Ana sayfa

 

İbn Kayyım El-Cevziyye

 

A. İbn Kayyım El-Cevziyye'nin Yaşadığı Dönem:

 

İbn Kayyim 7. hicri asrın sonları ile 8. hicri asrın ilk yarısında yaşamıştır. O dönemde İslam ülkelerinin siyasi durumu içler acısıydı. İslam devleti paramparça idi, hepsi de Acem ve Memluk hükümdarlarının hüküm sürdükleri küçük memleketler halinde idi. O devirde İslam hilafetinin yalnız ismi ve şekli kalmıştı. Pratikteki liderlik Acem ve Memluk sultanlarına aitti. Dilediklerini görevden alıyorlar, dilediklerini görevlendiriyorlardı.

 

el-Bidaye ve'n-Nihaye adlı eserin sahibi İbn Kesir, 737 h./1336 m. senesinin önemli olaylarını anlatırken şu olayı kaydediyor: Sultan Nasır Muhammed b. Kalavun, Halife el-Müstekfibillah'ı tevkif ettirip, insanlarla buluşmasını engelledi. Sonra onu serbest bıraktı. Ancak çok geçmeden Sultan onu ailesi ve çoluk-çocuğu ile birlikte Mısır'daki Said eyaletinin bir şehri olan Kus'a sürgün etti. Halife vefatına kadar orada kaldı.

 

Kral Nasır, ölümüne kadar bu şekilde tek otorite olarak istibdadını sürdürdü. Sonra 742 h./1341 m. senesinde oğlu Seyfeddin Mansur'a biat edildi. İşte bu sultan, el-Müstekfibillah'ın oğlu Halife Ebu'l-Kasım Ahmed'e babasının hilafet veliahtı olarak biat etti ve halife, sultanla birlikte bir tahta oturdu.

 

O dönemde İslam devletinin zayıflayışı Batı'nın gözünü İslam alemine çevirdi. Pusu kurup İslam dünyasını avlamak için harekete geçtiler. Birbirini takip eden baskınlar düzenlediler. Bunlara orta çağda "Haçlı seferleri" adı verildi. Öte yandan İslam alemi kuzeyden Moğolların istilalarına maruz kaldı. Moğollar Bağdat'ı düşürüp kütüphaneleri yıktılar, kitapları Dicle nehrine attılar. Aynı şekilde Beytü'l-Makdis'e girip orayı da harabeye çevirdiler. Böylece bir taraftan haçlılarla, diğer taraftan da Moğollarla savaşlar alevlendi.

 

Sosyal hayat da pek iyi değildi. Öyle ki, 695 h./1295 m. senesinde Mısır kıtlığa maruz kaldı. Öldürücü bir pahalılık dalgası İslam ülkelerinin hepsini kasıp kavurdu. İnsanlar köpekleri, eşekleri, atları ve katırları yemek zorunda kaldılar.

 

Bu sıkıntılar ve felaketler hüküm sürerken akıllar boşaldı, anlayışlar kıtlaşti ve zihinler donup kaldı. Bir insanın fıkhi hükümlerde ictihad etmesi zorlaştı ve insanlar inanç konularında geçmişleri taklidle yetindiler. İnanç esaslarında Ebu'l-Hasan el-Eş'ari'nin mezhebine sarıldılar. Fıkıhta dört mezhepten başkasına uymak haram sayıldı. Bu asırda alimler selef-i salihe uyup eser vermede onların metoduyla hareket etmeye yöneldiler.

 

İşte böyle bir ortamda, bir ilim ve fazilet adamı olarak İbn Kayyım ortaya çıktı.

 

 

 

B. İbn Kayyim'in Hayatı, Yetişmesi Ve Hocaları:

 

Adı: Muhammed b. Ebi Bekr b. Eyyub b. Sa'd b. Hariz ez-Zer'i ed-Dimeşki. Lakabı: Şemsuddin. Künyesi: Ebu Abdillah. Meşhur olduğu adı: İbn Kayyim el-Cevziyye ( = Cevziye Medresesi kayyıminın oğlu). Çünkü babası, Muhyiddin Ebu'I-Mehasin Yusuf b. Abdurrahrnan'in (v.656 h./1258 m.) inşa ettirdiği Cevziye Medresesinde kayyımlik görevi yapmıştır. Bu ismi daha da kısaltılarak ibn Kayyim şeklinde yaygın kullanım kazanmıştır.

