ADALETU’S-SAHABE
Sahabe: Hz. Muhammed s.a.v. İle mumİn
olarak.görüşme şerefine nail olan ve ebedi hayata mumin olarak göçen
kimselerdir. Gerek Hadis rivayetinde gerekse diğer hususlarda tam manasıyla adaletli
ve güvenilir kimseler olmaları demektir.
Ehli sünnet Alimlerine göre Hz.Nebi s.a.v.’in
ölümünden kısa bir süre sonra çıkan olaylara karışmış olsun olmasın tüm
Sahabeler adaletlidir.
Sahabenin adalet sahibi olduğuna Kur’an-ı
Kerim ve Hadislerde birçok deliller vardır. Bunlardan en önemli olan bir kaçı
şöyledir: Bakara suresi 143. ayette: [Sizi böylece en adaletli ümmet
kıldık.] Ali imran 110. ayette:
[İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet.] Denerek muhatab olarak da Resuli
Ekrem s.a.v..ve etrafındakiler kastedilmiştir. Aynı ayette Sahabenin iyiliği
emrettiği ve kötülükten de nehyettiği ve ALLAH’A (C.C.) iman ettikleri
belirtilmiştir. Böyle üstün vasıflarla nitelendirilen insanların adaletli
olduklarına şüphe yoktur. Enfal 64,
Tövbe 100 Fetih: 18 ve 29.ayetler Haşr 8.ayetleride Sahabenin faziletine
delalet etmektedir. Hz. Muhammed s.a.v.: Bir Hadis-i şeriflerinde: insanların
en hayırlısı Benim asrımda yaşayanlardır. Sonra onları takib edenler gelir
sonra da onlardan sonrakiler buyurarak sahabenin hayırlı insanlar olduklarına
işaret etmiştir.
Sahabenin adaletine akli deliller.de getirilebilir: Bu nesil Hz.Nebi
s.a.v.’in sohbetinde. bulunmak, omın terbiyesi altında yetişmek gibi sair
müslümanların erişemeyecekleri ulvi bir dereceye erişmişlerdir.
Bunun yanı sıra İslam ve Hz. Nebi s.a.v.’in uğruna İnsan gücünün erişebileceği
fedakarlığı en üst seviyede göstermişlerdir. Hepside iman sahibi Hz.Nebi s.a.v.’i seven yolunda hiçbir fedakarlıktan
kaçınmayan gerektiğinde canlarını
vermekte tereddüt etmeyen kimselerdir. Dinleri uğruna mallarından
mülklerinde işlerinden güçlerinden yurtlarından ayrılmaktan gerektiği zaman en
yakın akrabalarına bile karşı çıkmaktan
çekinmemişlerdir. Bunca fedakarlık ancak onların imanlarının ve
Resulullah s.a.v.’e olan bağlılıklarına birde ihlas ve samimiyetlerine açık
birer delilidir. Çoğununun olağanüstü fedakarlığı ancak iman ile açıklanabilir.
Bir kısmı insanlığın gereği bazı hatalar yapmış salarda affedildikleri de bir
gerçektir. İçlerinde daha sağ iken bir mu’minin alabileceği en büyük müjdeyi,
Cennet müjdesini alanlar vardır. Resuli Ekrem s.a.v. ebedi Hayata göç ettikten
sonra Sahabenin arasında çıkan bazı anlaşmazlıklar hiçbir şekilde mevki, şan,
şeref gibi dünya menfaatleri. gibi sebeplere bağlanamaz. Zira onlar eğer
bunları isteselerdi dinleri uğruna bunca sıkıntıya göğüs germelerine lüzum
kalmadan kolayca elde edebilirlerdi. Kaldı ki uğruna ölümü bile göze aldıkları
Nebiyy-i Muhterem s.a.v.: Kendisine vaat edilen Dünya menfaatlerine bir an bile
kulak asmamıştı. O böyle yapınca ona gönülden bağlı olan Sahabelerinde böyle
yapmaları tabii idi. Bir kısın sahabe fetih.sonrası İslam ülkesine katılan
yerlere gitmişler, orada itibarın her türlüsünü görmüşlerdi bu durumda bile Hz.
Nebi s.a.v.’i görmee onunla birlikte bulunma
sözlerini duyma şerefini her şeyin üstünde tutmuşlar, başka bir şeye ihtiyaç
hissetmemişlerdi.
Bütün bunları göz önünde bulunduran ehli
sünnet Alimleri Sahabenin adaletine hükmetmiş ve onları tamamen Cerh’in dışında
tutmuşlardır.
İmam-ul Harameyn El Cuveyni ye göre Sahabenin
Adaletinin araştırılmamasının sebebi onların İslam şeraitinin ilk hamileri
oluşlarıdır. Eğer onlar Hz. Nebi
s.a.v.den işittiklerini, gördüklerini rivayet etmeselerdi İslam dini o
devre mahsus bir din olarak kalır sonraki devirlere de intikal etmezdi.
Bununla birlikte bazı İslam alimleri Sahabenin adaletli olup
olmadıklarının araştırılmasının gerektiğini düşünmüşlerdir. Bir kısım alimler
ise Sahabenin adaletinin araştırılmasının fitneden sonra gerekli olduğunu düşünmüşlerdir.
Mutezileye göre Hz Ali ile savaşanlar hariç bütüm Sahabe adaletlidir. Bu görüşü
pek çok İslam alimi doğru bulmamıştır. El Maziri ise: Sahabenin adaletine
hükmetmek için Hz. Nebi s.a.v.’i
görenlerin ziyaret edenleri yada bir maksat için bir an için bir araya
gelenlerin değil bu hükmün devamlı onunla beraber olan ona destek olup
yardımına koşanlar içindir der. Ne varki El Alayi bu görüşü garip bulur. Eğer
bu kabul edilirse Vail bin hucr, Malik bin Huveyris ve Osman bin ebul as gibi
Hz. Nebi s.a.v.’in sohbetiyle ve ondan
hadis rivayetiyle tanınmış ancak huzuruna gelip görüştüğü halde yanında çok az
kalıp geri gitmiş ondan yalnızca tek bir hadis rivayet etmiş birde Hz.
Nebi s.a.v.’in yanında ne kadar kaldığı
bilinmeyen çeşitli arap kabilelerinden yüzlerce Sahabenin adaleti hükmünden
hariç kalması gerekir.
O
halde Sahabenin adaleti konusundaki doğru hüküm Cumhurun açıkladığı umumi
adalet hükmüdür ki, geçerli olan da budur.
Öte
yandan başta Şia ve Rafiziler olmak üzere kimi mezhep mensupları da onların tesirinde
kalarak Sahabelerin adil olmadıklarını ileri sürmüşlerdir. Ancak bu iddia
ilgili bir görüş olmaktan ileri gitmemiştir, şu da var ki bu görüşün Müslümanların büyük
çoğunluğunun Sahabenin adaletli olduğu görüşü karşısında ilmi, akli, mantıki
hiçbir değeri yoktur.