SÜNEN-İ TİRMİZİ

Bablar Konular Numaralar  

NAMAZ BAHSİ

<< 340 >>

143- (255). KIBLE'NİN KUDÜS'TEN KABE'YE ÇEVRİLMESİ

 

حدثنا هناد حدثنا وكيع عن إسرائيل عن أبي إسحاق عن البراء بن عازب قال لما قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة صلى نحو بيت المقدس ستة أو سبعة عشر شهرا وكان رسول الله صلى الله عليه وسلم يحب أن يوجه إلى الكعبة فأنزل الله تعالى { قد نرى تقلب وجهك في السماء فلنولينك قبلة ترضاها فول وجهك شطر المسجد الحرام }  فوجه نحو الكعبة وكان يحب ذلك فصلى رجل معه العصر ثم مر على قوم من الأنصار وهم ركوع في صلاة العصر نحو بيت المقدس فقال هو يشهد أنه صلى مع رسول الله صلى الله عليه وسلم وأنه قد وجه إلى الكعبة قال فانحرفوا وهم ركوع

 

قال وفي الباب عن بن عمر وابن عباس وعمارة بن أوس وعمرو بن عوف المزني وأنس قال أبو عيسى وحديث البراء حديث حسن صحيح وقد رواه سفيان الثوري عن أبي إسحاق

 

Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

 

Rasûlullah (s.a.v.) Medîne’ye geldikten sonra on altı ve on yedi ay kadar Kudüs’teki Beyti Makdis’e doğru namaz kılmıştı. Rasûlullah (s.a.v.) Kâbe’ye doğru yönelerek namaz kılmayı çok arzu ederdi. Derken şu ayeti kerime nazil oldu; “Ey Peygamber! Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu, Allah ve Cibril’den haber beklediğini görüyoruz merak etme elbette seni hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir, nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin.” (Bakara 144)

 

Onun yönü böylece Kâbe’ye çevrilmiş oldu bunu çok istiyordu. Bir adam Peygamberle birlikte ikindi namazını Kâbe’ye doğru kıldıktan sonra Ensâr’dan bir topluma uğradı, onlar ikindi namazını Beyti Makdis’e doğru kılmakta ve rükû’ vaziyetinde idiler. Kendisinin Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Kâbe’ye doğru namaz kıldığına şehâdet ederek Kâbeye dönülerek namaz kılınmaya başlandığını söyledi. Onlar da rükû’ da olmalarına rağmen yönlerini değiştirdiler.

 

 

Diğer tahric: Nesâî, Kıble; Muvatta, Kıble

 

Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, İbn Abbâs, Umare b. Evs, Amr b. Avf el Müzenî ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.

 

Tirmîzî: Berâ hadisi hasen sahihtir. Sûfyân es Sevrî ve Ebû İshâk’tan da aynı şekilde rivâyet edilmiştir.