 

İbn Kayyim tefsir, usul, kelam, fıkıh ve nahiv ilimlerinde derin bilgisi olan araştırmacı, tetkikçi ve bol eser veren, keskin zekalı mutlak müctehid büyük bir İslam alimidir. 751 h. senesinde vefat etmiştir.

 

İbn Kayyim, 691 h. senesi Safer ayının yedinci günü ( = 29 Ocak 1292 m. Pazartesi günü) Şam'a 55 mil uzaklıkta ve bu şehrin güneydoğusunda bulunan Havran kasabasının Zer' köyünde bir ilim ve irfan ocağında dünyaya geldi. Şam'a gitti. Orada bir grup alime öğrencilik yaptı.

 

Babasından feraiz ilmini okudu. Babası bu ilimde ileri gelen şahsiyetlerdendi. Hafız ibn Hacer, ed-Dürerü'I-Kamine'de (1/472) onu çok ibadet eden ve pek tekellüf göstermeyen biri olarak nitelemiş ve 723 h. / 1323 m. senesinde vefat ettiğini yazmıştır.

 

Şihab en-Nabulusi, Kadı Takıyüddin b. Süleyman, Ebu Bekr b. Abdüddaim, İsa el-Mut'im, İsmail b. Mektum, Fatıma bt. Cevher ve başka muhaddislerden hadis tahsil etti.

 

Arapçayı İbn Ebu'l-Feth el-Ba'li'den tahsil etti. Ondan Ebu'l-Beka'nın el-Mülahhas'ını, el-Cürcaniyye''yi, İbn Malik'in Elfiye'sini, el-Kafiyetü'ş-Şafiye'nin büyük bölümünü ve et-Teshil'in bir kısmını okudu. Ayrıca Şeyh Mecdüddin et-Tunusi'den İbn Usfur'un el-Mukarrab'ından bir bölüm okudu.

 

Fıkıh ve usul-i fıkhı Şeyh Safiyüddin el-Hindi, Şeyhülislam ibn Teymiye ve Şeyh İsmail b. Muhammed el-Harrani'den tahsil etti. Onlardan, İbn Kudame el-Makdisi'nin er-Ravza'sını, el-Amidi'nin el-ihkam'ını, Fahreddin er-Razi'nin el-Muhassal, el-Mahsul, el-Erbain adlı eserlerini ve Mecdüddin İbn Teymiye'nin el-Muharraf'ını okudu.

 

Şeyhülislam İbn Teymiye'nin 712 h./1312 m. senesinde Mısır'dan dönüşünden 728 h./1327 m. senesinde ölümüne kadar ibn Kayyim, bu hocasının derslerine tam bir devamlılık gösterdi. O zamanlar imamımız gençliğinin baharında, kuvvetinin zirvesinde ve anlayışının en yüksek noktasında idi. Onun geniş ilminin feyzinden kana kana içti. Olgun ve doğru fikirlerine kulak verdi. Hocasının sevgisi onu sardı. Hocasının ictihadlarının çoğunluğunu kabullenip onları savundu. Bu ictihadların doğruluklarının ve aykırı olanların zayıflıklarının delillerini geniş geniş anlattı. Hocasının kitaplarını düzenleyip onun ilmini neşretti.

 

Ondan en çok yararlandığı konuların başlıcaları: Allah Teala'nın kitabına ve Peygamberinin sahih sünnetine uymaya ve bağlanmaya, onları selef-i salihin anladığı şekilde anlamaya, Kitap ve sünnete aykırı olanları bırakmaya, doğru dinin öğretilerinden kaybolup gidenleri yenilemeye; müslümanların geçen asırlarda, gerileme, donukluk ve kör taklid devirlerinde kendi kendilerine çıkardıkları çürük metodları ayıklamaya ve müslümanları, islam düşüncesine sinen tasavvufi hurafelerden, Yunan mantığından ve Hind zühdünden sakındırmaya çağrı.

