sustuğu an o'nu
görür. Yüzünün parlaklığını kasdederek ''Gece namazını çokça kılanın yüzü
gündüzleri parlak olur.'' der. Sabit, isnad söylenip tam, ''Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu ki dendiği an içeri girip böyle bir sözle karşılaşınca
zanneder ki bu sözler Şerik'in daha önce söylediği isnadın metnindendir.
Dolayısıyla Şerik'in bu sözünü yazdırdığı isnadla rivayet eder. (İbn Mace,
1/422).
Bir Hadis'e Ravisi
tarafından bazı sözler sokularak idrac yapıldığı dört şekilde anlaşılır:
1: idrac edilen kısmı
belirleyen başka bir rivayet in bulunmasıyla, mesela, Ebu Hureyre den rivayet
edilmiştir:
''Abdest'i güzelce
alınız... O abdest alırken iyice yıkanmayan topukların cehennem'den çekeceği
var''
Bu Hadis'in ilk kısmı
Ravi Ebu Hureyre'nin sözüdür. Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem'e ait ikinci kısma idrac edildiği başka
rivayetlerden anlaşılır. Bunlardan Buharinin rivayet'i şöyledir:
''... Muhammed b. Ziyad
anlatır: Bir gün mataradan abdest alıyorduk, Ebu Hureyre yanımıza uğradı. Şöyle
dedi:
''Abdest'i güzelce alın;
çünkü Ebu'l-Kasım (Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ''Abdest
alırken güzelce yıkanmayan topukların cehennem'den çekeceği var.'' (Buhari,
1/49).
Müslim'in İbn Amr'dan
rivayet'i ise şöyledir:
''Abdullah b. Amr'dan
rivayet'e göre şöyle demiştir: ''Yaptığımız seferlerden birinde Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem bizden geri kaldı. İkindi vakdi girmişti ki bize yetişti. Biz
hemen abdest almaya başladık. Acele ediyor; ıslak elle ayaklarımızı
sıvazlıyorduk. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu halimizi görünce (yüksek
sesle) ''O iyi yıkanmayan topukların cehennem'den çekeceği var'' diye
bağırdı.'' (Müslim, tahare,9).
Her iki rivayet de idrac
edilenle karşılaştırılırsa ''Abdest'i güzelce alın'' manasına gelen kısmın
Hadis'in aslından olmadığı anlaşılır.
Hz. Aişe'nin Hz. Peygamber'e ilk vahiy gelişine dair
meşhur Hadis'in bir fıkrası şöyledir:
'' Sonra Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem'e yalnız kalmak sevgisi verildi. Artık Hira (dağındaki)
mağara'ya çekilir; birkaç gün tehannüs ederdi. Tehannüs ibadet demektir. ''
(Buhari, 1/3).
Bu Hadis deki ''ve
huve't teabbudu'' sözleri İbn Şihab Ez-Zuhri'nin idracıdır. ''fe-yetehannesu''
kelimelerinin manasını açıklamak için idrac edilmiştir. Bu kısım, ilk vahyin
gelişini anlatan rivayetlerin çoğunda yoktur. rivayetlerin karşılaştırılması
halinde durum ortaya çıkar. Ayrıca aynı kısmın Hadis'e sonradan dahil edildiği
Buhari'nin başka bir rivayetinde ''(İbn Şihab) dediki, ''Hadis de geçen tehannüs
teabbud manasınadır.'' (Buhari, 6/88). denilerek açıklığa kavuşturulmuştur.
2: Hadis'i rivayet eden
Ravi'nin sözleri ile.
İbn Mes'ud'dun şu
Hadis'i buna misaldir.
''Abdullah (b. Mes'ud)
dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ''Kim ALLAH'A
herhangibirşeyi şirk koşacak olursa cehennem'e girer.'' buyurdu. Ben de derim
ki ''ALLAH'A herhangibirşeyi şirk koşmadan ölenler ise cennet'e girerler ''
(Buhari, 2/69) .
