Ana sayfa

 

İMAM NEVEVi

 

       1. DOGUMU VE ÇOCUKlUGU

 

Adı Ebu Zekeriyya Yahya İbni Şeref İbni Mürı en-Nevevi'dir. 631 yılı Muharrem ayının ortalarında (Ekim 1233) Suriye'nin güneyindeki Havran bölgesinde bulunan Neva köyünde doğdu. Köyüne nisbetle en-Nevevı veya en-Nevavı, o bölgeye nisbetle el-Havranı, dedelerinden Hizam'a nisbetle de el-Hizamı diye anıldı. Kendisinin Nevevı nisbesini kullandığı, yazılarında görülmektedir. Adı Yahya olanlar, baba oğul iki peygamberin hatırasına hürmeten Ebu Zekeriyya diye künyelendikleri için, o da geleneğe uyarak, hiç evlenmediği halde, bu künyeyi aldı. İslam dinine olan hizmetlerine bakarak kendisine, dini ihya eden kimse anlamında Muhyiddin lakabı verilmiştir. Övülmekten hoşlanmayan Nevevı, dinin her zaman canlı ve dipdiri olduğunu, kimsenin ihyasına ihtiyacı bulunmadığını belirterek, kendini tezkiye anlamı taşıdığı için bu lakapla anılmaktan hoşlanmaz, hatta kendisine Muhyiddin diyenlere hakkını helal etmeyeceğini söylerdi. Babası Şeref İbni Müd, mütevazi dükkanında çalışan, çevresinde dürüstlüğü ile tanınan zahid ve müttaki bir kimseydi.

 

Nevevı on yaşına basınca, babasının dükkanında çalışmaya başladı. Fakat o ticaretle uğraşmayı sevmediği gibi, arkadaşlarıyla oynamayı da arzu etmezdi. Erginlik çağına girerken hıfzettiği Kur'an-ı Kerım'i her fırsatta okumaktan büyük haz duyardı. Evliyaullahdan mübarek bir zat diye bilinen, daha sonraları Nevevi'nin manevı

 

Mürşidi olan Yasin İbni Yusuf el-Merakeşi (veya Zerkeşi) o sıralarda Neva'ya geldi. Çocukların birlikte oynayalım diye zorlamasına rağmen onlardan kurtulup Kur' an okumaya çalışan Nevevi'yi pek sevdi. Nevevi'nin Kur'an hocasına giderek, bu çocuğun ileride önemli bir alim ve büyük bir zahid olacağını tahmin ettiğini, onunla özel surette meşgulolmasını istedi. Fakat Kur'an muallimi ona "Sen müneccim misin?" diye çıkışarak tavsiyesini dikkate almadı.

 

 

       2. TAHSİLİ

 

Nevevi babasına yardım ederek ve fırsat buldukça çevresindeki alimlerden temel İslami bilgileri öğrenerek on sekiz yaşına kadar memleketinde kaldı. 649 (1251) yılında babası onu Oımaşk'a getirerek Revahiyye medresesine yerleştirdi. Medresede talebeye günde sadece bir ekmek veriliyordu. Nevevi bu mütevazi şartlar altında tanınmış alimlerden okumaya başlacü. Ebu İshak eş-Şirazi'nin (ö. 476/1083) Şafii fıkhına daİr iki muteber eserinden (büyük boy 166 sayfa tutan) et-Tenbih'i dört ayda, e!-Mühezzeb'in ibadat bölümünün dörtte birini de (bu kısım büyük boy 257 sayfa tutmaktadır) o yılın geri kalan sekiz ayı içinde ezberledi. Nevevi, aşağıda anlatılacağı üzere, daha sonraları bu iki eseri şerhetmiştir.

İki yıl sonra babasıyla birlikte hacca gitti. Yolda hastalandı ve Mekke'ye varıncaya kadar sıtmadan kıvrandı. Fakat sesini çıkarıp da halinden şikayet etmedi. Medine-i Münevvere'de bir buçuk ay kalarak oradaki alimlerin derslerine katıldı.

 

Kendisinde ilme karşı öyle bir iştiyak vardı ki, bizzat söylediğine göre, iki yıl boyunca yere uzanıp yatmadı. Uykusu gelince kitaplarına yaslanarak biraz uyuklardı. Onun ilme olan düşkünlüğü darb-ı mesel haline geldi. Hocalarına gidip gelirken bile, okuduklarını tekrar ederdi. Yıllar sonra yazacağı eserlerde belirttiği gibi, ona göre "İlimle uğraşmak, Allah rızasını kazanmak için tutulan en iyi yol ve en üstün ibadetti. İlim tahsili nafile oruç, namaz ve zikirden daha faziletliydi."

