Hamidu’t-Tavil :
Tâbiînin meşhûr hadîs
âlimlerinden. Haramlardan sakınması ile meşhûrdur. İsmi Hamîd bin Ebî Hamîd-üt Tavîl
Ebû Ubeyde el-Hûzâî’dir. Babasının isminin Hamîd Tirev Tireveyh veya Zâdeveyh
olduğunda ihtilâf edildi. 68 (m. 761)’de doğdu. Hamîd hazretleri Basra’da
yaşadı ve 143 (m. 761)’de namazda kıyamda iken düştü ve vefât etti. Talha
el-Hûzâî’nin âzadlısı idi. Hamîd-üt-Tavîl boyu kısa fakat elleri uzun bir zât
idi. Kendi zamanında Basra’da yine kısa boylu Hamîd isimli komşusu olan bir zât
vardı. İkisini birbirinden ayırmak için ellerinin uzun olması sebebiyle bu zâta
Hamîd-üt-Tavîl (uzun Hamîd), komşusuna da Hamîd el-Kasîr, (kısa Hamîd) denildi.
Evinde durduğu zaman bir eli yere bir eli tavana değerdi.
Hamîd-üt-Tavîl (r.aleyh)
dünyâya ehemmiyet vermeden gayet zâhidâne bir hayat yaşardı. Haramlardan ve
şüpheli şeylerden son derece kaçardı. Devamlı Allahü teâlâyı hatırlayan, her an
ona agâh (uyanık) olan ve abbâd ya’nî pek çok ibadet eden bir zât idi. İmâm-ı
a’zam Ebû Hanîfe hazretleri gibi kırk sene yatsı namazının abdesti ile sabah
namazı kıldı. Yine kırk tene, bir gün oruç tutup, bir gün iftar etti. İnandığı gibi
yaşadı ve namazda kıyamda iken vefât edip yaşadığı gibi öldü. Hamîd-üt-Tavîl
(r.aleyh) Enes bin Mâlik, Sâbit el Benânî, Mûsâ bin Enes, Bühr İbni Abdullah-il
Müzenî, İshâk bin Abdullah bin Hâris bin Nevfel, Hasen-i Basrî, İbni Ebî
Müleyka, Abdullah bin Şakîk, Ebi’l-Mütemekkil ve bir çok âlimden hadîs-i şerîf
rivâyet etmiştir. Kendisinden de, kız kardeşinin oğlu Hammâd bin Seleme, Yahyâ
bin Sâid el-Ensârî, Hammâd bin Zeyd, Süfyânân (Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin
Uyeyne) Şu’be, Mâlik, İbni İshâk, Vehîb bin Hâlid, Cerîr bin Hâzim, Süleymân
bin Bilâl, Muhammed bin Abdullah-il Ensârî ve birçok âlim rivâyette
bulunmuşlardır. Yahyâ bin Muîn, Iclî, Nesâî, İbni Sa’d O’nun sika (güvenilir,
sağlam) olduğunu söylemişlerdir. Ebû Hatim, O’nun sika olup rivâyetlerinde bir
beis olmadığım bildirerek, Hasen-i Basrî’nin en iyi arkadaşlarından idi,
demiştir.
Dârimî diyor ki:
Yunus bin Ubeyd, İbni
Muîn’e, Hasen-i Basrî veya Hamîd’den hangisini daha çok
seviyorsun dedim. İbni Muin
“Her ikisini de” diye cevap verdi. Hammâd bin Seleme:
“Hamîd-üt-Tavîl, Hasen-i
Basrî’nin hadîs yazdığı defteri aldı ve ondan bir nüsha yazıp geri verdi”
demiştir. Hamîd-üt-Tavîlin (r.aleyh) rivâyetlerinin ekserisi Enes bin
Mâlik’dendir (r.a.). Şu’be, “Hamîd-üt-Tavîl Enes bin Mâlik’den yirmidört hadîs,
diğer kalanlarını Sâbit el-Benânî’den işitmiştir” demiştir. İbni Adiyy
“Hamîd-üt-Tavîl’in
hadîsleri çok olup sağlamdır, imamlar ondan hadîs almışlardır. Enes bin
Mâlik’den (r.a.) rivâyet ettiği hadîslerin hepsini ondan bizzat istememiştir.