 

Çeşitli konulardaki pek çok eserinde, ısrarla Allah Teala'nın kitabına eğilmiş, devamlı surette onu araştırıp incelemiş, ayetlerini ve manalarını düşünme suretiyle bu yüce kitabın hakkını vermiştir. Sahih sünnetin kıymetini açıklayıp onu yükseltmiş, Kur'an-ı beyan ile mücmelini tafsil eden, manalarını açığa kavuşturan, O'nun hakikatlerini destekleyen, insanları ellerinden tutup, taklid ve donukluk şaibelerinden arınmış sahih ilme ulaştıran dosdoğru yolun öğretilerini kendilerine açıklayan sünnete gerekli önemi vermiştir. Bütün bunlar, hocası İbn Teymiye'nin, onun üzerindeki büyük tesirini gösterir. İbn Kayyim, eserlerine dağılmış fikirleriyle, çağdaşlarının ve onlardan sonra günümüze kadar gelenlerin akıllarını aydınlatan ve kalblerini nurlandıran; kalblerine bulaşan şüphe ve donukluk pasını açan, zihinlerindeki sapıklık ve şüphe düğümlerini çözen ıslahatçı düşünürler zümresindendir.

 

 

 

C. Alimlerin ve Öğrencilerinin Dilinden İbn Kayyım:

 

 

Öğrencisi Hafız İbn Receb anlatıyor:

 

"Üstadımız 691 h. senesinde dünyaya geldi. Şihab en-Nabulusi vs. muhaddislerden hadis dinledi. Hanbeli mezhebi fıkhını öğrendi ve bu sahada uzmanlaştı. Fetva verdi. Şeyh Takiyüddin'in derslerine devam etti, ondan tahsil gördü. İslami ilimlerin her branşında bilgi sahibi oldu. Bildiği ilimler: 1- Tefsir: Bu konuda onunla yarış edilemezdi. 2- Akaid: Doruk noktasındaydı. 3- Hadis: Hadisin anlamları ondan çıkacak fıkhı hükümler ve hadisten hüküm elde etme incelikleri konularında ona ulaşılamazdı. 4, 5, 6- Fıkıh, usul-i fıkıh ve arapça sahasında geniş bilgisi vardı. 7- Kelam ilmi, 8- ilm-i Süluk'de alim bir zat olup tasavvuf ehlinin sözlerini, işaretlerini, metinlerini ve bazı büyüklerini iyi bilir, tanırdı."

 

Yine aynı öğrencisi diyor ki:

 

"Allah rahmet etsin, üstadımız ibadete düşkün, gece namazlarına kalkan, namazı oldukça uzun kılan bir zattı. Kendini ibadete verdi. Zikre çok düşkündü. Gönlü Allah aşkıyla yanıp tutuşmaktaydı. Sürekli tevbe eder, Allah'a yalvarıp yakarır, O'na boyun büker ve O'nun önünde kulluğunu sergilerdi. Bu hususta onun gibisini görmedim. Ondan daha geniş bilgisi olan, Kur'an'ın ve Sünnet'in manalarını, iman hakikatlerini ondan daha iyi bilen birini görmedim. O, masum değil; ama bu manada onun gibisini görmedim. Başından pek çok imtihan geçti, defalarca eziyet gördü. Son defasında Şeyh Takiyyüddin ile birlikte ondan ayrı olarak kaleye hapsedildi. Hapisten ancak Şeyh'in ölümünden sonra kurtuldu. Hapis müddetince Kur'an okumakla, tefekkürle, düşünmekle meşgul oldu."