 

Hergün on iki hocadan lugat, sarf, nahiv, fıkıh, hadis, kelam gibi sahalarda on iki çeşit ders alıyordu. Hadis ilmine daİr okuduğu eserler, bu konuda bir fikir verebilir:

Kütüb-i Sitte'yi hocalarına bizzat okuduktan başka, Malik'in Muuatta'ını, İmam Şafii'nin, Ahmed İbni Hanbel'in, Osman İbni Saİd ed-Darimi'nin, Ebu Avane el-İsferayıni ve Ebu Ya'la'nın Müsned'lerini, Darekutnı ve Beyhakl'nin es-Sünen'lerini, Begavl'nin Şerhu's-Sünne'si ile Humeydl'nin el-Cem beyne's-Sahİhayn'ini ve Hatıb el-Bağdadl'nin el-Cami' li ahlakI'r-rauf ue adabi's-sami'ini de okudu. Devamlı çalışması sebebiyle, on yıl gibi bir zamanda parmakla gösterilen bir ilim adamı oldu. 660 yılından itibaren de eser vermeye başladı. NevevI' nin ilk eserini 655 yılında yazdığı da söylenmektedir.

 

 

       3. HOCALARI

 

"Bir kimsenin hocaları, onun dinde babalarıdır. Allah ile irtibatını sağlayan vasıtalardır" diyen Nevevı, en çok fıkıh ve hadis sahalarındaki alimlerden faydalandI.

 

Hadis ilmindeki hocaları, hadisle ilgili önemli bilgileri öğrendiği ve birçok hadis kitabını kendisinden dinlediği Ziya İbni Temmam el-Hanefl, Sahih-i Müslim'i okuduğu Ebu İshak İbrahim İbni Ömer el-Vasıtl (ö. 662/1263-64), on yıl boyunca daha çok Buhar! ve Müs!im hadislerinin şerhi konusunda faydalandığı ve o devirde bir benzerini görmediğini söylediği İbrahim İbni Isa el-Muradı el-Endelüsi (ö. 668/1269) ve en büyük hocası olduğu söylenen Ebü'l-Ferec Abdurrahman İbni Muhammed İbni Ahmed el-Makdisi (ö. 682/1283) gibi muhaddislerdir.

 

Fıkıh ilmindeki hocaları arasında, kendisinden en çok faydalandığı ve ilk hocam dediği zühd ve takva sahibi mükemmel insan İshak İbni Ahmed el-Mağribi (ö. 650/1252), o devirde Şafii fıkhını en iyi bilen Dımaşk müftüsü Ebu Muhammed Abdurrahman İbni Nuh İbni Muhammed el-Makdisi (ö. 654/1256), Şafii fıkhının en önde gelen alimlerinden Ebü'l-Hasan Sellar İbni Hasan el-İrb1l1 (ö. 670/1271-72) ve fıkıh usulü okuduğu kadı Ebü'l-Feth Ömer İbni Bündar et-Tİflİsİ (ö. 672/1273-74) gibi fakihler vardır.

 

Nahiv ilmi tahsil ettiği alimler arasında, nahivcilerin imamı İbni Malik et-Tal'nin (ö. 672/1274) adı zikredilebilir.

 

 

       4. TALEBELERİ

 

Nevevl'ye pek çok alim talebelik etmiştir. Bunların en meşhuru İbnü'I-Attar Alaeddin Ebü'l-Hasan Ali İbni İbrahim ed-Oımaşk!'dir. Bu alim Nevevi'nin ömrünün son altı yılında ondan hiç ayrılmadığı, devamlı hizmetinde bulunduğu için kendisine "Muhtasaru'n-Nevevf" lakabı verilmiştir. İbnü'l-Attar, aşağıda belirtileceği üzere, Nevevi'nin hayatını kaleme almış ve yazdığı tercüme-i hali hocasına kontrol ve tashih ettirmiştir. Hadis usulüne daİr Garamf sahih adlı manzumenin müellifi İbni Ferah el-İşbili (ö. 699/1300); el-Menhelü'r-revf adlı usul-i hadis kitabının müellifi, Mısır ve Şam kadısı Bedreddin İbni Cema'a (ö. 733/1333), Şafii alimlerinden kadi Ziyaüddin Ali İbni Selim el-Ezrü'i (ö. 731/1330-31), Tehzfbü'l-Kemal müellifi Yusuf İbni Abdurrahman el-Mizzi (ö. 742/1341), kadllkudatŞemseddin İbnü'nNakib Muhammed İbni İbrahim (ö. 745/1345) ve muhaddis tarihçi İbni Kesir' in babası Ebu Hafs Ömer İbni Kesir gibi önemli şahsiyetler ona talebelik etmiştir. Bunlardan başka bazı alimler de Nevevi' den icazet yoluyla rivayette bulunmuşlardır.

