28- RAMAZANDA ORUCUNU
BOZAN KİMSENİN KEFFARETİ
حدثنا نصر بن
علي الجهضمي
وأبو عمار
والمعنى واحد
واللفظ لفظ
أبي عمار قالا
أخبرنا سفيان بن
عيينة عن
الزهري عن
حميد بن عبد
الرحمن عن أبي
هريرة قال
أتاه رجل فقال
يا رسول الله
هلكت قال وما
أهلكك قال
وقعت على
امرأتي في
رمضان قال هل
تستطيع أن تعتق
رقبة قال لا
قال فهل
تستطيع أن
تصوم شهرين
متتابعين قال
لا قال فهل
تستطيع أن
تطعم ستين
مسكينا قال لا
قال اجلس فجلس
فأتى النبي
صلى الله عليه
وسلم بعرق فيه
تمر والعرق المكتل
الضخم قال
تصدق به فقال
ما بين لابتيها
أحد أفقر منا
قال فضحك
النبي صلى
الله عليه وسلم
حتى بدت
انيابه قال
فخذه فأطعمه
أهلك
Ebu Hureyre (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’e bir adam
geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü helak oldum dedi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) seni helak eden şey nedir dedir? Buyurdular. Adamda Ramazan ayında
oruçlu iken hanımıma yaklaştım dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin? Buyurdular.
Adam hayır dedi. Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin? Buyurdular. Adam yine
hayır dedi. Altmış fakiri sabah ve akşam doyurabilir misin? Deyince, Adam yine
hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
otur bakalım dedi. O da oturdu. Bu arada Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)’e büyük bir kap dolusu hurma getirildi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ise bu hurmaları al götür ve sadaka olarak dağıt buyurdu. Adam
Medîne’nin iki taşlığı arasında bizden fakiri yok ki deyince Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişleri gözükünceye kadar güldüler ve şöyle
buyurdular: “O hurmaları al götür çoluk çocuğuna yedir.”
Diğer tahric: İbn
Mâce, Sıyam
قال وفي
الباب عن بن
عمر وعائشة
وعبد الله بن
عمرو قال أبو
عيسى حديث أبي
هريرة حديث
حسن صحيح
والعمل على
هذا الحديث عند
أهل العلم في
من أفطر في
رمضان متعمدا
من جماع وأما
من أفطر
متعمدا من أكل
وشرب فإن أهل العلم
قد اختلفوا في
ذلك فقال
بعضهم عليه
القضاء
والكفارة
وشبهوا الأكل
والشرب بالجماع
وهو قول سفيان
الثوري وابن
المبارك
وإسحاق وقال
بعضهم عليه
القضاء ولا
كفارة عليه
لأنه إنما ذكر
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم الكفارة
في الجماع ولم
تذكر عنه في
الأكل والشرب
وقالوا لا
يشبه الأكل
والشرب
الجماع وهو
قول الشافعي
وأحمد وقال
الشافعي وقول
النبي صلى الله
عليه وسلم
للرجل الذي
أفطر فتصدق
عليه خذه
فأطعمه أهلك
يحتمل هذا
معاني يحتمل
أن تكون
الكفارة على
من قدر عليها
وهذا رجل لم
يقدر على
الكفارة فلما
أعطاه النبي
صلى الله عليه
وسلم شيئا
وملكه فقال
الرجل ما أحد
أفقر إليه منا
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم خذه فأطعمه
أهلك لأن
الكفارة إنما
تكون بعد
الفضل عن قوته
واختار
الشافعي لمن
كان على مثل
هذا الحال أن
يأكله وتكون
الكفارة عليه
دينا فمتى ما
ملك يوما ما
كفر
Tirmîzî: Bu konuda İbn
Ömer, Âişe ve Abdullah b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hureyre
hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek Ramazan’da bilerek
cinsel ilişkide bulunan kimsenin durumuna göre bu hadisi uygulamaya
koymuşlardır. Ramazan’da bilerek yiyip içen konusunda ise değişik görüşler
ortaya koymuşlar bir kısmı o kimseye hem kaza hem de keffâret gerekir diyerek
yeme içmenin cezasını cinsel ilişkinin cezasına benzetmişlerdir. Sûfyân es
Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bu görüştedirler.
Bir kısım ilim
adamları ise: O kimse hakkında kaza lazımdır keffâret gerekmez derler çünkü
Peygamber (s.a.v.) keffâreti cinsel ilişki için söylemiştir, yeme- içme
hakkında böyle bir şey gelmemiştir. Dolayısıyla yeme-içme cinsel ilişkiye
benzetilemez. Şâfii ve Ahmed bu görüştedirler.
Şâfii der ki:
Rasûlullah (s.a.v.)’in orucunu bozan ve sadakayı alan o adama “Al çoluk
çocuğuna yedir” sözü birkaç manaya gelebilir. Birinci olarak; Keffâret gücü
yeten kimseye gereklidir. Bu adam ise keffârete gücü yetmeyen birisidir. İkinci
olarak: Keffâret, yiyecek içecekten artarsa gereklidir. Bu kimse o hurmaları
alınca burada bizden fakiri yoktur demekle çok fakir olduğunu ortaya koymuş ve
ondan çoluk çocuğuyla yemesi emredilmiş.
Şâfii: “Bu durumda
olan kimsenin eline geçen rızkı yemesi gerekir, keffâret ise üzerinde borç
olarak kalır. Ne zaman maddi imkana kavuşursa o zaman keffaretini öder
demektedir.”