Hammad b. Ebi Süleyman:
Tâbiînin büyüklerinden
meşhûr fıkıh âlimi. İmâm-ı a’zam’ın hocasıdır. Künyesi Ebû İsmâil’dir. Doğum
târihi bilinmemektedir. 120 (m. 746) senesinde vefât etti. Kûfe’de yaşamıştır.
İlmi, Enes bin Mâlik’ten
öğrendi. Ayrıca Enes bin Mâlik’ten, Zeyd bin Vehb’den, Saîd bin Müseyyeb’den,
Sa’îd İbn-i Cübeyr’den, İkrime, Ebî Vâil ve İbrâhîm Nehaî’den hadîs-i şerîf
dinleyip, rivâyet etmiştir. Kendisinden ise oğlu İsmâil bin Hammâd, Âsım
el-Ahvel, Şu’be, Süfyân-ı Sevrî, Hammâd
bin Seleme, Mis’ar bin Kedâm,Ebû Hanîfe, Hakim bin Uteybe ve çok sayıda âlim
hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Onun rivâyet ettiği hadîs-i
şerîfler meşhûr hadîs kitaplarından dört Sünende, Sahîh-i Müslim’de ve İmâm-ı
Buhârî’nin Edeb-ül-Müfred adlı hadîs kitabında yer almıştır.
Hammâd bin Ebî Süleymân,
bilhassa fıkıh ilminde çok meşhûr olan âlimlerdendir. Fıkıh ilmini Enes bin
Mâlik’den ve İbrâhîm Nehaî’den öğrendi. İbrâhîm Nehaî, Alkama bin Kays’dan;
Alkama da Abdullah İbni Mes’ûd’dan ilim tahsil etmiştir. Bu zât da,
Resûlullahdan (s.a.v.) ilim öğrenmiştir. Hammâd, hocalarının naklen
bildirdikleri ilmi topladıktan sonra, uzun bir müddet ders vermek suretiyle
kıymetli âlimler yetiştirdi. Onun derslerinde yetişen âlimlerin en büyüğü
İmâm-ı a’zam’dır. 28 sene hocası Hammâd’ın (r.a.) derslerine devam ederek,
ilimde çok az kimsenin ulaşabileceği bir dereceye kavuşmuştur. Bütün İslâm
âleminde, hem zamanında, hem de sonraki asırlarda, müslümanların i'tikâd ve
amel bilgilerini öğrenmeleri ve buna göre amel etmeleri hususunda büyük bir
rahmet olmuştur,
İslâm âlimleri Hammâd bin
Ebî Süleymân’ın bu hizmetini “Hammâd, fıkıh ilmini harman yapmıştır” diyerek
belirtmişlerdir. Hanefî mezhebinin meşhûr fıkıh âlimi İbn-i Âbidîn hazretleri
bunu şöyle ifâde etmiştir:
“Fıkıh bilgisi, ekmek gibi
herkese lâzımdır. Bu bilginin tohumunu eken, Abdullah İbni Mes’ûd olup, Eshâb-ı
kirâmın yükseklerinden ve en âlimlerinden idi. Bunun talebesi Alkama bu tohumu
sulayarak, ekin hâline getirmiş ve bunun talebesinden olan İbrâhîm Nehaî, bu
ekini biçmiş, ya’nî bu bilgileri bir araya toplamışdır. Hammâd-ı Kûfî bunu
harman yapmış ve bunun talebesi olan, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe öğütmüş, ya’nî bu
bilgileri kısımlara ayırmıştır. Ebû Yûsuf hamur yapmış ve İmâm-ı Muhammed
pişirmiştir. Böylece hazırlanan lokmaları, insanlar yemektedir. Ya’nî, bu
bilgileri öğrenip, dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşmaktadırlar.”
Hammâd bin Ebî Süleymân
ticâret yapardı. Başörtüsü satardı. Her gün o zamanın parası ile iki
habbe (kendine kâfi gelecek
kadar) kazanınca, eşyasını toplar pazardan çıkardı. Çok cömert idi. Ramazan-ı
şerîfte 50 fakîri besler, bayram günü yeni elbiseler giydirirdi ve yüzer dirhem
verirdi. Kur’ân-ı kerîm okurken ağlardı. Torunu şöyle demiştir: “Dedem
Hammâd’ın odasında okuduğu Kur’ân-ı kerîmin sâyfalarının gözyaşlarıyla
ıslandığını çok gördüm.”
KAYNAKLAR:
----------------------
1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-3,
sh-16
2) Şezerât-üz-zeheb cild-1,
sh-157
3) Tabakât-ı İbni Sa’d
cild-6 sh-332
4) Fihrist sh-285
5) Kâmûs-ul-a’lâm cild-3,
sh-1980
6) Tam İlmihâl Se’âdet-i
Ebediyye sh-1010
7) Mîzân-ül-İ’tidâl cild-1,
sh-595
8) İbn-i Âbidîn cild-1,
sh-29