 

 

       5. İLMİ

 

Muhtelif devirlerde hadis ilmini yeniden canlandıran alimler gelmiştir. Nevevi'nin yaşadığı yüzyılda İbnü's-Salah ile Nevevi, bir sonraki asırda Zehebi, müteakip asırda İbni Hacer el-Askalani gibi alimler hadis ilmine büyük hizmet etmişlerdir. Zehebi' nin "hadis alimlerinin efendisi" diye andığı Nevevi, bir hadis hafızı, aynı zamanda hadis ilimierinde tanınmış bir otoriteydi. Sahih hadisleri olduğu kadar zayıf ve uydurma rivayetleri, ravilerin hallerini bilirdi. Hadislerde geçen garib kelimeleri anlamada ve hadislerden fıkhi hüküm elde etmede pek mahirdi.

 

Şafii fıkhında devrinin en büyük alimi o idi. Bu mezhebin esaslarını, usul ve füruunu, bir meseleye daİr sahabe ve tabiin alimlerinin neler söylediklerini, hangi noktada birleşip hangi noktada birbirinden ayrıldıklarını ezbere bilirdi. Birgün İmam Gazzall'nin el-Vasft'inden yapılan bir nakil hakkında kendisiyle münakaşa ettiler. Halbuki Nevevı münakaşa etmekten hiç hoşlanmadığı gibi, münakaşa edenleri de sevmezdi. Şöyle dedi:

"Benimle el-Vasft hakkında münakaşa ediyorlar. Ben o eseri dört yüz defa okudum. "

Tahsil için geldiği Dımaşk'ta kendisinden ilk faydalandığı hocası Şam müftüsü Firkah ile aralarında daha sonraki yıllarda ganimetlerin taksimi konusunda görüş ayrılığı çıktı. Hocalarına aşırı derecede saygı duymakla beraber, onların Şafii mezhebine veya sünnetin açık hükmüne aykırı görüşleri karşısında hiç mütevazi davranmayan Nevevı, devri n şartlarını dikkate alarak fetva veren hocasını tasvip etmedi; bu sebeple araları açıldı.

Mezhepte imamı olan eş-Şafi'ı'nin "Helal ve haram bilgisinden sonra en değerli ilim tıb ilmidir" demesi sebebiyle olmalı ki, öğrencilik yıllarında bir ara tıp tahsil etmek istedi. Bu sebeple İbni Sına'nın el-Kanun adlı eserini satın aldı. Fakat o günden itibaren pek buna!ıp sıkılmaya başladı. Sonunda bu halin kendisine tıp la uğraşmaktan geldiğini anlayarak el-Kanun'u sattı ve odasında tıpla ilgili ne varsa elinden çıkarmak suretiyle rahatladı.

Nevevı muhtelif medreselerde hocalık yaptı. 665 (1267) yılında EbCı Şam e el-Makdisı'nin vefatıyla boşalan Suriye'nin en tanınmış öğretim müessesesi olan Eşrefiyye Darülhadisi şeyhliğine getirildi. Vefatına kadar on bir sene müddetle bu görevi devam ettirdi.

 

 

6. BAZI ESERLERİ

 

A. Hadisle İlgili Eserleri

a) Riyazü's-salihin.

b) el-Minhac fi şerhi Sahihi Müslim İbni Haccac.

c) el-Ezkar.

d) el-Erbe'Cme'n-Neveviyye.

 

B. Şafii Fıkhıyla İlgili Eserleri

1) Ravzatü't-talibin ve 'Umdetü'l-müttekin.

