DEVAM: 39- RESULULLAH
(S.A.V.)’İN YAŞANTISI NASILDI?
حدثنا محمد
بن إسماعيل
حدثنا آدم بن
أبي إياس حدثنا
شيبان أبو
معاوية حدثنا
عبد الملك بن
عمير عن أبي
سلمة بن عبد
الرحمن عن أبي
هريرة قال خرج
النبي صلى
الله عليه
وسلم في ساعة
لا يخرج فيها
ولا يلقاه
فيها أحد
فأتاه أبو بكر
فقال ما جاء
بك يا أبا بكر
فقال خرجت
ألقى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وأنظر في وجهه
والتسليم
عليه فلم يلبث
أنحاء عمر
فقال ما جاء بك
يا عمر قال
الجوع يا رسول
الله قال فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وأنا قد
وجدت بعض ذلك
فانطلقوا إلى
منزل أبي
الهيثم بن التيهان
الأنصاري
وكان رجلا
كثير النخل
والشاء ولم
يكن له خدم
فلم يجدوه
فقالوا
لامرأته أين
صاحبك فقالت
انطلق يستعذب
لنا الماء فلم
يلبثوا أن جاء
أبو الهيثم
بقربة يزعبها
فوضعها ثم جاء
يلتزم النبي
صلى الله عليه
وسلم ويفديه
بأبيه وأمه ثم
انطلق بهم إلى
حديقته فبسط
لهم بساطا ثم
انطلق إلى
نخلة فجاء
بقنو فوضعه
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم أفلا
تنقيت لنا من
رطبة فقال يا
رسول الله إني
أردت أن تختاروا
أو قال تخيروا
من رطبه وبسره
فأكلوا وشربوا
من ذلك الماء
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم هذا
والذي نفسي
بيده من
النعيم الذي
تسألون عنه
يوم القيامة
ظل بارد ورطب
طيب وماء بارد
فانطلق أبو
الهيثم ليصنع
لهم طعاما
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم لا تذبحن
ذات در قال
فذبح لهم
عناقا أو جديا
فأتاهم بها فأكلوا
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم هل لك
خادم قال لا
قال فإذا
أتانا سبى
فائتنا فأتي
النبي صلى
الله عليه
وسلم برأسين
ليس معهما
ثالث فأتاه
أبو الهيثم
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم اختر
منهما فقال يا
نبي الله أختر
لي فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم إن
المستشار مؤتمن
خذ هذا فإني
رأيته يصلى
واستوص به
معروفا
فانطلق أبو
الهيثم إلى
امرأته فأخبرها
بقول رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقالت امرأته
ما أنت ببالغ
ما قال فيه
النبي صلى الله
عليه وسلم إلا
أن تعتقه قال
فهو عتيق فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم إن الله
لم يبعث نبيا
ولا خليفة إلا
وله بطانتان
بطانة تأمره
بالمعروف
وتنهاه عن
المنكر
وبطانة لا
تألوه خبالا
ومن يوق بطانه
السوء فقد وقي
قال أبو عيسى
هذا حديث حسن
صحيح غريب
Ebû Hureyre (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.), her
zaman çıkmadığı ve kimseyle buluşamayacağı bir saatte evinden dışarı çıkmıştı.
Derken Ebû Bekir yanına çıkageldi.
Hangi şeyden dolayı bu
saatte buradasın Ey Ebû Bekir! Dedi. Ebû Bekir de:
Rasûlullah (s.a.v.) ile
buluşup yüzünü görür ve selam veririm ümidiyle çıktım dedi. Az sonra Ömer
geldi. Rasûlullah (s.a.v.), ona,
Hangi şey seni bu saatte
çıkardı dedi. Ömer:
Açlık Ey Allah’ın
Rasûlü! dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de Açlık bende de var dedi. Sonra üçü birden
Ebû’l Heysem et Teyyihan el Ensarî’nin evine doğru yürüdüler.
Ebû’l Heysem, hurması ve
koyunları bol olan bir kişi idi,
hizmetçisi yoktu. Evde
kendisini bulamadılar ve evin hanımına eşin nerede? Dediler. Hanım:
Bize, tatlı içme suyu
getirmeye gitmişti dedi. Biraz sonra Ebû’l Heysem dopdolu bir su kırbasıyla
çıkageldi. Kırbasını yere koyduktan sonra gelip Peygamberimize sarılıp anne ve
babasının Rasûlullah (s.a.v.)’e feda olduğunu söyledi. Sonra onları bahçesine
götürdü ve bir sergi serdi ve hurma ağacından olgunu ve olgun olmayanı bir
arada bulunan bir hurma dalı salkımı getirdi ve ortaya koydu. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.):
Bize olgunlarından seçip
getirmedin mi? buyurdu. Ebû’l Heysem:
Ey Allah’ın Rasûlü!
kendiniz seçesiniz diye veya yaş ve kuru hangisinden isterseniz seçip yemeniz için
bu şekilde getirdim dedi. Böylece o hurmalardan yediler, tatlı sudan içtiler.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), şöyle buyurdu:
“Canımı kudret elinde
tutan Allah’a yemin olsun ki bu nimetlerden kıyamet günü sorguya
çekileceksiniz. Serinlik ve gölge, güzel hurma ve su…”
Ebû’l Heysem yemek
hazırlatmak için giderken Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Sakın ha! Sütlü bir
hayvan kesmeyin!
Ebû’l Heysem dişi veya
erkek bir oğlak kesti hazırlayıp getirdi ve hep birlikte yediler, Rasûlullah
(s.a.v.),
Hizmetçin var mı? dedi.
Ebû’l Heysem hayır dedi. Rasûlullah (s.a.v.) savaş esirleri gelince bize gel
buyurdu.
Rasûlullah (s.a.v.)’e
iki savaş esiri getirilmişti. Bir üçüncüsü yoktu. Ebû’l Heysem müracaat etti,
Rasûlullah (s.a.v.)’de ikisinden birini seç buyurdu. Ebû’l Heysem:
Ey Allah’ın Rasûlü benim
yerime siz seçiniz dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): İstişare edilen
kimse güvenilen kimsedir, dedi. Şunu al çünkü onu namaz kılarken gördüm dedi.
Ve ona iyi davran buyurdu.
Ebû’l Heysem hanımına
gitti ve durumunu ona anlattı bunun üzerine hanımı Rasûlullah (s.a.v.)’in
“Ona iyi davran” sözünü
yerine getirebilmek için onu hürriyetine kavuşturmalısın, dedi. Ebû’l Heysem de
o hürdür dedi. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Allah’ın gönderdiği her
Peygamber ve devlet idarecisinin iki tür halkı vardır; Biri ona daima iyiliği
emredip kötülükten sakındırır bir diğeri de ona devamlı güçlük çıkarıp yük olur
kim kötü arkadaş ve personelden korunmuş olursa gerçekten her tür kötülükten
korunmuş olur.
Diğer tahric: Müslim,
Eşribe
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahih garibtir.