 

öğrencisi ve arkadaşı İbn Kesir de şöyle anlatıyor:

 

"Hadis dinledi ve ilimle meşgul oldu. Pek çok İlimde bilhassa tefsir, hadis, usul-i fıkıh ve akaid ilimlerinde uzmanlaştı. Şeyh Takiyyüddin İbn Teymiye 712 h. senesinde Mısır'dan dönünce onun derslerine üstadın ölümüne kadar devam etti. Daha önce öğrendikleri yanında İbn Teymiye'den çok ilim öğrendi. Gece-gündüz çokça araştırması ve çok ibadetle meşgul olması yanında pek çok branşta sahasında tek adam oldu. Güzel Kur'an okurdu. Güzel ahlaklıydı. Başkalarını çok severdi. Hiç kimseye haset etmez, eziyet vermezdi. Hiç kimsenin kusurunu araştırmaz ve hiç kimseye kin duymazdı. Onunla en çok düşüp kalkan ve onun en çok sevdiği insan bendim. Zamanımızda bu dünyada ondan daha çok ibadet eden birini tanımıyorum. Kendine has bir namaz kılışı vardı; namazı oldukça uzatırdı. Namazda secde ve rükuu uzatır ve (bu yüzden) bazı zamanlar çok arkadaşı onu kınar; ama o, bundan vazgeçmezdi. Allah rahmet eylesin.

 

Cenazesinde tıklım tıklım dolu bir kalabalık vardı. Kadılar, ileri gelenler, sarihler ve halk cenazeye katılmış naşını taşımak için insanlar izdiham oluşturmuşlardı. Vefat ettiğinde 60 yaşındaydı. Allah rahmet eylesin."

 

Hafız Zehebi diyor ki: "Hadis ilmine, hadis metinlerine ve bazı ravilerine özen gösterdi. Fıkıhla uğraşır ve fıkhı iyi açıklardı. Nahivle uğraşır, öğretirdi. Usul-i Fıkıh ve akaidle de meşgul olurdu. İlimle meşgul olmayı her işin önüne geçirdi ve ilim neşretti."

 

İbn Nasır ed-Dimeşki anlatıyor: "İlmin pek çok branşında bilhassa tefsirde ve usulün mantuk ve mefhumunda bilgi sahibiydi. Ebu Bekr Muhammed b. el-Muhib diyor ki: Üstadımız el-Mizzi'nin huzurunda, İbn Kayyim, İbn Huzeyme derecesinde midir? diye sordum. O bu zamanda, kendi zamanında İbn Huzeyme neyse odur, cevabını verdi."

 

Kadı Burhaneddin ez-Zer'i diyor ki: "Gökkubbe altında ondan daha geniş bilgi sahibi kimse yoktur. Sadriye Medresesinde ders verdi, Cevziye'de imamlık yaptı. Kendi el yazısıyla, anlatılamayacak derecede çok şey yazdı. Gerçekten muhtelif ilimlerde pek çok eserler verdi. İlmi yazmayı, okumayı, kitap haline getirmeyi ve ilim kitapları edinmeyi çok severdi. Başkalarının elde edemeyeceği kadar çok kitap elde etmişti."

 

Feihu'l-Bari adlı eserinde, ismini gerek zikrederek, gerek atlayarak İbn Kayyim'in Zadu'l-Mead vs. eserlerinden çokça alıntılar yapan Hafız ibn Hacer, onu şu kelimelerle anlatıyor: "Cesur kalpli, geniş bilgi sahibi, hilaf ilmini ve selefin görüşlerini bilen bir zattı."

 

İmam Şevkani, ibn Kayyim'in şu özelliklerine dikkat çeker: "Sahih delillere bağlı, onlarla amel etmekten hoşlanır, şahsi görüşe dayanmaz, hakkı aşikare söyler ve bu konuda hiç kimseden çekinmezdi."

 

 

 

D. Öğrencileri:

 

Daha hocası hayatta iken pek çok büyük alim İbn KayyinJ'den vefatına kadar tahsil gördü ve ondan yararlandı. Bazı öğrencilerini sayacak olursak:

 

1- Hafız Zeynüddin Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. Ahmed b. Receb el-Bağdadi ed-Dımeşki el-Hanbeli: alim, zahid, örnek, sika bir şahıstır. Hadis, fıkıh ve tarih konularında pek çok faydalı eser vermiştir. Hocası İbn Kayyim ölünceye kadar derslerine devam etmiştir. ibn Receb el-Hanbeli diye meşhur olan bu alim 795 h./1392 m. senesinde vefat etmiştir.

