Abdullah b. İdris – Ebu Muhammed el-Kufi
Tebe-i Tâbiîn’in fıkıh,
hadîs ve kırâat imamlarından. Adı, Abdullah bin İdris bin Yezîd bin Abdurrahman
bin el-Esved, El-Evdî ez-Zeâferî’dir. Künyesi, Ebû Muhammed el-Kûfî’dir.
Hicretin 120 (m. 737) yılında Kûfe’de doğdu. 192 (m. 807) yılında orada vefât
etti. Âlim bir aileye mensûb idi. İlk tahsilini babasından, sonra amcası
Dâvûd’dan aldı. Ondan sonra da İmâm-ı A’meş, Mansûr, Ubeydullah bin Amr, İsmâil
bin Ebû Hâlid, Ebû Mâlik, el-Eşcâi, İbn-i Cüreyc, İbn-i İshale, Yahyâ bin Sa’îd
el-Ensârî, Mâlik bin Enes ve daha birçok âlimden ilim öğrenmiştir. Yahyâ bin
Âdem, Ahmed bin Hanbel, Yahyâ bin Maîn, İshâk bin Râheviye, İbn-i Ebî Şeybe ve
daha birçok meşhûr âlim kendisinden ilim öğrenmişlerdir.
Abdullah bin İdris
hazretleri ilmin her dalında geniş bilgi sahibiydi. İmâm-ı Mâlik’in sohbet
arkadaşlarından olup, onun mezhebinden idi. Fetva verirken Medine halkının
usûlüne uyardı. Yâni, hadîs ehlinin yoluna bağlıydı. Hârun Reşîd, kendisini
kadı yapmak istedi. Ancak bazı sebeplerle, Abdullah bin İdris bunu kabul
etmedi. Bunun üzerine Hârûn Reşîd oğluna hadîs okutmasını istemiş, O da oğlu
cemaate gelirse, O’na hadîs okutabileceğini söylemiştir.
Abdullah bin İdris, hadîs
âlimlerinin de ileri gelenlerinden idi. Kendisi güvenilir sika bir âlim olup,
rivâyetlerinin bir kısmı Kütüb-i Sitte’de yer almaktadır. Osman Dârimi’ diyor
ki: “İbn-i Ma’in’e; İbn-i İdris’i mi çok seversin, yoksa İbn-i Numeyrî’yi mi?”
diye sordum. Buyurdu ki: “Her ikisi de sikadırlar (sağlam, güvenilirdirler).
Ancak Abdullah bin İdris daha üstün olup, her ilimde sikadır, İmâm-ı Ahmed bin
Hanbel hazretleri buyuruyor ki; “Abdullah bin İdris başkasında bulunmayan, benzeri
görülmeyen güzel hasletlere
sahip idi.”
İbn-i İdris hazretleri
hadîs-i şerîf rivâyetinde çok titiz davranırdı, İbn-i Ammar diyor ki; “İbn-i
İdris, konuşurken na’me yapanlardan hadîs-i şerîf rivâyet etmezdi.”
Bir defasında birisi na’me
yaparak bir soru sordu. Bunun üzerine buyurdu ki; “Allahü teâlâ Kur’ân-ı
kerîm’de buyuruyor ki; “Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer
yarılacak ve dağlar parçalanıp yere düşecek.” (Meryem sûresi 90). Siz
konuşurken na’me yaptığınız müddetçe ben size hadîs-i şerîf nakl etmem.”
Ubâde İbn-i Sâmit’ten
(r.a.) şöyle rivâyet etti; “Biz Resûlullah’a zorlukda, kolaylıkda, neşede,
kederde ve başkalarını bizim üzerimize tercih edilmesi hallerinde itâat
eylemek, âmir olan kimselerle emirlik hususunda nizâlaşmamak, her nerede
bulunursak bulunalım, muhakkak hakkı söylemek, Allah yolunda hiç bir kimsenin
kınamasından ve kötülemesinden korkmamak üzere bîat edip söz verdik.” Hz. Âişe
validemize Peygamberimizin okuduğu bir duâ sorulduğunda; Resûlullahın (s.a.v.),
“Allahım! Ben bütün
yaptıklarımın ve yapmadıklarımın şerrinden sana sığınırım.” diye duâ ettiğini
buyurdu.
İbn-i İdris hazretleri
kırâat ilminde de büyük âlimlerden idi. İmâm-ı Kisâî hazretlerine “Kur’ân-ı
kerîm’i en iyi okuyan kimdir” diye sorulduğunda “Abdullah bin İdris, ondan
sonra Hüseyin el-Câfî’dir.” diye cevap verdi. Kırâati, İmâm-ı A’meş ve Nâfi bin
Ebî Nuaym’dan okumuştur. Abdullah bin İdris hazretleri Kur’ân-ı kerîm’i çok
okurdu. Vefât edeceği esnada başucunda ağlayan kızına “Yavrucuğum! Ağlama.
Ben bu evde dörtbin hatim
okudum” diye buyurdu. Güzel ahlâk sahibi, çok ibâdet eden ve fazîlet kaynağı
idi. Denildi ki, Kûfe’de ondan fazla ibâdet eden yoktu. Yine Hasen bin Aref’e
hazretleri buyuruyor ki; Kûfe’de İbn-i İdris’ten daha fazîlet sahibi kimse
görmedim. Ebû Hayseme diyor ki; İbn-i İdrîs’in bir şiirinde şöyle dediğini
işittim:
Sarhoş ediyor, yasak olan
içecek,
Haramdır onun azını da
içmek,
Sizi korkuturum onu
kullanmaktan,
Kurtulmak için tek çare vaz
geçmek.
Abdullah bin İdris,
zamanının siyâsî olaylarına da karışmamış ve bundan dâima kaçınmıştır.
Hasen bin Rebî diyor ki,
bir gün kendisine Hârûn Reşid’in yazdığı mektûb okundu. Bunu duyar duymaz
nefesi sıklaştı. Düşüp bayıldı. Bir müddet sonra ayıldı ve buyurdu ki, “Ne
günahımız vardı da bu mektûb bana yazıldı.” buyurmuştur.
Kaynaklar:
---------------
1) El-A’lâm cild-4, sh-71
2) Tezkiret-ül-huffâz
cild-1, sh-282
3) Tehzîb-ut-tehzîb cild-5,
sh-144
4) Târîh-i Bağdâd cild-9,
sh-415
5)
El-Menhel-ül-azbil-mevrûd cild-2, sh-198
6) Vefeyât-ül-a’yân cild-2,
sh-198
7) Miftâh-üs-se’âde cild-2,
sh-254, 255
8) Şezerât-üz-zeheb cild-1,
sh-330