SÜNEN-İ TİRMİZİ

Bablar Konular Numaralar  

MENAKİB BAHSİ

<< 3837 >>

DEVAM: 47- Ebu Hüreyre (r.a.)’in hayatından kesitler.

 

حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن أخبرنا أحمد بن شعيب الحراني حدثني محمد بن سلمة الحراني عن محمد بن إسحاق عن محمد بن إبراهيم عن مالك بن أبي عامر قال جاء رجل إلى طلحة بن عبيد الله فقال يا أبا محمد أرأيت هذا اليماني يعني أبا هريرة هو أعلم بحديث رسول الله صلى الله عليه وسلم منكم نسمع منه ما لا نسمع منكم أو يقول على رسول الله صلى الله عليه وسلم ما لم يقل قال أما أن يكون سمع من رسول الله صلى الله عليه وسلم ما لم نسمع فلا أشك إلا أنه سمع من رسول الله صلى الله عليه وسلم ما لم نسمع وذاك أنه كان مسكينا لا شيء له ضيفا لرسول الله صلى الله عليه وسلم يده مع يد رسول الله صلى الله عليه وسلم وكنا نحن أهل بيوتات وغنى وكنا نأتي رسول الله صلى الله عليه وسلم طرفي النهار فلا نشك إلا أنه سمع من رسول الله صلى الله عليه وسلم ما لا نسمع ولا نجد أحدا فيه خير يقول على رسول الله صلى الله عليه وسلم ما لم يقل

 

قال أبو عيسى هذا حديث حسن غريب لا نعرفه إلا من حديث محمد بن إسحاق وقد رواه يونس بن بكير وغيره عن محمد بن إسحاق

 

Mâlik b. ebî Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Talha b. Ubeydullah’a gelip;

 

“Ey Ebû Muhammed şu Yemenli Ebû Hureyre sizden daha âlim mi? ki sizlerden işitmediğiniz hadisleri ondan işitiyorsunuz yoksa Nebi (s.a.v)’in söylemediği şeyleri mi söylüyor?” Talha b. Ubeydullah şöyle dedi:

 

“Gerçek şu ki o bizim işitmediğimiz şeyleri işitmiştir. Bunda kuşkumuz yok çünkü kendisi fakir ve yoksul olup hiçbir şeyi yoktu. Rasûlullah (s.a.v.)’in misafiri olarak Suffeliler arasında kalmaktaydı eli Nebi (s.a.v)’in eliyle beraberdi. Bizler ise ev, bark ve servet sahibi idik. Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına gündüzün iki ucunda yani sabah akşam ancak gelebiliyorduk. Ebû Hureyre’nin bizim duymadığımız şeyleri duyması konusunda hiç şüphe etmiyorum. Değil Ebû Hureyre iman ve hayır sahibi hiçbir kimseyi Rasûlullah (s.a.v.)’in söylemediği bir şeyi yalan yere onun sözü imiş gibi söylemiş bulamazsın.”

 

 

Tirmizî rivâyet etmiştir.

 

Tirmizî: Bu hadis Muhammed b. İshâk rivâyeti olarak hasen garibtir.

 

Yine Yunus b. Bükeyr ve başkaları bu hadisi Muhammed b. İshâk’tan rivâyet etmişlerdir.