Hadis te İbn Mes'ud,
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in bir Hadisini rivayetten sonra ''Ben de
derim ki'' diyerek kendi fikrini söylemiştir. Aynı kısım başka bir rivayette
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir söz buyurdu, ben de o'na bir ekledim.''
şeklindedir. Üçüncü bir rivayette ise sadece Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e
ait kısım nakledilmiştir. (tedrib,1/269).
Bütün bu rivayetlerden
ikinci kısmın İbn Mes'ud'a ait olup Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in
Hadisine idrac edildiği anlaşılır.
3: idrac'ın farkına
varan bir Muhaddis'in haber vermesiyle.
Yine İbn Mes'ud'dan rivayet
edilen Teşehhüd Hadiside buna misaldir:
''Rivayet'e göre Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah b. Mes'ud'un elini tutarak o'na namazda
teşehhüd için oturulduğunda (okunacak duayı) öğretti. İbn Mes'ud Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem'in öğrettiği teşehhüd duası olarak A'meş'in
Hadisinde geçen duanın aynısını zikretti. (sonrada şöyle dedi): Bunu
söyledikten (veya yaptıktan) sonra namazını kılmış olursun. Kalkmak istersen
hemen kalkarsın; oturmak istersen oturursun. '' (Ebu Davud,1/593).
Ebu Davud'un suneninde
merfu' kısmı ile İbn Mes'ud'un sözleri ayrılmadan rivayet edilen bu Hadis te
idrac olduğu ed-Derakutni, El-Hakimu'n-Nisaburi, El-Hatibu'l-Bağdadi gibi
Alimlerin haber vermesiyle anlaşılmıştır.
4:idrac edilen kısmın
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sözü olduğunu aklın kabul etmemesiyle.
Ebu Hureyre'den rivayet
edilen şu Hadis te buna misaldir:
''Köle için iki kat ecir
vardır. Hayatım kudreti altında olan ALLAH'A yemin ederim ki, ALLAH yolunda
cihad etmek, hacc etmek ve anamın gönlünü hoş tutmak olmasaydı, ben de köle
olarak ölmeyi isterdim.''
Bu Hadis'in '' Köle için
iki kat ecir vardır'' kısmı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e aittir. İkinci
kısmı ise Ebu Hureyre'nin sözüdür. Bu kısmın Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e
ait olması aklen imkansızdır; zira hayatı boyunca kölelikle mücadele etmiş olan
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in köle olarak ölmeyi istemesi akla uygun
düşmez. Kaldı ki henüz çok küçükken annesi ölmüştü. Yetim olarak büyüyen bir
kimse'nin annesinin gönlünü hoş tutmaktan söz etmesi abes düşer.
Şu da var. Hadis'in
ikinci kısmının Ebu Hureyre'nin idrac edilmiş sözü olduğu Sahih-i Müslim ve
Müsned rivayetlerinde ''... Ebu Hureyre'nin canı kudreti altında olan ALLAH'A
yemin ederim ki ...'' ibaresinden de anlaşılmaktadır.
Hadis'in sened veya
metnine aslından olmayan sözler idrac etmenin hükmüne gelince üç esas da
özetlenebilir:
a- idrac , Hadis de
bulunan bir kelime yada ibare'yi açıklamak veya başka bir açıklama yapmak
maksadıyla yappılırsa caizdir. Ne var ki idrac yapanın bunu açıklaması gerekir.
b- Kasıtsız olarak
yanılma sonucu idrac yapılmışsa, yanılan Ravi için kusur teşkil etmez. Fakat
yanılması sık sık olur ve Hadis'e başka sözler karıştırması fazlalaşırsa
zabtına dokunur.
c- Kasden bilerek ve
isteyerek yapılırsa haramdır. Kasıtlı olarak idrac yapan Ravi, adalet vasfını
kaybeder.