Hasen b. Salih :
Tebe-i tâbiînden büyük bir hadîs ve fıkıh âlimi. Künyesi Ebû Abdullah’dır, 100 (m. 718)
senesinde doğup, 168 (m. 785) târihinde vefât etti. Aslen Hemedânlıdır.
Süfyân-ı Sevrî’nin
akranıdır. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir. Rivâyet ettiği hadîs-i
şerîfler, Sahîh-i Müslim’de, dört sünen kitabında (Sünen-i Tirmizî,
Sünen-i Ebî Dâvûd, Sünen-i Nesâî, Sünen-i İbn-i Mâce) mevcuttur. Babasından, Ebû İshâk, Amr bin Dinar, Âsım el-Ahvel, Abdullah bin Muhammed bin Akîl, Abdülazîz bin Refî', Muhammed bin Amr bin
Alkame, Saîd bin Ebî
Urve ve daha başka büyük zâtlardan hadîs-i şerîf
rivâyet etmişlerdir. Ondan da, İbn-i Mübârek, Humeyd bin Abdurrahman er-Revvâsî, Veki’ bin Cerrâh gibi
âlimler hadîs-i şerîf bildirmişlerdir.
Âlimlerin hakkında buyurdukları:
Ahmed bin Hanbel: “Hasen bin Sâlih’in rivâyeti sahih, fakîh
(âlim) hadîs hususunda çok dikkatli, vera’sı çok
(şüphelilerden sakınan) bir zâttır.”
Yahyâ bin Muin: “Sika
(güvenilir) ve emin bir âlimdir” dedi.
Vekî bin Cerrâh dedi ki: ”Hasen, kardeşi Ali
ve anneleri geceyi üç kısma bölmüşlerdi. Her biri üçte birini ibâdetle
geçirirdi. Anneleri ölünce, geceyi aralarında paylaştılar. Sonra Ali öldü. Bu
sefer, Hasen hazretleri bütün geceyi kendisi ibâdetle
geçirmeye başladı.”
Ebû Süleymân Dârânî: “Hasen’in
yüzünde Allahü teâlânın
korkusu apaçık görülürdü” dedi.
İbn-i Sa’d, “Çok ibâdet eden, hüccet
(delil) ve sahih hadîs-i şerîf rivâyet eden bir zâttır.”
Hasen bin Sâlih, Ebû İshâk’dan
rivâyet etti: “Resûlullah (s.a.v.) gusül abdesti aldıktan sonra, ayrıca namaz abdesti
almazdı.” Hasen bin Sâlih’in kıymetli sözlerinden ba’zıları:
“Sanki dünyâ avucumda idi.
O derecede zengin idim. Fakat ba’zan, cebimde bir
dirhem olmadan sabahladığım günler olurdu.”
O) bir gün birisinin
duvarından kerpiç almıştı. Sonra gidip, duvar sahibinin kapısını çaldı. Evin
sahibi dışarı çıkınca, kendisine aldığı kerpici helâl etmesini söyledi. Duvar
sahibi de helâl etti. Yahyâ bin Yûnus anlattı: “Ne zaman mescide namaza gitsem,
onun bayılmış olarak getirildiğini görürdüm. O, kabirlere bakınca, kabir âlemi,
orada insanın karşılaşacağı durumları hatırlar, duygulanır ve dayanamayıp,
düşer bayılırdı.”
Ebû Gassân, Onun şöyle dediğini bildirdi:
“İyilik yapmak, bedende kuvvet, kalbde nur, gözde
ışıktır.
Kötülük yapmak ise, bedende
gevşeklik, kalbte karanlık ve gözde körlüktür.”
O yine şöyle dedi: “Gece ve
gündüz, her yeniyi eskitir, her uzağı yakınlaştırır, va’d
edilen her iyiliği, bildirilen her musîbeti getirir. Gündüz, insanoğluna şöyle
seslenir: Ey Âdemoğlu! Belki de benden sonra bugünün olmıyacak,
öleceksin. Sen bunu bilmiyorsun. Onun için beni fırsat bil, iyi işlerle meşgul
ol. Gece de, insana aynı sözleri söyler.”
“Şeytân, insan için doksan
dokuz tane hayır kapısını sadece bir kötülüğü yaptırabilmek için açar.”
KAYNAKLAR:
-------------------
1) Hilyet-ül-evliyâ cild-7, sh-327
2) Tehzîb-üt-tehzîb cild-2, sh-285
3) El-A’lâm
cild-2, sh-193
4) Fihrist sh-178
5) Tezkiret-ül-huffâz cild-1,
sh-216