3- Peygamberliğin
başlangıcı. Sayfa: 3620
حدثنا الفضل
بن سهل أبو
العباس
الأعرج البغدادي
حدثنا عبد
الرحمن بن
غزوان أبو نوح
أخبرنا يونس
بن أبي إسحاق
عن أبي بكر بن
أبي موسى عن أبيه
قال خرج أبو
طالب إلى
الشام وخرج معه
النبي صلى
الله عليه
وسلم في أشياخ
من قريش فلما
أشرفوا على
الراهب هبطوا
فحلوا رحالهم فخرج
إليهم الراهب
وكانوا قبل
ذلك يمرون به
فلا يخرج
إليهم ولا
يلتفت قال فهم
يحلون رحالهم
فجعل يتخللهم
الراهب حتى
جاء فأخذ بيد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال هذا
سيد العالمين
هذا رسول رب
العالمين
يبعثه الله
رحمة للعالمين
فقال له أشياخ
من قريش ما
علمك فقال إنكم
حين أشرفتم من
العقبة لم يبق
شجر ولا حجر إلا
خر ساجدا ولا
يسجدان إلا
لنبي وإني
أعرفه بخاتم
النبوة أسفل
من غضروف كتفه
مثل التفاحة
ثم رجع فصنع
لهم طعاما
فلما أتاهم به
وكان هو في
رعية الإبل
قال أرسلوا
إليه فأقبل وعليه
غمامة تظله
فلما دنا من
القوم وجدهم
قد سبقوه إلى
فئ الشجرة
فلما جلس مال
فئ الشجرة عليه
فقال انظروا
إلى فئ الشجرة
مال عليه قال
فبينما هو
قائم عليهم
وهو يناشدهم
أن لا يذهبوا به
إلى الروم فإن
الروم إذا
رأوه عرفوه
بالصفة
فيقتلونه
فألتفت فإذا
بسبعة قد أقبلوا
من الروم
فاستقبلهم
فقال ما جاء
بكم قالوا
جئنا أن هذا
النبي خارج في
هذا الشهر فلم
يبق طريق إلا
بعث إليه
بأناس وإنا قد
أخبرنا خبره
بعثنا إلى
طريقك هذا
فقال هل خلفكم
أحد هو خير
منكم قالوا
إنما اخترنا
خيرة لك لطريقك
هذا قال
فرأيتم أمرا
أراد الله أن
يقضيه هل يستطيع
أحد من الناس
رده قالوا لا
قال فبايعوه
وأقاموا معه
قال أنشدكم
الله أيكم
وليه قالوا
أبو طالب فلم
يزل يناشده
حتى رده أبو
طالب وبعث معه
أبو بكر بلالا
وزوده الراهب
من الكعك
والزيت
قال أبو عيسى
هذا حديث حسن
غريب لا نعرفه
إلا من هذا
الوجه
Ebû Musa el Eş’arî
(r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ebû Tâlib ticaret için
Şam’a doğru yola çıktı. Nebi (s.a.v)’de Kureyş’in ileri gelenleriyle birlikte
çıkmıştı. Rahib Buheyra (veya Bahira) nın yakınına vardıklarında Ebû Tâlib
konaklamak için develerin palanlarını çözmüştür. Önceleri o Rahib bu kervandaki
insanların yanına çıkmazdı ve ilgilenmezdi bu sefer bu kervanda bulunan
kimselerin yanına çıkıp aralarında gezinmeye başladı. Nebi (s.a.v)’in yanına
gelince O’nun elini tutarak:
“Bu alemlerin
efendisidir. Bu alemlerin efendisidir. Allah, bunu alemlere rahmet olarak
gönderecektir” dedi. Kureyş’in ileri gelenleri “nereden biliyorsun” dediler.
Rahib şu karşılığı verdi. Siz tepeyi aştığınız zaman secdeye kapanmadık ne bir
ağaç ne de taş kalmamıştır. Bunlar ancak Nebi olacak kimselere secde ederler.
Onun iki kürek kemiği arasındaki bir meyve ve büyüklüğündeki Nebilik mühründen
de tanıdım sonra dönüp onlar için yemek hazırladı. Yemeği kendilerine
getirdiğinde Rasûlullah (s.a.v.) develerin ve eşyaların yanında bulunuyordu.
Rahib ona haber gönderiniz o da gelsin dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de kendisini
gölgelendiren bir bulut üzerinde olduğu halde çıkageldi. Bir ağacın gölgesi
altında oturan o kalabalığın yanına gelip oturunca ağacın gölgesi onun üzerine
doğru eğilmişti. Rahib: “Bakınız ağacın gölgesi onun üzerine eğildi” dedi.
Rahib, onların arasında dolaşırken; Şam tarafına Rumlar diyarına
götürmemelerini istemekte idi. Çünkü Rumlar O’nu tanırlarsa öldürebilirlerdi.
Rahib burada iken Rumlardan gelen yedi kişi gözüne ilişti. Rahib onları
karşıladı ve geliş sebebiniz nedir? diye sordu. Onlar da dediler ki:
Şu gelmesi beklenen Nebi
bu aylarda çıkacaktır diye geldi. Adam gönderilmedik hiçbir yol ve yön kalmadı
Biz de haber aldık ve senin bu bölgene gönderildik. Rahib: Arkanızda sizden
daha çok bilgi sahibi, hayırlı bir kimse var mı diye sordu. Onlarda:
“Senin bulunduğun bu
bölgede onun olabileceği bildirildi” dediler. Rahib: Allah’ın yapacağı bir işi
insanlardan birilerinin engelleyebileceğini ve buna güçlerinin yeteceğini
sordu. Hayır diye cevap verdiler.” Sonra o Rahibin bilgi ve otoritesini kabul
edip orada kaldılar. Rahib: Kureyşlilere, Allah için söyleyiniz bu çocuğun
velisi kimdir? dediler ki? Ebû Tâlib’tir. Rahibin ısrarlı hareketine bakarak
Ebû Tâlib, Nebii götürmekten vazgeçip Ebû Bekir ve Bilâl ile geri gönderdi.
Rahib, Nebi ve beraberindekilere azık olarak pasta ve zeytinyağı verdi.
Tirmizî rivâyet
etmiştir.
Tirmizî: Bu hadis
hasen garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz.