Hammad b. Zeyd :
Fıkıh ve badis âlimi.
Künyesi Ebû İsmâil, tam ismi ise Hammâd bin Zeyd bin Dirhem’dir. Aslen Basralı
olan Hammâd bin Zeyd, 98 (m. 716) yılında doğmuştur. Ezd kabilesine mensûb
olup, Cerîr bin Hazım hanedanının esirlerindendi. “El-Ezrak” ismiyle de
tanınır, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin muâsırı (çağdaş) olan ve Basra’nın en
büyük âlimi kabul edilen Hammâd biri Zeyd, 179 (m. 795) yılında vefât etmiştir.
Hammâd bin Zeyd mühim bir
devrede yaşamış olup, Sâbit Benânî, Enes bin Sîrîn, Abdülazîz bin Suhayb, Âsım
el-Ahvel, Muhammed bin Ziyâd el-Kureşî, Ebû Hamza el-Dab’î, Ca’d Ebî Osman, Ebû
Hazım Seleme bin Dînâr, Şuayb bin Habbâb, Sâlih bin Keysân, Abdülhamîd
Sâhibu’z-Ziyâdî, Ebû İmrân el-Cûnî, Amr bin Dînâr, Hişâm bin Urve, Ubeydullah
bin Ömer, daha başka tâbiînden olan ve daha sonraki âlimlerden ilim öğrenmiş ve
hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuştur. Hammâd bin Zeyd, derin ilim sahibi,
kalbi hikmetlerle dolu, meziyetlerin en güzeline sahip ve ebrârın (iyi
insanların) amelini kendisine amel olarak benimsemiş, müstesna bir zâttı.
Nitekim Abdurrahman bir Mehdî şöyle der: “İnsanların imamları kendi
zamanlarında: Kûfe’de Süfyân-ı Sevrî, Hicaz’da Mâlik, Şam’da el-Evzâî, Basra’da
Hammâd bin Zeyd’dir.” Asrının büyük fakîh ve muhaddislerinden olan Hammâd bin
Zeyd’in büyüklüğünü birçok âlim itiraf
etmiştir. Nitekim Übeyy,
Abdullah bin Mübârek’in şöyle dediğini nakleder:
“Ey ilmi taleb eden, Hammâd
bin Zeyd’e git. Milimle (yumuşaklıkla) ilmi taleb et. Sonra öğrendiklerini
kaydet.” Ahmed bin Saîd ed- Dârimî de Ebû Âsım’dan şöyle nakleder:
“İslâmda onun gibi heybetli
birini bilmiyorum.” Hammâd bin
Zeyd’le ilgili olarak Fatr
bin Hammâd şöyle der.
”Mâlik’in yanına
gittiğimde, Basra âlimlerinden sadece Hammâd bin Zeyd’i bana sordu” İbni Mehdî
“Ben, sünneti ve hadîsi
Hammâd bin Zeyd’den daha iyi bilen
birini görmedim” der. Yahyâ
bin Yahyâ en-Nişâbûrî de,
“Ondan daha hadîs hâfızını
görmedim”, Ahmed bin Hanbel,
“Hammâd bin Zeyd, bize
Abdülvâris’den daha sevimlidir. Hammâd ehl-i din ve İslâm olan,
müslümanların imamından
olup, bana Hammâd bin Seleme’den daha sevimlidir”, Yahyâ bin Muin
“Hammâd bin Zeyd
Abdülvâris, İbni Uleyye es-Sekâfî ve İbni Uyeyne’den daha sabittir”, Ebû Zur’a
“O, Hammâd bin Seleme’den daha sabit, hadîsi daha sahih ve daha yakîn
sahibidir.” Hâlid bin Hıdâş,
“O insanların
akıllılarından ve gönül erbâbındandır.” İbni Hibbân ise “O, sika
âlimlerindendir” diye kaydeder. Bu arada Muhammed İbni Münhal ed-Darîr, Yezîd
bin Zeri’den şöyle işittiğini zikretmektedir.
“Ona Hammâd bin Zeyd
hakkında ne dersin? Hammâd bin Zeyd mi, yoksa Hammâd bin Seleme mi daha
sabittir?” diye sorulduğunda,
“Hammâd bin Zeyd” cevâbını
verdi. Vekî’ ise, “Onu ancak Mis’ar bin Kedâm’a
benzettik” der. Hammâd bin
Zeyd’in kendisinden ise İbni Mübârek, İbni Vehb, Yahyâ bin Kattan, İbni Uyeyne,
Süfyân-ı Sevrî, İbrâhîm bin Ebî Able, Müslim bin İbrâhîm, Müemmil bin İsmâil,
Ebû Üsâme, Süleymân bin Harb, Amr bin Avf, Ali bin el-Medînî, Kuteybe, Muhammed
bin Zenbür el-Mekkî, Ebul Eş’as Ahmed bin Mikdâm el-Iclî ve daha birçok âlim
rivâyette bulunmuştur. Hammâd bin Zeyd, gerek İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye,
gerekse dört halifeye karşı tam ve ölçülü muhabbet beslemekteydi. Nitekim Hâlid
bin Hıdâş, ondan şöyle nakleder: “Eğer sen Hz. Ali, Hz. Osman’dan daha
fazîletli dersen, Resûlullahın eshâbı böyle söylemediği için, onlar ihânet etti
demiş olursun”
buyururdu. Hammâd bin
Zeyd’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları şunlardır:
“Hayra delâlet eden, onu
yapan gibidir.”
“Misafirin, ev sahibi
üzerinde hakkı üç gündür. Bu üç günden fazlası, sadakadır. Misafir, onlardan
ayrılsın ve onları (ev sahiplerini) günaha sokmasın.”
“Kim, belâya duçar olmuş
birini görür de, beni ona verdiği belâdan uzak bulunduran Allaha hamd olsun,
(içinden) beni sana ve diğer birçok insanlara üstün tuttu derse, Allah bu
kulunu o belâdan muhafaza eder.”
“Dîninizden ilk terk
ettiğiniz namazdır (namaz olacaktır).”
“Yemekten bir sa’ eda
ediniz (fıtra veriniz).”
“Hayanın hepsi, hayırdır.”
“Kim Allahın kitabından bir
harf okursa, on iyilik vardır. Ben eliflâmmîm bir harf demiyorum. Fakat elif
bir harf, lam bir harf, mim bir harf olup, otuz sevab vardır.”
Ebû Hureyre’den naklettiği
hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz, “Hiçbir kimseyi ameli Cennete koymaz”
buyurdu. Bunun üzerine “Seni de mi yâ Resûlallah?” denildiğinde
“Beni de! Meğer ki, Rabbim
beni rahmetiyle örte” buyurdu.
“Çok olur ki, Allahü teâlâ
bu dinini fâcir kimse ile kuvvetlendirir.”
“Kim, güç durumda olana
yardım eder veya hibe ederse, Allahü teâlâ Arş’ının gölgesinden
başka hiçbir gölgenin
olmadığı kıyâmet gününde onu gölgelendirir.”
Hammâd bin Zeyd, Hâkim bin
Hizam’ın şöyle, buyurduğunu nakleder:
“Resûlullah, yanımda
olmayanı satmamı yasakladı.” Yine Hammâd, Abdullah bin Mes’ûd’un şöyle
anlattığını belirtir:
“Resûlullah (Lebbeyk,
Allahümme Lebbeyk, Lebbeyk la şerike leke lebbeyk, lebbeyk, innel-hamde
ve’n-ni’mete lebbeyk.) diyerek telbiyede bulunurdu.” O, Enes bin Mâlik’den
şöyle rivâyet eder:
“Resûlullah yatağına
girdiğinde
“Bizi doyuran, bizi içiren,
bizi sığındıran Allaha hamd olsun, O, kâfidir ve sığınaktır” buyururdu. Yine,
O, Enes bin Mâlik’den nakl eder:
“Resûlullah, insanların en
güzeli, en cömerdi, en şecâatlisidir.” Hammâd bin Zeyd buyurdu ki:
“Dünyâ hakkında zühd ve
kanâat sahibi olmak kadar şeytanın belini kıran birşey yoktur.”
Kaynaklar:
----------------------
1) Tezkiret-ül-huffâz
cild-1, sh-228
2) Tehzîb-üt-tehzîb,
cild-3, sh-9
3) El-A’lâm cild-2, sh-301
4) Hilyet-ül-evliyâ,
cild-6, sh-257
5) Lübab cild-1, sh-36
6) Tehzîb-ül-esmâ ve’l-luga
cild-1, sh-167
7) Risâle-i Kuşeyrî sh-58,
626