İTK / İTAK İTKİ KÖLE
AZAD:
Ikt, atk, atak ve atâka
kelimeleri lügatte : Kuvvet, şiddet, güzellik, kerem ve iyilik mânâlarına
gelirler. Şerîatte bunlardan murâd: Memlükten köleliğin kalkmasıdır. Bu
ta'rifde kelimenin bütün lügat mânâları dahildir. Çünkü başkasının milki olan
bir köle veya câriye âzâd olunmakla, evvelce imkân bulamadığı birçok kavli ve
fiilî husûsâta kuvvet kazanır; âzâd olunması ona insanlar arasında bir güzellik
ve i'tibâr bahşeder; kölelik sıkıntısından kurtulur; artık kendi hesabına
çalışıp kazanabildiği için geçimi iyileşir; rızkı bollaşır.
Rikk: Za'f demektir.
Şerîatte ise : Manevî bir za'f olup hür insanın yaptığı şâhidlik, hacc, cihâd.
cuma namazı, cenaze namazı ve sair ibâdetleri icradan âciz kalmaktır. Buna
lisanımızda kölelik denir. Köleyi âzâd etmek, onu hürriyete kavuşturmak
demektir. Bu sayede o da zikri geçen ibâdetleri işlemeğe kuvvet kazanır. Köle
âzâd etmeye: İ'tâk veya tahrir denir. Bu mânâda tekk-i rakabe yâni boyun çözme tâbiri
de kullanılır. Zîra sahibinin köle üzerindeki hâkimiyeti onun boynuna vurulmuş
bukağı mesabesindedir.
Ikt: Meşru bir kaziyye
ve mendüb bir ibâdettir. Meşrûiyyeti: Kitâb, Sünnet ve icmâ-ı ümmetle sabittir.
Kitâbdan delili:
[Nisa 92] gibi
âyetlerdir. bu âyetlerde müslümanlara köle âzâdı emir buyurulmaktadir. Bu da
onun meşru' olduğunu gösterir; çünkü meşru' olmayan bir şeyi şeriat emretmez.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) ve ashâb-ı kiramı köle âzâd etmişlerdir, azadın meşruiyyetine icmâ-ı
ümmet vâki olmuştur.
Köle âzâdı bâzan ibâdet,
bâzan mubah bir fiil, bâzan da rnâsiyet olur. Allah rızâsı için yahut bir
keffâret dolayısiyle köle âzâd etmek ibâdettir. Hiç bir niyeti olmaksızın köle
âzâdı mubah bir fiil olup ibâdet değildir. Şeytan veya put için köle âzâdı
ma'sıyettir.
KİTABET
Efendinin kölesine
miktarı belirlenmiş para karşılığı hürriyetine kavuşma sözleşmesi yapmak
demektir. Yüce Allah (Nur sûresi 33. ayetinde) “…Yasal olarak sahip
bulunduğunuz köle ve cariyelerden serbestliği satın almak isteyenlerin
kendilerinde iyi niyet görüyorsanız onlarla sözleşme yapıp yazışın…”
Bu sözleşme falan oğlu
falanın bilinci yerinde ve sıhhatli iken sahip olduğu kölesi falan kimse için
kaleme alınmıştır. Şöyle ki: Ben açık ve net eksiksiz üç bin dirhem karşılığı
ve bu dirhemleri peş peşe gelen altı yıl boyunca yedi taksit şeklinde ödenmesi
şartıyla ilk taksitini şu yılın şu ayının başında verecek ve şu yılın şu ayında
son taksitle ödeme sona erecektir. Bu süre içersinde bu sözleşmede belirtilen
parayı ödediğin takdirde hürriyetine kavuşacaksın, özgür bir insanın sahip
olduğu tüm haklara sahip olacaksın. Eğer bu sözleşmeye aykırı davranırsan bu
sözleşmenin geçerliliği sona erer ve sen de köle olarak kalırsın, böyle bir
sözleşme yapılmamış sayılır. Bu sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde
seninle bulunduğumuz yerde yaptığımız bu sözleşmeyi olduğu gibi kabul ettim.
Sözleşmeyi imza eden taraflar falan ve filan.
TEDBİR= Kölesinin
özgürlüğünü kendi ölümüne bağlıyan efendinin sözleşmesi
Bu dilekçe (sözleşme)
falanca oğlu falanın o tarihte sahibi olduğu falan aşçı fırın ustası Sakalli’li
kimse için yapılmıştır. Ben yüce Allah’tan sevap umarak ve O’nun rızasını
isteyerek seninle bu sözleşmeyi yapıyorum. Sen benim ölümümden sonra hürsün.
Ben öldükten sonra senin üzerinde hiçbir kimsenin herhangi bir hakkı yoktur.
Vela hakkı ise benim ve benden sonra gelen zürriyetimin hakkıdır. İş bu ifadeyi
falan oğlu falan kendi özgür iradesi ve bilinci yerinde iken vermiştir. Bütün
bu ifadeler bu tutanakta ve yazan şahitlerin huzurunda ifadeyi verene okutuldu.
İş bu ifadeyi duyduğunu, anladığını ve içeriğini tam olarak bildiğini söyledi.
Buna Allahı da şahit gösterdi. Ve Allah şahit olarak yeterlidir dedi. Sonra
şahitler huzurunda Sakalli’li aşçı köle geldi, bilinci ve sağlığı yerinde
olarak bu tutanakta yazılı olanların doğruluğunu beyan etti.
KÖLE AZAD ETMEK= Köleyi
hürriyetine kavuşturmak
Bu dilekçeyi
(sözleşmeyi) şu tarihle falan oğlu filan kendi isteğiyle ve sıhhati yerinde
olarak falan tarihte sahibi olduğu falan isimli Rum kölesi hakkında yazmıştır.
Ben Allah’ın rızasını ve sevabını umarak geri dönmesi olmayan kayıtsız şartsız
bir kararla seni azâd ettim yani hürriyetine kavuşturdum. Sen Allah rızası ve
Ahiret yurdunun sevabı için artık hürsün. Ne benim ne de başka bir kimsenin
senden hiçbir hak talep etme yetkisi yoktur. Sadece Vela hakkı vardır. O da
bana ve benim zürriyetimden gelenlere aittir.