MAİDE SURESİ MEALİ
1 - Ey iman edenler!
Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla,
çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak
olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.
2 - Ey iman edenler!
Allah'ın alametlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve
Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakın saygısızlık
etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan
çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk
etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde
yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
3 - Leş, kan, domuz eti,
Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş,
boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar
(putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız
size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kafirler,
dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun.
Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak
İslamı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan
yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet
edendir.
4- Sana, kendilerine
neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal
kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların
sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin),
Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir.
5- Bugün size iyi ve
temiz şeyler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size
helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Ve müminlerden iffetli
hür kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür
kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde
mehirlerini ödediğiniz takdirde, size helaldir. Her kim imanı inkar ederse,
ameli boşa gitmiş olur ve o, ahirette zarara uğrayanlardandır.
6 - Ey iman edenler!
Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi
yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer
cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz
abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız,
temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o
toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi
temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.
7- Allah'ın,
üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden
aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü
Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir.
8- Ey iman edenler,
Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir
kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o,
takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır.
9- Allah, iman edenlere
ve salih amel işleyenlere şöyle vaad etmiştir: Onlar için mağfiret ve büyük bir
mükafat vardır.
10- İnkar eden ve
ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, cehennemliktirler.
11 - Ey iman edenler!
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya
(tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden çekmişti.
Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar.
12 - Allah,
İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah
şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru
kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara
yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz
takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere
korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış
olur.
13- Sözlerini bozdukları
için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden
değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı
hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü
Allah güzel davrananları sever.
14- "Biz
hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine
hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete
kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara -
elbette haber verecektir.
15 - Ey kitap ehli!
Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen
peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah'tan bir nur ve apacık bir kitap da
gelmiştir.
16 - Allah o kitabla
rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle
karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder.
17- Muhakkak ki,
"Allah, ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır.
(Onlara) de ki: " Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün
yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin,
yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, dilediğini
yaratır. Allah, her şeye kadirdir.
18- Yahudiler ve
hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De
ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?"
Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar,
dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü
Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.
19- Ey kitap ehli!
Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi, gerçekleri
açıklıyor ki, (yarın kıyamet gününde): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı
gelmedi" demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye
kadirdir.
20- Musa kavmine şöyle
demişti: "Ey kavmim! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. O,
içinizden peygamberler çıkardı. Sizi hükümdarlar yaptı. Ve alemlerde hiçbir
kimseye vermediğini size verdi."
21- "Ey kavmim,
Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba
uğrarsınız."
22- Onlar da: "Ey
Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla
giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, şüphesiz biz de gireriz" dediler.
23- Allah'tan korkan ve
Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle dedi: "Onların
üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eğer
layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a dayanın.
24- Kavmi Musa'ya:
"Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve
Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.
25- Musa: "Ey
Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu
fasık kavmin arasını ayır" dedi.
26- Allah Musa'ya şöyle
dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde
şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fasık kavim için üzülme!".
27- Onlara adem'in iki
oğluyla ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı,
birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen,
ötekine):" Seni öldüreceğim" demişti. Diğeri ise şöyle demişti:
"Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder".
28- "Allah'a yemin
ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için
sana el uzatacak değilim, ben alemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.
29- "Ben isterim ki
sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın!
Zalimlerin cezası budur".
30- Bunun üzerine
kurbanı kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardeşini öldürmeye teşvik etti ve
onu öldürdü. Böylece zarara uğrayanlardan oldu.
31- Derken Allah bir
karga gönderdi, ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için toprağı
eşeliyordu. "Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin
cesedini gömmekten aciz miyim ben?" dedi ve pişman olanlardan oldu.
32- Bunun içindir ki,
İsrailoğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir
nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur"
hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık
delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı
gitmektedirler.
33- Allah ve Resulüne
karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak
öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya
da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir
zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
34- Ancak kendilerini
yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok
merhamet edendir.
35- Ey inananlar,
Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki,
kurtuluşa eresiniz.
36- Bütün
yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkar edenlerin olsa, bunlar kıyamet
gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan
kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
37- Cehennem ateşinden
çıkmak isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap
vardır.
38- Hırsızlık eden erkek
ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin.
Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.
39- Kim yaptığı
haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun
tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
40- Göklerin ve yerin
mülkünün Allah'a ait olduğunu, dilediğine azap edip dilediğini de bağışladığını
bilmedin mi? Allah herşeye kadirdir.
41- Ey peygamber,
ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve
yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler,
sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden
değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler.
Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey
yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek
istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de
büyük bir azab vardır.
42- Onlar, yalana çok
kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında
hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir
zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah,
adaletli davrananları sever.
43- İçinde Allah'ın
hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan
sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.
44- İçinde hidayet ve
nur bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler,
yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zahitler, alimler
de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm
verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan
korkmayın, benden korkun, ayetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın
indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir.
