Ana Sayfa

 

Kale RESULULLAH (S.A.V.) fima yervihi an RABBİHİ

KALE'LLAHU TEALA

 

HADİS-İ İLAHİ  -  HADİS-İ KUDSİ  -  HADİS-İ RABBANİ

 

Kudsi, mukaddes olan ALLAH'A nisbet edilen anlamına gelir. Kudsi Hadis ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in Rabbine izafe ettiği veya Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den Rabbine izafe edilerek rivayet edilmiş olan hadislerdir. Kudsi hadise  RABBANİ, İLAHİ, HADİS te denir. Kudsi hadis söz olarak Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e aittir. Ne var ki manası ALLAH'U TEALANIN dır. ALLAH AZZE VE CELLE Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in kalbine bir fikir ilham etmiş o da kalbine ilham edilen fikri dile getirmiştir. Şu hale göre Kudsi hadis, ma'nası ALLAH SÜBHANE VE TEALA'DAN sözü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den olan hadistir.  

 

Ma'naları itibariyle NEBEVİ HADİS lerde denilen diğer hadislerden farklı olan kudsi hadisler hadis kitaplarında çoğunlukla ALLAH CELLE CELALUHU'YA nisbet edilen lafızlarla rivayet edilirler. Bu lafızların en çok kullanılanların bazısı şunlardır.

 

Kale Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem : Kala'LLAHU TEALA

Kale Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem : Kala'LLAHU AZZE VE CELLE

Kale Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem : Yekulu'LLAHİ TEBAREKE VE TEALA

Kale Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem : Fima yervi an RABBİHİ AZZE VE CELLE

Kale Resulullahi sallallahu aleyhi ve sellem : Fima revahu an ALLAH AZZE VE CELLE

                                                    

Örneğin:

 

Ebu Hureyre radiyallahu anh'ın Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayetine göre Yüce ALLAH 'İki ortaktan biri arkadaşına ihanet etmedikçe onların üçüncü ortağı benim. Biri diğerine ihanet ederse ben hemen aralarından çıkarım. ' buyurmuştur. (İlahi hadisler, 39)

 

Kudsi hadis bir taraftan ALLAH'U TEALA'YA nisbet edilir, diğer taraftan Nebi salllallahu aleyhi ve sellem'in Hadisleri gibi kabul edilir. Öyle olunca Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in kalbine ilka edilmiş olma yönünden Kur'an-ı kerim'e benzerse de ondan farklıdır. Bu fark ilk defa Kur'an'ın lafzı ve ma'nasıyla vahye dayanmasında görülür. Hatta tertibi bile vahiy iledir. Kudsi hadis ise sadece ma'nasıyla kalbe ilham şeklindeki vahiy kabul edilir. Lafzı ise tabii konuşmasından farksız olarak Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine aittir. Bir de Kur'an lafızları mu'cizdir. İnsanın en küçük bir suresinin benzerini bile meydana getirmesine imkan yoktur. Halbuki Kudsi hadiste Kur'an-ı kerim icazına benzer icaz yoktur. Diğer taraftan Kur'an-ı kerim gerek lafzı, gerek ma'nasıyla mütevatirdir. Herhangibir ayetini bile ma'nasıyla rivayet caiz olmaz. Oysa Kudsi hadisin gerek lafzı gerekse ma'nası mütevatir değildir. Öyle olunca ma'nasıyla rivayeti caizdir. Ayrıca Kur'an-ı kerim ibadet maksadıyla okunur. Namaz da okunması namazın rükünlerindendir. Abdestsiz ele alınamaz. Oysa Kudsi hadis için böyle bir şey söz konusu değildir.  

 

Şu da var ki Kudsi hadisler içinde sahih olanları olduğu gibi zayıfları da vardır. Tabii olarak Kur'an için böyle bir şey düşünülemez.

 

Sadece Kudsi hadislerden oluşan kitaplar vardır, bunların önemlileri:

 

el-İthafatu's-Seniyye bi'l-Ahadisi'l-kudsiyye: Abdurrauf Munavi'nin 272 Kudsi hadis ihtiva eden eseridir. 

 

Mişkatu'l-Envar fima ruviye ani'llahi subhanehu ve teala mine'l-Ahbar: Muhyiddin Arabi

 

el-Ahadisu'l-Kudsiyye: Aliyyu'l-Kaari

 

el-Erba'un fi'r-Rivayeti an Rabbi'l-Alemin : İbn Dakiki'l-iyd

 

et-Tuhfetu'l-Merdiyye fi'l-Ahbari'l-Kudsiyye: Şeyh Abdülmecid Mısri