Ebu Müslim :
Tâbiîn’in büyüklerinden bir fıkıh âlimi. İsmi Abdullah bin Sevb’tir. Ya’kûb bin Avf olduğu da söylenir. 62 (m. 682)’de Şam’da vefât etti.
Peygamber efendimiz
(s.a.v.) hayatta iken müslüman oldu. Resûlullah’ı (s.a.v.) görmek için yola çıkmıştı. Fakat
yolda iken Resûlullah (s.a.v.) ahirete
teşrif ettiler. Bunun üzerine yoldan geri döndüler. Ancak Hz.
Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında Medine’ye geldi. Ömer
bin Hattab, Muaz bin Cebel,
Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Ubâde bin Sâmit, Ebû Zer (r.anhüm) ve diğer
tanınmış sahabîlerden hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ebû İdrîs Havlânî,
Şurahbil bin Müslim Havlânî,
Âtiyye bin Kays gibi zâtlar
da ondan hadîs-i şerîf, bildirmişlerdir. Hadîs sahasında güvenilir bir zât
olarak bilinir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır:
“Allahü
teâlâ bana, mal toplamamı, tacirlerden olmamı vahyetmedi. Fakat yakin sona
gelinceye kadar, Rabbine hamd ile tesbih
et, secde edicilerden ol. Rabbine ibâdet et diye, vahyetti”
“Gadap
(kızgınlık) şeytandandır. Şeytan ise ateştendir. Su ateşi söndürür. Sizden
birisi kızdığı zaman abdest alsın.” Ebû Müslim Havlânî (r.a.) şöyle
anlatır: Bir gün Peygamber efendimiz, “Birbirini sevenlere, Peygamberlerin
(a.s.) ve şehîdlerin bile gıpta ettikleri
(imrendikleri) nurdan minberler vardır” buyurdular.
Ebû Müslim Havlânî hazretleri daha sonra,
şöyle bildirir: “Mescidden dışarı çıktım. Ubâde bin Sâmit, (r.a.) ile
karşılaştım. Sana, Resûlullah’ın (s.a.v.) Allahü teâlâ’dan bildirdiği bir
şey (Hadîs-i kudsî) söyliyeyim
mi? dedi ve şöyle buyurdu: Allahü teâlâ
buyurdu ki:
“Sevgim, benim için
sevişenlere, benim için birbirini ziyâret edenlere, hak oldu.” Ceylanlar, Ebû Müslim Havlânî hazretlerine uğradılar.
Çocuklar Ona, ne olur. Allahü teâlâ’ya
duâ et de ceylan bize duruversin, ona elimizle dokunalım sevelim diye, ondan
istirhamda bulundular. O da Allahü teâlâ’ya yalvardı. Çocuklar, ceylan duruverdiği için
dokunup, sevdiler. Muhammed bin Şuayb, bir zattan
şöyle bildirir:
“Humus’tan çıkıp, Şam’a
doğru gidiyorduk. Gece sonunda, Humus’tan dört mil ötede Umeyr
denen yere uğradık, orada bulunan kilise papazı bizim geldiğimizi duyunca,
yanımıza geldi. Siz kimsiniz, dedi. “Şamlıyız” dedik. Siz, Ebû
Müslim Havlânî’yi tanıyor musunuz? diye sordu. Evet,
dedik. Ona gidince, selâmımı söyleyin. Kendisini kitaplardan Îsâ’nın (a.s.)
yakın dostu diye gördüğümü söyleyin. Fakat göreceksiniz onu hayatta bulamıyacaksınız, dedi. Gerçekten Guta denilen yere
vardığımızda onun ölüm haberi bize ulaştı.”
“Ka’b-ul-Ahbar (r.a.) bana dedi ki: “Yâ Ebâ Müslim! Kavmin sana nasıl
davranıyorlar.” Cevâbımda,
“Bana ikrâm ediyorlar, iyi
davranıyorlar” dedim. Fakat, O, Tevrâtın böyle
anlatmadığını söyledi.
“Tevrat nasıl söylüyor”
dedim. Dedi ki: Tevrat “Sâlih insana, insanların en düşmanı, onun kavmidir. En
yakını onu rahatsız eder. Onunla mücâdele eder.” buyuruyor. Bunun üzerine ben
Tevrat doğru söylüyor, dedim.
“Eğer Cenneti ve Cehennemi
gözümle görseydim, şimdiki yaptıklarıma ilâve edeceğim bir şey olmazdı. Çünkü,
ben sanki her ikisini görmüş gibi hareket ediyorum.” Ebû
Müslim Havlânî hazretleri evinin mescidine bir kamçı
asmıştı. Kendi kendine, “Namaza kalk, yoksa seni kamçılarım” diye korkutur,
“Ben, kamçıya daha lâyıkım” derdi. Ebû Müslim hazretleri, zühd
konusunda çok ileri derecelere varmıştı. Dünya işleri hakkında zaruret miktarı
konuşurdu.
“Bu ümmeti üç kısım buldum.
Birincisi, Cennete hesapsız girerler, ikinci kısmı, azıcık sorguya çekilir,
ondan sonra, Cennete girerler. Üçüncü sınıf ise biraz azâb
görüp, ondan sonra Cennete girerler. Ben, birinci kısımda olanlardan olmak
isterim. Onlardan olamazsam, az bir hesaba çekilenlerden, onlardan da
olamazsam, biraz azab görüp, Cennete girenlerden
olmak, isterim.”
“Alçak ve düşük olan
kimseler kibirlenir. Böyle kimseler övünür. Hata ve haksızlıkta ısrar edenler
de bunlardır.” Ebû Müslim hazretleri, değer
vermemeleri yüzünden belki selamını almayıp, günaha düşerler korkusundan, karşılaştığı
kimselere selâm vermekten çekinirdi.
Kaynaklar:
-------------------
1) El-A’lâm
cild-4, sh-75
2) Tezkiret-ül-huffâz cild-1,
sh-49
3) Hilyet-ül-evliyâ cild-2, sh-122
4) Fevât-ül-vefeyât cild-2,
sh-169
5) Tabakât-ül-kübrâ cild-1,
sh-29
6) Tehzîb-üt-tehzîb cild-12, sh-2356