Ebu İdris Havlani :
Tâbiînin fakîhlerinden
İslâm Hukuku âlimidir. İsmi, Âizullah bin Abdullah, künyesi, Ebû İdrîs. Hicrî
sekizinci yılda doğdu. 80 (m. 699) yılında vefât etti.
Saîd bin Abdulazîz (r.a.) buyurur
ki: “Ebüd-Derda’dan sonra Şamlıların âlimi (bilgini) idi.
“Mekhûl (r.a.) “İlmiyle;
amel eden bir zât idi. Onun ilmi pek çok idi” der. Ebüderdâ, Ebû Zer, Huzeyfe,
Ubâde bin Sâmit, Avf bin Mâlik, Ebû Hureyre ve daha bir çok âlimlerden hadîs
bildirmiştir. Ondan da Zührî, Mekhûl, Yunus bin Meysere ve başka âlimler, hadîs
rivâyet etmişlerdir. Nesâî, Onun hadîs ilminde güvenilir olduğunu kabul
etmektedir. Ebû İdris hazretleri, Şamlıların vaizi ve kadısı (hakimi) idi. Ebû
İdris hazretlerinin bildirdiği hadis-i şerîfler:
Hadîs-i kudsîde; Allahü
teâlâ buyurdu ki:
“Ey kullarım, zulmü kendime
harâm kıldım. Onu size de harâm kıldım. Öyleyse birbirinize zulüm yapmayınız.
Ey kullarım! Siz, gece ve gündüz hata edersiniz. Ben de sizin bütün
günahlarınızı bağışlarım. Benden bağışlanmanızı dileyiniz. Ben sizi bağışlarım.
Ey kullarım! benim yedirip, doyurduklarım dışında hepiniz açsınız, onun için,
benden sizi doyurmamı isteyiniz, ben sizi doyururum.
Ey kullarım! Ben sizi
giydirmezsem sizler, çıplak olurdunuz. O halde benden giydirmemi isteyiniz, ben
de sizi giydireyim. Ey kullarım! Siz bana zarar veremezsiniz. Fayda da
veremezsiniz. Ey kullarım! Eğer sizin evvelkileriniz ve sonrakileriniz, cinler
ve insanlar bir araya gelseniz, hepiniz en kötü bir insan durumunda olsanız bu
benim, her şeyin sahibi olmamdan zerre miktarı bir şey eksiltmez. Ey kullarım!
Sizin önce geçenleriniz ve sonra gelenleriniz, cinler ve insanlar bir yerde bir
araya gelseler, benden isteseler, ben de herkese, her istediğini versem,
iğnenin koskoca bir deniz batırılmasıyla meydana gelen eksiklik kadar birşey
olur. Ey kullarım! Amelleriniz size, gösterilir. Kim hayır bulursa, bana hamd
etsin. Kim bundan başkasını bulursa, ancak kendini kınasın.” Ubâde bin Sâmit
hazretleri buyurur ki: Resûlullah’ın (s.a.v.) yanında idik. Şöyle buyurdular.
“Allahü teâlâya hiçbir şeyi
ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak ve zina etmemek üzere bana bîat ediniz.
Sizden kim, buna riâyet ederse, onun mükafatını Allahü teâlâ verir. Kim de
günah işleyip, dünyâda cezasını görürse, bu onun için günahlarına keffâret
olur. Yine bir kimse, günah işleyip, Allahü teâlâ onu gizlerse, onun durumu
Allahü teâlâ’ya kalmıştır. Dilerse bağışlar, dilerse azâb eder.” Aralarında
Ubâde bin Sâmit’in de bulunduğu Resûlullah’ın (s.a.v.) Eshâbından bir cemaatin
(topluluğun) arasında idim. Vitir namazından konuşuyorlardı. Bazısı ona vâcib,
bazısı sünnet buyurdular. Ubâde bin Sâmit (r.a.) ise, Ben Resûlullah’tan
(s.a.v.) işittim “Bana, Allahü teâlâ’nın indinden Cebrâil (a.s.) geldi. Yâ
Muhammed! Allahü teâlâ, “Ben ümmetime beş vakit namazı farz kıldım. Kim onları,
güzelce abdest alıp hepsini vakitleri gelince, rükûlarına, secdelerine riâyet
ederek (gözeterek) kılarsa, karşılık olarak onu Cennete koyacağıma dair bir
ahdim (söz) vardır. Kim de bana, bunlardan herhangi birisinde noksan olarak
gelirse, yine onun için benim indimde bir ahd (söz) vardır. Dilersem ona azâb,
dilersem merhamet ederim.” Ebû İdris hazretleri buyurdular ki: Yemenli bir zât
şöyle duâ ediyordu. “Allahım! Benim bakışımı ibret, susmamı, tefekkür,
konuşmamı zikr (Allahü teâlâ’yı hatırlama) yap”
“Horasan’da Dahhâk (r.a.)
ile karşılaştım. Üzerimde, eski bir kürk vardı. Dahhâk buyurdu ki: “Kirli
elbiseler içerisinde temiz bir kalb temiz elbiseler içindeki kirli bir kalbden
daha hayırlıdır (iyidir).”
“Mescidler, iyi kimselerin
meclisleridir.”
“Kur’ân-ı kerîm Allahü
teâlâ’nın emirlerine itâat edenleri müjdeler, günahkârları korkutur. Yapılması
gerekli işleri bildirir. Geçmiş ümmetlerin, hikâyeleri ve haberleri
bildirilir.”
“Kişi için vakar (ağırbaşlılık)
en güzel süslerdendir.”
“Bir mescidde toplanmış
insanlar arasında yanan bir ateş görmek, orada âlim olmıyan birinin anlatmasını
görmekten daha iyidir.
“Bir mescidde söndürmekten aciz
olduğum bir ateş görmem, orada değiştiremiyeceğim bir bid’ati (dinde olmayıp da
sonradan ortaya çıkarılan sözler) görmemden daha iyidir.”
“Allahü teâlâ: Ey Ademoğlu
kızdığın zaman beni hatırla ki, gazâblandığım zaman ben de seni hatırlar, helâk
ettiğim kimselerle beraber seni helâk etmem.”
“Allahü teâlâ, kıyâmet
gününde, gece karanlıkta mescide gidenlerin yollarını aydınlatır.”
“İmânının gitmesinden
korkmayan kimsenin imânı gider.”
Kaynaklar:
---------------------
1) Tezkiret-ül-Huffâz
cild-1, sh-56
2) Tehzîb-üt-Tehzîb cild-5,
sh-85
3) Şezerât-uz-Zeheb cild-1,
sh-88
4) El-A’lâm cild-5, sh-239
5) Hilyet-ül-evliyâ cild-3,
sh-122