Ana sayfa

 

NEZİR / NEZR / ADAK :

 

Nezir, sözlükte "korkutmak" demektir. Istılahta; Allah'a ta'zim için, mubah bir şeyin yapılmasını deruhte etmek, demektir. Râğıb, nezri; "Bir şeyin meydana gelmesi için, vacib olmayan bir şeyi, vacip kılmak" şeklinde tarif eder.

 

Görüldüğü gibi nezir, Türkçe'de "adak" diye bilinen şeydir.

 

Bir nezrin sahih olması için şu şartların bulunması gerekir:

 

1- Nezir, farz ye vacib cinsinden bir ibadetle ilgili olmalıdır. Dolayısıy­la, "Şu kadar oruç tutayım", şeklindeki bir nezir sahihtir. Fakat, "Falan ye­re gideyim" tarzındaki bir nezir sahih değildir.

 

2- Nezredilen şey, kişinin zaten yapmak mecburiyetinde olduğu farz ve­ya vacipler olmamalıdır."Nezrim olsun bu Ramazanın orucunu tutayım" tarzındaki bir nezir sahih değildir. Çünkü Ramazan orucunu tutmak zaten vazifesidir.

 

3- Nezredilen şey cinsinden olan farz veya vacib, lizâtihi maksud olma­lıdır. Onun için namaz kılmak üzere yapılan nezir sahih, fakat abdest almak üzere yapılan nezir, sahih değildir.

 

4- Nezredilen şey, olması mümkün olmayan cinsten bir şey olmamalı­dır. Dolayısıyla, "Geçen sene oruç tutayım" şeklinde yapılan bir nezir sahih değildir. Çünkü, geçen senenin geri gelmesi mümkün değildir.

 

5- Nezredilen, günah cinsinden bir şey olmamalıdır. "Şu işim olursa, kendimi Allah'a kurban edeyim" tarzındaki bir nezir sahih değildir. Çünkü bu, intihardır.

 

6- Nezir malla ilgili ise, nezredilen şey nezredenin mülkünden fazla ve­ya başkasına ait olmamalıdır. Meselâ, elli bin lirası olan kişinin, "nezrim olsun fakirlere yüz bin lira sadaka vereceğim" şeklindeki bir nezri sahih olmaz.

 

Nezirler; bir zamanla kayıtlı olup olmaması itibarıyla; muayyen, gayr-i muayyen; bir şarta bağlı olup olmaması itibarıyla da; mutlak ve muallak çe­şitlerine ayrılır.

 

Muayyen nezir: Bir zamanla kayıtlı olan nezirlerdir. "Nezrim olsun önü­müzdeki ayın onuncu günü oruç tutayım" tarzındaki bir nezir, muayyen ne­zirdir. Bu ifade ile yapılan bir nezir, şarta bağlanmadığı için, aynı zamanda mutlaktır.

 

Bir yerle kayıtlı olan nezirler de muayyen nezirdir.

 

Mutlak muayyen nezirler; kayıtlanan, zaman ve yere münhasır olmaz. Dolayısıyla o gün yerine getirilmezse başka bir günde o ibadet işlenir. Mese­lâ, "Cuma günü Eyüp Camii'nde iki rek'at nafile namaz kılmayı" nezreden kişi; iki rek'at namazı cumadan başka bir günde ve Eyüp Camii'nden başka bir yerde kılsa, nezrini yerine getirmiş sayılır. Hatta, bir gün tayin ederek bir adakta bulunan kişi, o gün gelmeden adağını yerine getirebilir. Bu, Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göredir.

 

Gayr-i muayyen nezir: Bir zaman ve yerle kayıtlı olmayan nezirlerdir. "Nezrim olsun üç gün oruç tutayım" şeklinde yapılan bir nezir, gayr-i mu­ayyendir.

 

Mutlak nezir: Bir şarta bağlı olmadan, doğrudan doğruya Allah rızası için yapılan nezirler, mutlak nezirlerdir. "Allah rızası için oruç tutayım" de­mek gibi.

 

Bu şekilde yapılan nezirler makbuldür ve sevaba vesiledir. Çünkü işin içinde dünyalık bir kaygı yoktur.

 

Muallak nezir: Bir şartın gerçekleşmesine bağlı olarak yapılan nezirler­dir. "Şu hastalıktan iyi olursam, kafirlere şu kadar lira sadaka vereyim." şeklindeki bir nezir, muallak nezirdir. Aslında bu, dünyevî bir menfaata bağlı olduğu için makbul değildir. Çünkü nezir ibadet cinsinden olacaktır. Ve ibadet Allah için edilir. Zaten Allah'ın takdiri değişmez. Onun için kişi nezirle öle­cek hastayı iyileştiremez. Buna rağmen, bir şarta bağlı olarak yapılan nezir­lerin bağlandığı şartın gerçekleşmesi halinde yerine getirilmesi gerekir. Aksi halde borçlu olur.

 

Şart tahakkuk etmeden, nezir yerine getirilemez. "Şu işim olursa şu ka­dar oruç tutayım" diyen kişi, o işi.olmadan oruç tutarsa, nezrini eda etmiş sayılmaz.

 

Şarta bağlanan nezirler, zaman ve mekânla kayıtlı olmaz. Meselâ; "Şu işim olursa filan günü oruç tutayım" diye, adakta bulunan kişi, o işi olun­ca, orucunu o günden başka bir günde tutulabilir.

 

Nezirde kasd şart değildir. Dolayısıyla, "Ben şakadan nezretmiştim" diye bir sözün geçerliliği yoktur.