 

2- Hafız imadüddin İsmail b. Ömer b. Kesir el-Basri ed-Dımeşki: Şam'da yetişti ve Şam'ın ileri gelen alimlerinden ders aldı. Özellikle hadis ilmine yöneldi ve hadis metinleri ile ravileri hakkında pek çok şey okudu. Pek çok eseri olan bu alimin, İbn Kesir Tefsiri diye şöhret yapan tefsiri ve bir tarih kitabı olan ei-Bidaye ve'n-Nihaye'si oldukça meşhur iki eseridir. Zehebi, Mu'cem'mde onu İmam, müfti, muhaddis, mahir, fakih, çok dalda uzman ve işini iyi yapan, müfessir biri olarak nitelemektedir. 774 h./I372 m. senesinde vefat etmiştir.

 

3- Hafız Şemsüddin Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Makdisi el-Cemaili es-Salihi: Hadis ve hadis türlerine, ravilere ve hadislerin illetlerine özen gösterdi. Fıkıh öğrendi, fetva verdi, ders okuttu, bilgi devşirdi, kitap yazdı. İlmin çeşitli dallarıyla uğraştı ve çeşitli branşlarda eserler verdi. Zehebi: "Onunla her buluşmamda mutlaka ondan bir şey öğrenmişimdir." diyor. 744 h./1343 m. senesinde vefat etmiştir.

 

4- Şemsüddin Ebu Abdillah Muhammed b. Abdülkadir en-Nabulusi el-Hanbeli: Nabulus'da doğdu ve orada Abdullah b. Muhammed b. Yusuf dan ders gördü. Hafız el-Alai, Şeyh İbrahim gibi sayılamayacak kadar çok alimden okudu. ibn Kayyim'le arkadaşlık kurdu, ondan fıkıh öğrendi ve eserlerinin ekserisini kendisinden okudu. Pek çok ilim bildiği için kendine "Cennet'' denirdi. Çünkü cennette herkesin istediği vardır. Onda da her talebenin istediği bulunmaktaydı. 797 h./1394 m. vefat etmiştir.

 

5- Oğlu İbrahim: Zehebi, Mu'cem'inde: "Babasından fıkıh öğrendi, Arapçayla meşgul oldu, hadis dinledi, ilim okudu ve ilimle meşgul oldu." diyor. ibn Kesir ise "Nahiv ve fıkıhda babasının metodu üzere ileri derecede bilgi sahibi bir zattı." diyor. 767 h./1365 m. senesinde vefat etmiştir.

 

6- Oğlu Şerefüddin Abdullah: Babasının yerine geçip Sadriye Medresesinde ders verdi.

 

 

 

E. Eserleri:

 

ibn Kayyim büyük bir ilmi servet bırakmıştır. 'Hocasından elde ettiği bilgileri kendi görüşlerini de ekleyerek ustalıkla ve büyük bir hoşgörü içinde kitaplaştırmıştır. Eserlerine baktığımızda hocası İbn Teymiye'nin eserlerinde görülen cedel ve münakaşa üslubu pek görülmez. İncelediği konulan iki zıt kutup açısından ele alır ve mutedil bir görüşe varmaya çalışır. O eserlerini sakin ve mutmain bir tavırla yazar. Eserleri derin düşüncenin, geniş ufkun ve sağlam bir himmetin ürünüdür. Tertipleri ve bölümlere ayrılışları son derece güzeldir. Fikirler bir uyum içinde birbirini takip etmekte ve tatlı bir üslubla okuyuculara sunulmaktadır. Onun eserlerinde selefin nuru ve geçmiş büyüklerin hikmeti göze çarpar. Kur'an ve sünnet ışığı altında ele aldığı tasavvufi görüşlerini selef-i salihin —Sahabe ve tabiinin— sözlerini aktararak zenginleştirir. Çoğu basılmış olan eserlerinin başlıcalan şunlardır:

 

Tefsir:

 

1- Şerhu Esmai'I-Kitabi'l-Aziz.