Bu eser Gazzali'nin el-Veclz adlı fıkıh kitabını şerh etmek üzere Abdülkerım İbni Muhammed er-Rafi'i'nin (ö. 623/1226) yazdığı eşŞerhu'l-kebir diye anılan Fethu'l-'aziz'in muhtasarıdır. Nevevı bu eseri sadece ihtisar etmemiş, aynı zamanda ona iki cilt hacminde ilaveler yapmıştır. İki buçuk yıl süren bu çalışmasını 669 yılında tamamlamıştır. Nevevi'nin el yazısıyla dört cilt tutan bu eser, Şafii fıkhını en güzel şekilde derlemesiyle ünlüdür. er-Ravza üzerinde 40 kadar Şafii aliminin şerh, haşiye, muhtasar, ta'lik ve tashih nevinden çalışması vardır.

 

2) Minhacü't-talibin.

Rafİİ'nin el-Muharrer adlı kitabını tamamlayarak tashih ettiği ve kolayca ezberlenebilmesi için yüzde elli nisbetinde özetlediği bu çalışmayı 19 Ramazan 669 tarihinde tamamlamıştır. Şafii alimleriyle talebenin el kitabı mahiyetinde olan ve Elfiyye müellifi İbni Malik tarafından "Bugünkü aklım olsaydı, valiahi ezberlerdim" diye medh edilen bu eser üzerine 40' dan fazla şerh yazılmıştır. Eserin ayrıca mu htasarları, bu muhtasarların şerhleri bulunduğu gibi, hadislerini tahric etmek, müşkil görünen i'rabını halletmek ve manzum hale getirmek maksadıyla da birçok eser kaleme alınmıştır.

Minhac'ın lafızlarını açıklamak maksadıyla kaleme aldığı Dekaiku'l-Minhac adlı 33 sayfadan ibaret küçük bir eseri Şerhu Dekaiki'l-Minhac adıyla yayımlanmıştır (Mekke 1353).

 

3) el-Mecmu'şerhu'l-Mühezzeb.

 

Ebu İshak eş-Şlrazı'nin (ö.476/1083), Şafii fıkhını delilleriyle birlikte ortaya koyduğu el--Mühezzeb adlı eserini, hadislerini tahkik et- Q rnek, her mes'elede diğer mezhepleringörüşlerini delilleriyle birlikte ortaya koymak ve tartışmak suretiyle şerhetmeye başladığı ve ancak

 

Kitabü'l-Bey'i yazmakta iken vefat etmesi sebebiyle yarım bıraktığı bir eserdir. Alimlerin son derece mükemmel bulduğu bu büyük eseri Takiyyüddin es-Sübki tamamlamak istemiş, bugün 20 cilt halinde neşredilen eserin (baskı yeri ve tarihi yok) 10 ve 11. ciltlerine tekabül eden bölümü yazdıktan sonra vefat etmiş, fakat eser diğer Şafii alimlerince ikmal edilmiştir.

 

4) Tashihu't-Tenbih.

 

Şafii fıkhının muteber beş kitabından ilki kabul edilen Ebu İshak eş-ŞirfıZı'nin et-Tenbih'i üzerine yazdığı bir çok kitaptan biri olan bu eser ile Nüketü't-Tenbih'i Nevevi'nin ilk çalışmaları arasında yer alır. et-Tenbih 'ald md ii't-Tenbih ve el-Umde       if tashihi't-Tenbih diye de bilinen birinci eser et-Tenbih ile birlikte basılmıştır (Kahire 1329). Yine aynı eser üzerindeki Tuhietü't-talibi'n-nebih if şerhi't-Tenbih adlı geniş şerhi Kitabu's-Salat'a kadar yazabilmiştir (İbni Kadi Şühbe, 2, 157).

 

5) el-Usul ve'z-zavabıt.

 

Küçük bir risaleden ibaret bu çalışmada çoğu fıkıhla ilgili bazı meseleler ele alınmıştır.

 

6) el-izah fi'l-menasik.

Haccın ifasına daİr Nevevi'nin yazdığı altı kitabın en genişidir.

 

7) el-Mensurat ve 'uyUoü'l-mesalli'l-mühimmat. Kaynaklarda e/-Mesdilü'/-mensure ve 'Uyunü'/-mesdili'/-mühimme adlarıyla da zikredilen eser, Nevevi' nin verdiği bazı fetvalar ile ders esnasında açıkladığı fıkıh, tefsir ve hadise dair 362 meselenin talebesi AIaeddin İbnü'l-Attar (ö. 724/1324) tarafından derlenerek bablara göre tertip edilmesiyle meydana gelmiştir. Meselelerin 31O'u fıkha, 6'sı tefsire, 37'si hadise, 3'ü iman'a, 6 tanesi de zühde dairdir.

