Züheyr b. Muaviye :
Tebe-i tâbiîn devrinde
Kûfe’de yetişen hadîs âlimlerinin büyüklerinden. Adı, Züheyr bin Muâviye bin
Hudeyc bin Rahîl bin Züheyr bin Hayseme el-Ca’fî’dir. Künyesi Ebû Hayseme
el-Kûfî’dir. 100 (m. 718) senesinde Kûfe’de doğdu. Cezîre veya Cizre denilen
yere yerleşti. 173 (m. 789) senesinin Receb ayında vefât etti.
Züheyr bin Muâviye (r.a.),
kurulduğu zamandan itibaren büyük bir ilim merkezi olan Irak’ın Kûfe şehrinde
doğup büyümüş ve orada birçok âlimin ilim meclisinde bulunarak, onlardan ilim
almış ve hadîsi şerîf rivâyet etmiştir. O, Tâbiînin büyüklerinden Ebû İshâk-ı
Sebî’î, Süleymân-ı Teymî, Âsım bin Kays, Zeyd bin Cübeyr, Semmâk bin Harb,
Abdülkerîm el-Cezerî ve daha pekçok âlimden hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Kendisinden de, Abdurrahmân bin Mehdî, Yahyâ bin Sa’îd el-Kettân, Ebû Dâvûd
Heysem bin
Cemîl el-Antakî ve daha
birçok âlim hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuştur. Ondan en son rivâyette
bulunan Abdüsselâm bin Abdülhamîd el-Harrânî’dir. Onun büyük bir hadîs âlimi ve
rivâyetlerinde sika (güvenilir, sağlam) olduğunu birçok hadîs âlimi haber
vermiştir. Bunlardan Muâz bin Muâz:
“Yemin ederim ki, Süfyân-ı
Sevrî benim yanımda, Züheyr’den daha hüccet, sika değildir” dedi. Şuayb bin
Harb de: “Züheyr benim yanımda Şu’be gibi yirmi kişiden daha çok hâfızdı (ya’nî
yüzbinden çok hadîs-i şerîfi senedleri ile birlikte ezberlemişti)” dedi. Yüşr
bin Ömer, İbn-i Uyeyne’den naklederek diyor ki:
“Züheyr bin Muâviye sana
lâzımdır. Çünkü Kûfe’de onun gibisi yoktur.” Ahmed bin Hanbel de şöyle
bildiriyor:
“O, ilimde doğruluk
kaynaklarındandır.” Sâlih bin Ahmed de, babasından bildirerek:
“Züheyr, hocalarından
rivâyet ettiklerinde sağlam bir hüccetti. Ebû İshâk’tan rivâyet ettiklerinde
ise ihtilâf vardır” diyor, İmâm-ı Iclî’nin sika ve emin bir râvi olduğunu,
İmâm-ı Nesâî de, güvenilir ve sağlam olduğunu bildirdi. İbn-i Mencûye diyor ki:
“Züheyr, sağlam bir hadîs hâfızı idi, Irak âlimleri onu, sağlamlıkta
zamanındakilerinin önünde tutuyorlardı.” İbn-i Sa’d:
“0,172 (m. 788) senesinde
vefât etti. Sağlam ve güvenilir bir râvi olup çok hadîs-i şerîf rivâyet etti”
dedi. İbni Hibbân da “Kitab-üs-sika”sında diyor ki: “0,173 veya 174 senesinde
Receb ayında vefât etti. Hadîs’de sağlam bir hâfızdı. Irak âlimleri O’nun için,
Süfyân-ı Sevrî zamanında, (Sevrî öldüğü zaman Züheyr bunun yerini tutar)
diyorlardı ve sağlamlıkta onu başkalarının önünde tutuyorlardı.”
Züheyr bin Muâviye şöyle
anlatıyor:
“Hz. Ömer, bir gün bir
cerîb (bir çeşit ölçek) un getirilmesini emretti. Getirilen bir cerîb un
yoğuruldu ve hamur hâline getirildi. Sonra ekmek yapıldı. Daha sonra zeytinyağı
ile karıştırılarak serîd adı verilen bir çeşit yemek yapıldı. Hz. Ömer,
hazırlanan bu yemeğe 30 kişiyi da’vet etti. Bu yemeği sabah yediler ve
doydular. Akşam olunca yine aynı miktardaki yemeğin tamâmını otuz kişiye verdi.
Yemek tam otuz kişiye yetince, Hz. Ömer şöyle buyurdu: “Her insana ayda iki
cerîb zahire yetmektedir.” Hâl böyle olunca Hz. Ömer, kadın, erkek ve köle
farkı gözetmeksizin her insana, ayda iki cerîb zahire tahsisat verirdi.”
Rivâyet ettiği hadîs-i
şerîflerden ba’zıları şunlardır:
“Sizden hiçbir kimse yoktur
ki, Allah onunla konuşmasın! Hem aralarında tercüman da bulunmayacaktır. Sağ
tarafına bakacak, âhırete gönderdiklerinden başka bir şey göremiyecek, önüne
bakacak, yüzünün karşısında Cehennemden başka bir şey göremiyecektir.
Binaenaleyh yarım hurma ile bile olsa Cehennemden korunun.”
Kaynaklar:
------------
1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-3,
sh-115
2) Tezkiret-ül-huffâz
cild-1, sh-233
3) El-A’lâm cild-3, sh-52