 

2- Emsalu'l-Kur'an.

 

3- et-Tibyan fi Aksami'l-Kur'an (Eymanü'l-Kur'an).

 

 

Hadis ve Siyer:

 

4- Zadu'l-Mead fi Hedyi Hayri'l-İbad.

 

5- Tehzibu Sünen-i Ebi Davud (İzahu ilelihi ve Müşkilatih

 

6- Zadu'l-Müsafirin ila Menazili's-Süada fi Hedyi Hatemi'I-I

 

 

Fıkıh ve Usulü:

 

7- İ'lamu'l-Muvakkıin an Rabbi'l-aIemin.

 

8- et-Turuku'l-Hükmiyye fi's-Siyaseti'ş-Şer'iyye.

 

9- Tuhfetu'l-Mevdud fi Ahkami'l-Mevlud.

 

10- İğasetü'l-Lehfan fi Talakı'I-Gadban.

 

11- Beyanu'd-Delil ala İstiğnai'l-Müsabaka ani't-Tahlil.

 

12- Ahkamu Ehli'z-Zimme.

 

13- el-Furusiyye.

 

14- Hükmü Tariki's-Salat.

 

15- Nikahu'l-Muhrim.

 

16- Ref'ul-Yedeyn fi's-Salat.

 

17- Hükmü iğmami Hilali Ramazan.

 

18- et-Tahrir fima Yehillu ve Yahrimu min Libasi'l-Harir.

 

 

Kelam ve Akaid:

 

19- eş-Şafiyetü'l-Kafiye fi'l-İntisar fi'l-Fırkati'n-Naciye.

 

20- es-Savaıku'l-Mürsele ale'l-Cehmiyye ve'I-Muattala.

 

21- Şifau'l-Ala fi Mesaili'l-Kaza ve'l-Kader ve'I-Hikmeti ve't-Ta'lil.

 

22- Hidayetü'l-Hayara mine'l-Yehudi ve'n-Nasara.

 

23- Hadi'l-Ervah ila Biladi'l-Efrah ( = Kitabu Sıfati'I-Cennet).

 

24- Kitabu'r-Ruh.

 

25- İctimau'l-Cuyuşi'l-İslamiyye ala Gazvi'l-Fırkati'l-Cehmiyye.

 

26- Cevabatu abidi's-Suiban ve inne Mahüm Aleyhi Dinü'ş-Şeytan.

 

27- Kitabu'l-Kebair.

 

Ahlak, Tasavvuf, İrşad ve Diğer İlimler:

 

28- Medaricü's-Salikin.

 

29- Uddetü's-Sabirin ve Zahiretü'ş-Şakirin.

 

30- Seferu'l-Hicreteyn ve Babu's-Saadeteyn.

 

31- Merahilü's-Sairin Beyne Menazili İyyake Na'büdü ve İyyake Nestain

 

32- Akdü Muhkemi'I-Ahkad Beyne'l-Kelimi't-Tayyib ve'l-Ameli's Salihi'l-Merfu ile 's-Sema.

 

33- Tariku'l-Hicreteyn ve Babü's-Seadeteyn.

 

34- Miftahü Dari's-Saade.

 

35- Nuru'l-Mü'min ve Hayatüh.

 

36- İğasetü'I-Lehfan min Mekayidi's-Şeytan.

 

37- Nüzhetü'I-Müştakin ve Ravzatu'l-Muhibbin.

 

38- ed-Dau ve'd-Deva.

 

39- Mesayidü'ş-Şeytan.

 

40- Tafdilu Mekke ala Medine.

 

41- Fazlu'l-İlmi.

 

42- el-Fark Beyne'l-Hulleti ve'I-Mahabbeti ve Münazaratü'l-Halil li-Kavmihi.

 

43- el-Fethu'I-Kudsi -ve't-Tuhfetü'l-Mekkiyye.

