RUM SURESİ MEALİ
1- Elif, Lam, Mim.
2- Rumlar yenildi.
3- (Arapların bulunduğu
bölgeye) en yakın bir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardından mutlaka galib geleceklerdir.
4- (Bu da) birkaç yıl
içinde (olacaktır). Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır
ve o gün müminler, sevineceklerdir.
5- (Bu da) Allah'ın
yardımıyla (olacaktır). Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok
güçlüdür, çok merhamet edicidir.
6- Allah'ın vaadi budur.
Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.
7- Onlar, sadece bu
dünya hayatının dış yüzünü bilirler. Ahiretten ise
onlar hep gafildirler.
8- Kendi içlerinde hiç
düşünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi
ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların
çoğu, Rablerine kavuşmayı inkar etmektedirler.
9- Onlar, yeryüzünde
gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş baksınlar? Onlar,
kendilerinden daha güçlüydüler. Toprağı sürmüşler ve onu, bunların imar
ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri delillerle
gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine
zulmediyorlardı.
10- Sonra o kötülük
edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini yalan saydılar
ve onlarla alay ediyorlardı.
11- Allah yaratmayı
ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na
götürüleceksiniz.
12- Kıyamet saatinin
gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.
13- Allah'a ortak
koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman
Allah'a koştukları ortakları inkar ederler.
14- Kıyamet saatinin
gelip çattığı gün varya, o gün (inananlarla
inanmayanlar) ayrılırlar.
15- Şimdi iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince, onlar bir bahçe
içinde neşelenirler.
16- ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayıp da küfredenlere gelince,
işte onlar o zaman azab içinde hazır bulundurulurlar.
17- O halde akşama
girdiğiniz zaman da, sabaha girdiğiniz zaman da tesbih
Allah'ındır. (daima O, tesbih edilir).
18- Göklerde ve yerde, ikindileyin de, öğleye erdiğiniz zaman da hamd O'na mahsustur.
19- O, ölüden diri
çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de
işte öyle çıkarılacaksınız.
20- O'nun ayetlerinden
(kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan
yarattı. Sonra da siz şimdi yeryüzünde dağılıp yayılan insanlar oluverdiniz.
21- Yine O'nun
ayetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye
eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda
düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.
22- Yine göklerin ve
yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun ayetlerindendir.
Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.
23- Yine gecede ve
gündüzde uyumanız ve lütfundan nasib
aramanız da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için
nice ibretler vardır.
24- Yine O'nun
ayetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği
gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra
hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler
vardır.
25- Yine göğün ve yerin,
emriyle durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir tek çağırışla
çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki (yerden diriltilip çıkarılıyorsunuz).
26- Göklerde ve yerde
kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler.
27- Hem yaratmayı ilkin
yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok
kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur.
O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
28- Allah, size
kendinizden bir misal verdi: Hiç size rızık olarak
verdiğimiz şeylerde elleriniz altındaki kölelerinizden ortaklarınız bulunur da
onlarla siz eşit olur, aranızda birbirinizi saydığınız gibi, onları da sayar
mısınız? İşte biz, düşünecek bir kavim için ayetleri böyle açıklıyoruz.
29- Fakat zulmedenler,
bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın
şaşırdığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
30- O halde yüzünü,
Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu
fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din
budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
31- Başkasından geçerek
hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşrilerden olmayın.
32- O müşriklerden (olmayın
ki) onlar, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır.
Her grup kendilerindekine güvenmektedir.
33- Bununla beraber
insanlara bir keder dokunduğu zaman her şeyden geçerek Rablerine yalvarır, dua
ederler; sonra tarafından bir rahmet tattırıverdiği zaman da bakarsın onlardan
bir kısmı tutar, O Rablerine ortak koşarlar.
34- Bunu da kendilerine
verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Haydi
geçinedurun bakalım, yakında bileceksiniz.
35- Yoksa biz onlara bir
delil indirmişiz de O'na ortak koşmalarını o mu söylüyor?
36- Bir de biz insanlara
bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptığı
şeyler sebebiyle başlarına bir fenalık gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar.
37- Onlar görmediler mi
ki, Allah dilediği kimseye rızkı serer ve daraltır. Şüphesiz ki bunda iman
edecek bir kavim için ibretler vardır.
38- O halde akrabaya da
hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için
daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.
39- İnsanların malları
içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasını
dileyerek verdiğiniz zekata gelince, işte onlar,
malları kat kat artmış olanlardır.
40- Allah, O'dur ki,
sizi yarattı, sonra da size rızık verdi, sonra sizi
öldürür, sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan
birini yapacak olan var mı? Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve
yücedir.
41- Yaptıklarının bir
kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden
karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.
42- De ki, yeryüzünde
bir gezin de bakın, bundan öncekilerin sonu nasıl olmuş! Onların pek çoğu
müşrik idiler.
43- Allah'tan geri
çevrilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru, sabit
dine çevir. O gün (gelince) insanlar birbirlerinden ayrılırlar.
44- Her kim inkar ederse, inkarı kendi aleyhinedir. Kim de salih amel işlerse, onlar kendileri için rahat bir yer
hazırlamış olurlar.
45- Çünkü O, iman edip salih amel işleyenlere lütfundan mükafat verecektir. Çünkü O, kafirleri
sevmez.
46- Rüzgarları
müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin
akıp gitmesi ve lütfundan rızık
isteyip kazanmanız O'nun ayetlerindendir. Hem gerek ki şükredesiniz.
47- Andolsun
ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara
apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine günah işleyenlerden intikam aldık.
Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.
48- Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu
gökyüzünde nasıl dilerse öyle serer, parça parça da
eder. Derken yağmuru görürsün, aralarından çıkar. Derken onu kullarından
kimlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri güler.
49- Halbuki
onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.
50- Şimdi bak Allah'ın
rahmetinin eserlerine! yeryüzünü ölümünden sonra nasıl
diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye kadirdir.
51- Andolsun
ki biz, bir rüzgar göndersek de onu (rahmetin eseri
olan ekini) sararmış görseler, mutlaka onun arkasından nankörlüğe başlarlar.
52- Çünkü sen ölülere
işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da
duyuramazsın.
53- Körleri de
sapıklıklarından hidayete getiremezsin. Sen ancak ayetlerimizi iman edeceklere
duyurursun da onlar müslüman olur, selameti bulurlar.
54- Allah O'dur ki, sizi
güçsüz olarak yaratır, sonra güçsüzlüğün arkasından kuvvet verir. Sonra
kuvvetin arkasından yine güçsüzlüğe ve ihtiyarlığa getirir. O dilediğini
yaratır. Ve O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.
55- Kıyamet kopacağı gün
günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına
yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı.
56- Kendilerine ilim ve
iman verilenler de şöyle diyecekler: "Andolsun
ki, Allah'ın kitabında takdir edilmiş olan tekrar dirilme gününe kadar
kaldınız. İşte bu, dirilme günüdür. Fakat siz bunu bilmiyordunuz.
57- Artık o gün
zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onların dertlerinin çaresine de
bakılmayacaktır.
58- Andolsun
ki, biz insanlar için bu Kur'an'da her türlü meselden
örnekler getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara başka bir ayet de getirsen o kafirler yine: "Siz yalancılardan (uydurduğunuz sözü
Allah'a nispet edenlerden) başkası değilsiniz." diyeceklerdir.
59- İşte bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler.
60- Şimdi sen sabret.
Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni
hafifliğe sevketmesinler.