Ana sayfa

 

HALİFE LİK : 

 

Halifelik: Halîfelik, bir kimseden sonra gelip onun yerine geçmek, onu temsil etmek demektir. Halîfe de yerine geçen, temsil eden, vekil peşinden gelen gibi manâlara gelir.

 

Halîfe Kavramı: Kur'ân-ı Kerîm'e göre bütün insanlar, Allah'ın yeryü­zündeki halifesidirler, herşey onların emirlerine verilmiş, istifadelerine su­nulmuştur.[Bakara 30;  Hud 62]

 

Halîfe, Allah Teâlâ'nın bir ümmete hakimiyyet vererek bir çok millet­leri onun idaresine vermesi manasına da gelir.[Nûr 55]

 

Halîfelik, en çok kullanılan şekli devlet için söz konusudur. Bu tip hali­feliğe mazhar olanları Kur'ân-ı Kerîm, daha çok halife, İmam, Melik ismiy­le anmıştır.[Sâd 20;  Bakara 124;   Mâide 20]

 

Buna göre hatife, İslâm devletinin başkanı olmaktadır. Halifenin Al­lah'ı temsil etmesi diğer fertlerin temsilinden farklı değildir. İslam Cemaati, onu Allah'ın cemaat olarak kendilerinden istediklerini yerine getirmesi için, kendilerini temsil etmek üzere iş başına getirmişlerdir.

 

Hz. Peygamber'in vefatından sonra İslam devletinin başkanlığına Hz Ebû Bekir Halifetü Rasûlullah ismiyle getirilmiştir.

 

Bütün ehl-i sünnet, mürcie, şia ile haricilerin bir kısmı hilâfetin gerekli olduğu İslâm esaslarına göre ümmeti idare eden adil bir imama, devlet baş­kanına itaatin vacib olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Zira Allah Teâlâ Allah'a, Rasûlü'ne ve emir (devlet) sahiblerine itaat etmeyi farz kılmıştır. Bundan başka Allah hiç bir kulunu gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmaz. Oysa onu kullarından icrasını istediği bir çok ahkâm vardır ki hiç kimse bunları tek başına yerine getiremez. Zulmü önlemek, düşmanlarla sa­vaşmak, hadleri tatbik etmek vs. bunlardandır. Bütün bunlar cemaat adına onu temsil eden bir başkan tarafından yerine getirilebilir.

 

 

Halifede Aranan Şartlar:

---------------

 

1. Müslüman olmak,

 

2. Erkek olmak,

 

3. Akıllı ve baliğ olmak,

 

4. Bilgili olmak. Bilgili olmak bazı âlimlere göre ictihad gücünü gerektirir.

 

5. Adalet sahibi olmak. Buradaki adalet faziletli, vazifelerine bağlı her türlü küçük düşürücü davranışlardan uzak olmak şeklindedir.

 

6. Yeterlilik. Bu devlet başkanlığı görevinin getirdiği ruh, beden ve ira­de gücüne sahip olmaktır.

 

7. Sağlam olmak. Körlük, sağırlık, dilsizlik, elsiz ve ayaksız olmak gibi sakatlıkların hilafet ehliyetine engel olduğu bazı âlimler tarafından ileri sü­rülmüştür.

 

8. (ayrıca ilk Halifeler için) Kureyş'ten olma şartı vardı.[Ahmed b. Hanbel 111-129] Halifenin Ta­yini: Halife birkaç yolla tayin edilebilir:

 

1. Seçim: Bu usul seçme ehliyetine sahib âlimler »hakimler, yüksek ida­reciler ve halktan bir araya gelmeleri mümkün olanların seçilme ehliyetine sahib bir kimseyi seçip ona biat etmeleridir. Hz, Ebö Bekir bu usulle hali­fe olmuştur.

 

2. İstihlâf: Bunun sözlük manâsı halîfe kılmak, halîfe olmasını istemektir.

 

Istılahtaki manası, âdil olan halifenin müslümanların yararına halifelik eh­liyetini taşıyan bir kimsenin kendisinden sonra hâlife seçilmesini cemaatten istemesidir. Hz. Ömer'in halifeliği Ebû Bekir'in istihlafıyla, bu usulle ol­muştur.

 

İstihlâf usulü veliahdlik usulünden tamamen farklıdır.

 

3. Şura: Bu usulde halife, birkaç kişiyi tesbit ederek içlerinden birinin kendisinden sonra hâlife olmasını ister. Onlar da halifenin ölümünden son­ra halk ile de istişare ederek içlerinden birini seçerler, halkın da ona biati ile halife seçilmiş olur. Bu usul Hz. Osman'ın halifeliğinde uygulanmıştır.