 

44- Şerhu Esmai'l-Hüsna.

 

45- Kitabu't-Taun.

 

46- es-Sıratü'I-Müstakim fi Ahkamı Ehli'l-Cahim.

 

47- el-Mesailu't-Trablusiyye.

 

48- Bedaiu'l-Fevaid.

 

49- el-Fevaid.

 

50- Cilau'l-Efham fi's-Salat ve's-Selam ala Hayri'I-Enam.

 

51- Butlanu'l-Kimya min Erbaine Veçhen.

 

52- el-Kelamu't-Tayyib ve'I-Ameli's-Salih.

 

53- Nakdu'l-Menkul ve'l-Mihakku'l-Mümeyyiz beyne'l-Merdud vj'l-Makbul.

 

54- el-Cevabü'l-Kafi li-men Seele ani'd-Devai'ş-Şafi.

 

İslam'ın, dünya gündeminin —gerek entellektüel, gerek siyasi, gerekse daha başka yönlerden— önemli bir bölümünü oluşturduğu günümüzde elbet bu dinin peygamberinin etraflıca tanınması, O'nun gerçekleştirdiği mükemmel toplum yapısını anlamanın en kestirme yoludur. İslam O'nun şahsında temsil edilmiş ve O'nun önderliğinde kendini insanlığa sunmuş bir sistemdir.

 

O'nun hayatı ve yaşayış tarzı incelendiğinde görülecektir ki, hayata yaklaşımı tek boyutlu değildir. Hayatın her yönünü kuşatır. Peygamberdir, devlet başkanıdır, ordu komutanıdır, hakimdir, kılıcını çekip Allah düşmanlarıyla savaşan bir mücahiddir, tüccardır. Namaz kılan, oruç tutan, hac yapan, gece namazlarına kalkan, devamlı zikir ve tefekkürle meşgul olan bir abiddir. Hayatı iman, aşk ve cihaddır. Evlenir, alış-veriş yapar, hastaları tedavi eder, elbisesinin söküğünü diker, ayakkabısını tamir eder, çocuklarla şakalaşır, pehlivanlarla güreşir, hanımıyla koşu yarışı yapar. Hayat dolu mükemmel bir insandır O. Kısacası Allah'ın bütün insanlara sunduğu en güzel örnektir, O. Hz. Peygamber'in (s.a.) hayatının her yönünü ele alan ve kendisine has tatlı bir üslupla anlatan İbn Kayyim'in, sahasında ilk ve en orijinal eseri Zadu'l-Mead'ın Türkçeye kazandırılması, bu örnek insanı izlemek durumunda olan müslümanlar ve O'nu en doğru, en güvenilir kaynaklardan öğrenmek isteyenler için kaçınılmaz bir zaruretti. Okuyanlara yeni ufuklar açacağına inandığftnız bu eserin tercümesinde esas aldığımız Arapça aslı, Şuayb el-Arnaud ve Abdülkadir el-Arnaud adlı iki değerli araştırıcının tahkikiyle 1985'de ikinci baskısını yapan beş ciltlik baskısıdır. Bu iki araştırıcının dipnotlarından yararlanmakla birlikte biz de bir takım dipnotlar ekledik. Ayrıca Buharı hadislerinin kitap ve bab numaraları tarafımızdan tes-bit edilmiştir. Hadislerin senedleri arasındaki tahdis sigaları rivayet tekniği sayılabileceği için zikredilmemiş, onlar yerine (-) işareti konmuştur. Konular arasına uygun yerlerde zaman zaman tarafımızdan başlıklar konulmuştur.

 

İlmi çalışmalarımda bana yol gösteren sayın hocam Doç.Dr. Hayred-din Karaman'a saygı ve şükranlarımı sunar, eseri yayınlamayı üstlenen İklim Yayınlarına teşekkürlerimi arzederim.

 

Hatalarımıza muttali olan kardeşlerimizin bizi haberdar etmesini eder, Cenab-ı Hak'dan okuyanlara fayda vermesini temenni ederi;

 

Gayret bizden, başarı Aüah'dan.