45- Biz Tevrat'ta
onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara
karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa,
bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse,
işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
46- O peygamberlerin
ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik
ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve
Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik.
47- İncil ehli de
Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile
hükmetmezse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
48- Sana da (ey
Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab
(Kur'an)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet.
Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz
için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet
yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere
koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber
verir.
49- Aralarında Allah'ın
indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir
kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse,
bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor.
Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
50- Yoksa cahiliyye
hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel
hüküm veren kim olabilir?
51- Ey iman edenler!
Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar.
Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah,
zalim kavmi doğru yola iletmez.
52- Kalblerinde hastalık
bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek,
onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder
veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
53- İman edenler:
"Sizinle beraber olduklarına dair, Allah'a bütün güçleriyle yemin edenler
bunlar mı?" derler. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir ve
kaybedenlerden olmuşlardır.
54- Ey iman edenler!
Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir
ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak,
kafirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder,
hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu
dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.
55- Sizin asıl dostunuz
Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rüku eden
müminlerdir.
56- Kim Allah'ı, O'nun
Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah'ın taraftarları
galip geleceklerdir.
57- Ey iman edenler!
Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kafirlerden, dininizi alay
ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Eğer (gerçekten) iman ediyorsanız,
Allah'dan gereğince korkun.
58- Namaza çağırdığınız
zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu onların, akıllarını kullanmayan
bir toplum olmalarından dolayıdır.
59- De ki: "Ey
kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene
inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan
çıkmışlarsınız".
60- De ki: "Allah
katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber
vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden
maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha
kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".
61- Onlar, size
geldikleri zaman, "iman ettik" dediler. Oysa yanınıza kafir olarak
girip, kafir olarak çıkmışlardır. Allah, onların gizlediklerini çok iyi bilir.
62- Onlardan çoğunu,
günah işlemede, düşmanlıkta ve haram yemede yarış ederken görürsün. Bu
yaptıkları şeyler ne kötüdür!
63- Gerçek dindarların
ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten
men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!
64- Yahudiler,
"Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle
onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır,
dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun
azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına ta kıyamete kadar
düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah
onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah
bozguncuları sevmez.
65 - Eğer kitap ehli
iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti
bol olan cennetlere koyardık.
66- Eğer onlar,
Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem
üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi.
Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların
çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!
67- Ey şanlı Resul!
Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik
görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah,
kafirler toplumunu doğru yola iletmez.
68- De ki: "Ey
kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir
esas üzerinde değilsiniz. Şüphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onların
çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. Şu halde kafir olan bir toplum
için üzülme!
69- Muhakkak ki
inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe
iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da
olmayacaklardır.
70 - Andolsun biz,
İsrailoğulları'ndan söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman
onlara bir peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan
bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.
71 - Onlar, bir fitne
kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini
kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. Allah, onların
yaptıklarını görüyor.
72- Andolsun,
"Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kafir olmuşlardır.
Oysa Mesih onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz
olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti
haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da
yoktur" demişti.
73- "Allah, üçün
üçüncüsüdür" diyenler elbette kafir olmuşlardır. Oysa tek ilahtan başka
ilah yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, elbette onlardan inkar
edenlere acı bir azap dokunacaktır.
74- Hala Allah'a tevbe
edip O'ndan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
75- Meryem'in oğlu Mesih
(İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir.
Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara
ayetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!
76- De ki: "Allah'ı
bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen şeylere mi
tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir".
77- De ki: "Ey
kitap ehli! Dininizde haksız yere aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış,
birçoklarını da saptırmış ve böylece doğru yolu kaybetmiş bir kavmin
keyiflerine uymayın".
78- İsrailoğulları'ndan
küfredenler, Davud ve Meryem'in oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların
isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.
79- Onlar, yaptıkları
kötülüklerden vazgeçmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi.
80- Onlardan birçoğunun
kafirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne
kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedi olarak azap içinde
kalacaklardır.
81- Eğer onlar, Allah'a,
Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, kafirleri dost
tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
82- İman edenlere karşı
düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak
koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da:
"Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde
keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.
83- Peygamber'e
indirilen (Kur'an)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden
dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz
iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler.
84-"Hem biz
Rabb'imizin bizi iyi kişilerle birlikte (cennete) sokmasını arzulayıp dururken,
neden Allah'a ve hak olarak bize gelen şeylere inanmayalım!".
85-Böyle demeleri
sebebiyle Allah onları altlarından ırmaklar akan cennetlerle
mükafatlandırmıştır. Orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte iyilik yapanların
mükafatı budur.
86-İnkar edip
ayetlerimizi yalanlayanlar da cehennem ehlidir.
87- Ey iman edenler!
Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da gitmeyin.
Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
88- Allah'ın size
verdiği rızıklardan helal ve temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah'tan
korkun.
89- Allah sizi, kasıtsız
olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız
yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası),
ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut
da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç
tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur.
Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar ki,
şükredesiniz.
90 - Ey iman edenler! İçki,
kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir.
Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
91 - Şeytan, içki ve
kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve
namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?
92 - Allah'a itaat edin,
Peygamber'e de itaat edin. Kötülüklerden sakının. Eğer yüz çevirirseniz,
biliniz ki, Peygamber'imize düşen sadece apaçık tebliğdir.
93- İman edip salih amel
işleyenler, Allah'tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel
işlemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakındıkları, imanlarından
ayrılmadıkları, yine Allah'tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe,
daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte
bulunanları sever.
94- Ey iman edenler!
Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avla dener ki, gizlide
kendisinden korkanları meydana çıkarsın. Kim bundan sonra saldırıda bulunursa
onun için acı bir azab vardır.
95- Ey iman edenler,
ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı
işin vebalini tatması için, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, Kabe'ye
ulaşacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kişi hükmeder;
yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak,
yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu
suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah damia galiptir, intikam
sahibidir.
96 - Size ve yolculara
yiyecek olmak üzere, deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise,
ihramlı olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Huzurunda toplanacağınız
Allah'tan korkun.
97 - Allah, Kabe'yi, o
Beyt-i haram'ı, haram ayı, kurbanı ve (kurbanlardaki) gerdanlıkları insanlar
için bir nizam kıldı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve
Allah'ın herşeyi hakkıyle bilici olduğunu sizin de bilmeniz içindir.
98 - İyi bilin ki Allah,
hem cezası çok şiddetli olandır, hem de çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
99 - Peygamber'in
üzerine düşen sadece duyurmadır. Allah, açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi
de bilir.
100- De ki:"Pis
olan şeyle temiz olan şey bir olmaz, pis olanın çokluğu hoşuna gitse
bile". Ey selim akıl sahipleri Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.
101- Ey iman edenler!
Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek olan şeylerden sormayın. Eğer onları
Kur'an indirilirken sorarsanız size açıklanır. Halbuki Allah onlardan
geçmiştir. Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.
102- Sizden önce gelen
bir kavim bunları sormuştu da sonra inkar etmişti.
103- Allah, ne
"bahire"yi, ne "saibe"yi, ne "vesile"yi ve ne de
"ham"ı meşru kılmıştır. Fakat küfredenler, Allah'a yalan iftira
etmektedirler. Onların çoğunun akılları ermez.
104- Onlara: " Allah'ın
indirdiği (kitabı)ne ve peygamber'e gelin" dendiği zaman:"
Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. Ataları bir şey
bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?
105- Ey inananlar,
kendinize dikkat edin. Siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar
size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber
verecektir.
106- Ey iman edenler!
İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki
şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde
yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden
olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz,
namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler:
"Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın
şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkarlardan oluruz".
107- Eğer o iki şahidin
bir günah işledikleri anlaşılırsa ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer
iki kişi onların yerine geçerler ve: "Bizim şahitliğimiz, önceki iki
kişinin şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi
halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler.
108- İşte bu,
şahitliklerini gerektiği gibi yapmaları, yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin
kabul edilmemesinden korkmaları için en iyi yoldur. Allah'tan korkun ve
emirlerini dinleyin. Allah, doğru yoldan çıkan bir topluluğu hidayete erdirmez.
109- Allah, Resulleri
topladığı gün:" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz
yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!".
110 - Allah şöyle
diyecektir: "Ey Meryemoğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani
seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikteyken ve kemale ermişken
insanlarla konuşuyordun. Sana yazıyı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim.
İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle
kuş olmuştu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi
iznimle iyileştirmiştin. Ölüleri iznimle (hayata) çıkarmıştın.
İsrailoğulları'na ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin: "Bu
ancak apaçık bir sihirdir" dedikleri zaman seni, onlardan korumuştum.
111- Hani Havarilere:
" Bana ve Resulüme iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar da: "İman
ettik, bizim şüphesiz müslümanlar olduğumuza şahit ol" demişlerdi.
112- Havariler:" Ey
Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa
da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi.
113- Havariler:
"İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru
söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım" dediler.
114- Meryemoğlu İsa da:
"Allah'ım, Rabbımız, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim
için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun.
Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın!" dedi.
115- Allah buyurdu
ki:" Ben onu size indireceğim. Fakat bundan sonra içinizden kim inkar
ederse, ben ona alemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azabı yaparım".
116- Ve Allah demişti
ki: "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara: 'Beni ve annemi, Allah'tan başka
iki ilah edinin' dedin?". "Haşa, dedi, sen yücesin, benim için gerçek
olmayan birşeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen
benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü
gaybları bilen yalnız sensin, sen!".
117- "Ben onlara
sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan
Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim,
fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyenyalnız sen oldun. Sen herşeyi
görensin.
118- "Eğer onlara
azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen
daima üstünsün, hikmet sahibisin".
119- Allah buyurdu ki:
"Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için
altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır".
Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük
kurtuluş budur.
120- Göklerin, yerin ve
bunlarda bulunan herşeyin mülkü Allah'ındır. O herşeye kadirdir.