 

4. İstilâ: Halifenin ölümünden sonra zor kullanarak halifeliği ele geçir­mektir. Bu usulün geçerli olabilmesi için iş başına gelenin hilafet şartlarına sahip olup barış ve ikna yoluyla rakiblerini bertaraf etmesi gerekir. Bu da halifesiz kalmak, daha kötü olacağından ruhsat yoluyla caizdir. İslam hali­fenin şura ve biat usulüyle ümmetin çoğunluğunun rızasını alarak tayin edil­mesini ister. Fakat bu biat ve rıza alma hususunun hangi usulle olacağım kaideye bağlamamış bu konuda müslümanlar zaman ve mekâna göre deği­şen en uygun usulü tercihte serbest bırakılmıştır.

 

Dört halife bu usullerle iş başına gelmişti. Nitekim Hz. Peygamber: "Ha­lifelik otuz senedir, bundan sonraki saltanattır"[Müsned. Ahmet b. Hanbel V. 220,221] buyurmuştur.Hz. Ali'den sonra işbaşına gelen Muaviye bu usulü takib etmemiştir. Ondan sonra da İslam'da olmayan veliahdlik müessesesi halifelik için bir usul olarak yerleş­miştir. Bu çığır Abbasî ve Osmanlılar tarafından da takib edildiğinden Râşid halifeler devrindeki halife seçiminde geçerli olan İslamî şura ve biat usulü ortadan kalkarak halifelik saltanata dönüşmüştür. Bununla birlikte salta­nat usulünün Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnette yasaklandığına dair hiçbir nas yok­tur. Bunun İslâm'ın en çok istediği idare tarzı olmadığı râşid halifelerin tatbikatından çıkarılmıştır.

 

 

Halifenin vazifeleri:

 

 

1. İslamî esasları dış ve iç tesirlere karşı korumak,

 

2. İhtilâflar vukuunda şeriatin hükmünü icra etmek,

 

3. İç emniyeti sağlamak,

 

4. Cezalan tatbik etmek,

 

5. Dış güvenliği sağlamak,

 

6. İslama karşı olanlarla (onların ya müslüman ya da İslam devletine tabi olmalarını temin maksadıyla) cihad etmek.

 

7. Devlet gelirlerini toplayıp gerektiği gibi sarf etmek,

 

8. Maaşları yeterli bir şekilde ve zamanında ödemek,

 

9. Yardımcı ve memurlarını iyi niyetli ve ahlâk sahibi emin kişiler ara­sından seçmek,

 

10. Devlet teşkilâtını murakabe altında tutmak.

 

 

Halifenin Hakları:

 

 

1. Halifeye itaat etmek: Zira Kur'an'da şöyle buyurulmuştur: "Ey iman edenler Allah'a itaat ediniz. Rasûliine itaat ediniz ve sizden olan emir sahih­lerine de...”[Nisa 59] Bununla birlikte itaat, Halife Allah'a itaat ettiği sürecedir. "Müslümana gerekli olan ister istemez günah işlemekle emrolunmadıkça ha­lifenin emrini dinlemek ve itaat etmektir. Günah işlemek emredüirse işte o zaman dinlenilmez ve itaat edilmez"[Buharî, ahkâm]

 

2. Halifenin geçimini temin. Bu bir zaruretten doğmuştur. Zira geçim için başka işle uğraşılınca devlet işleri ihmal edilmiş olur. Bunun için halife­ler hazineden maaş alırlar. Nitekim Raşid halifeler almışlardır. Halifelik Sü­resi, Bu süre belirli bir zamanla sınırlanmamıştır. Halife ehliyeti devam ettikçe ve vazifeleri yerine getirdikçe işbaşında kalır. Ölürse, istifa ederse veya azil sebebi olacak bir durum ortaya çıkarsa halifeliği sona erer.

 

Halifenin azlini yani halifelikten alınmasını gerektiren şebebler:

 

1. Ahlâkî hususlar,

 

a. Apaçık küfür, yani dini inkâr, manâsı taşıyan söz ve davranışlar,

 

b. Küfür derecesine varmasa bile fısk, (İslâm esaslarına aykırı davra­nışlar) azli gerektirir. Böyle olup da azli kabul etmeyen halife zorla düşürülür. Yalnız bundan daha büyük bir zarar doğacaksa ihtiyatlı hareket edilir.

 

2. Bedenî kusur, vazifeyi yürütemeyecek kadar bedenî bir kusura ma­ruz kalan halife azledilir.[Ahmed Debbağoğlu, Ansiklopedik Büyük İslam İlmihali, 219, 222.] Haraç ve fey ile ilgili tasarruflar halifenin ve onun adına icrayı ahkâm eden yöneticilerin ve kumandanların tasarrufu dahilin­de olduğundan bu bölümde halifelikle haraç ve fey bahisleri bir arada ele alınmıştır.