Bir kısmını Sâbit el-Benânî’den işitmiştir. Yûnus “Aramızda Hamîd-üt-Tavîlin
bir benzeri yoktu” buyurmuştur.
Hamîd-üt-Tavîl, Süleymân
biri Ali’den nasîhat isteyince “Tenhalarda, kimsenin görmediği yerlerde günah
işlerken, Allahü teâlânın seni gördüğüne inanıyorsan, başkalarının gördüğü
yerde günah işlemediğin halde, Allahü teâlânın görmesine ehemmiyet vermediğin
için, Allahü teâlâya karşı son derece cüretkâr olursun. Eğer, Allahü teâlânın
görmediğini zannedersen, inanmazsan küfre girersin” buyurdu.
Hamîd-üt-Tavîl bütün ömrünü
bu nasîhatlere uygun olarak geçirdi. Zaten bu hâl kendisinde vicdânîleşen bir
kimse elbetteki günah işlemezdi.
Hamîd-üt-Tavîl, Enes bin
Mâlik’den (r.a.) rivâyetle; Enes (r.a.) buyurdu ki: “Ben Resûlullahın
(s.a.v.) mübârek elinden
daha yumuşak, ne bir yün sofa, ne de ipekli bir kumaşa el değmedim. Ya’nî,
Peygamberimizin eli ipekden de yumuşak idi. Yine Resûlullahın mübârek güzel
kokusundan daha güzel kokan, ne bir misk, ne de bir anber koklamadım.”
Hamîd-üt-Tavîl, Enes bin
Mâlik’den (r.a.): Resûlullahı (s.a.v.) gördüm, ikindi vakti girmişti. Herkes
abdest için su aramaya başladılar. Fakat bulamadılar. Peygamber efendimize
(s.a.v.) bir kapta su getirdiler. Bu kabili üzerine mübârek elini koyup
herkesin ondan abdest almasını emretti. Enes (r.a.) devamla
“Mübârek parmakları
arasından suyun fışkırmakta olduğunu gördüm. Bir kişi kalmayıncaya kadar herkes
abdest aldı. (Orada üçyüz kişi kadar sahâbî var idi.) Hamîd-üt-Tavîl’in
“Sahifetü Hamîd-üt-Tavîl” isimli bir hadîs mecmuası vardır.
Hamîd-üt-Tavîl Sâbit el
Benânî’den, O da Enes bin Mâlik’den rivâyet etti. Peygamberimiz (s.a.v.)
müslümanların arasında dolaşırken çok zayıf, kuş yavrusu gibi olmuş bir zâta
rastladı. Ona:
“Allahü teâlâya bir şeyle
duâ ediyor veya O’ndan bir şey istiyor muydun?” diye sordu. O zât:
“Evet yâ Resûlallah,
Allahım bana âhirette ne ile ceza vereceksen, onu bana dünyâda peşin ver, diye
duâ ediyordum.” Bunun üzerine peygamberimiz (s.a.v.) “Sübhanallah! Sen buna takat
getiremezsin, buna gücün yetmez. Allahım bize dünyâda iyilik, âhirette de
iyilik ver. Ve bizi Cehennem azabından koru diye duâ etseydin ya!” buyurdu.
Hemen sonra da Allahü teâlâya onun için duâ etti ve Allahü teâlâ da (O’nun
duâsı bereketiyle) şifâsını verdi.
KAYNAKLAR:
----------------------
1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-3,
sh-38
2) Tehzîb-ül-esmâ vel-luga
cild-1, sh-170
3) Tezkiret-ül-huffâz
cild-1, sh-152
4) Miftâh-üs se’âde cild-2,
sh-248
5) El-A’lâm cild-2, sh-283