 

 

8) et-Tahkik.

Nevevi'nin daha çok e/-Mecmu' Şerhü'/-Mühezzeb'den faydalanarak "salatü'l-müsafir" bahsine kadar yazabildiği bu eser, müteahhirin alimlerince onun en güzel fıkıh kitabı kabul edilmektedir. İbnü'l-Mülakkin günümüze geldiği bilinmeyen bu eserin, yukarıda tanıttığımız e/-Mecmu'un muhtasarı olduğunu tahmin etmektedir. Ayrıca ele aldığı konular bakımından et-Tahkfk' e çok benzeyen Mühimmôtü'/-ahkôm da yarım kalmış olup beden ve elbise temizliği bahsine kadar yazılabilmiştir.

 

 

MİNHACU'T-TALİBİN ADLI ESERİN TANITIMI

 

Kısaca e/-Minhôc olarak da anılan ve müellifin Ravzatü't-ta/ibın'i ile birlikte müteahhirin dönemi alimleri arasında büyük rağbet gören eser Şafii fakihi Abdülkerim er-Rafii'nin e/-Muharrer adlı kitabının muhtasarıdır.

 

Nevevi, eserinin önsözünde e/-Muharrer geniş hacmi sebebiyle ezberlenmeye müsait olmadığından bu muhtasarı yazdığını belirtir; ayrıca metinde yaptığı tasarrufları açıklarken fıkhi hükümlerin ve farklı görüşlerin hiçbirini çıkarmadığını, aslında bu kitabının e/-Muharrer'in bir şerhi niteliğinde olacağını söyler. Yine önsözde Nevevi Minhôcü'ttalibın'i kaleme alırken esas metinde bazı düzeltmeler yaptığını, ona birtakım ilavelerde bulunduğunu, ifadelerini daha anlaşılır hale getirdiğini, özellikle e/-Muharrer'de yer yer kapalılıklar taşıyan tercihe şayan görüş ve rivayetler konusuna açıklık kazandırdığını kaydeder. Bu arada Şafii'ye ait görüşleri (kavi, akval) deHlinin kuvvetine göre "azhar" ve "meşhur", mezhep fakihlerinin imarnın kaidelerine veya kendi idihadlarına göre elde ettikleri sonuçlan "esah" ve "sahih", gerek Şafii' nin görüşlerinden gerekse sonraki fakihlerin çıkarırnlarından aktarılanların tarik, turuk içinden tercihe şayan (racih) olanı "mezhep" şeklinde ifade ettiğini; "nas" kelimesiyle -mezhebin diğer fakihlerine ait zayıf bir görüşe veya tahric yoluyla çıkarılmış hükme ters düşenbizzat Şafii'ye ait sözü kastettiğini; "cedid" dediğinde Şafii'nin yeni görüşünün eskisine aykırı olduğunun, "kadim" dediğinde ise aksinin düşünülmesi gerektiğini; "kile keza" ifadesiyle sahih ve esah olana,

 

"ve fi kavlin keza" ifadesiyle de racih görüşe aykırı bir veçhe atıfta bulunduğunu belirtir.

Nevevi, Minhacü't-talibin üzerine bir tür ta'likat tarzında Deka'iku'l-Minhac adlı eserini kaleme almıştır. el-Minhac için yazılan otuz beş civarındaki şerh in belli başlıları şunlardır:

 

> Celaleddin el-Mahalli,Kenzü 'r-rağıbin fi şerhi Minhaci't-tanbin, O İbn Hacer el-Heytemı, Tuhfetü'l-muhtac bi-şerhi'l-Minhac,

 

> Hatıb eş-Şirbını, Muğni'l-muhtôc ila ma'frifeti me'ani elfazi'l-Minhac,

> Şemseddin er-Remll, Nihayetü'l-Muhtac,

> İbnü'l-Mülakkın, 'Umdetü'[-muhtac ila Kitabi 'I-Min hac ve Ucaletü'l-muhtac ila tevcihi'l-Minhac,

> İbnü'n-Nakib el-Mısrl, es-Sirac ff nüketi'l-Minhac,

> Bedreddin İbn Kadı Şühbe, Bidayetü'l-muhtac ff şerhi'l-Minhac,

> Necmeddin İbn Kadı Adlin, Muğni'r-rağıbin fi şerhi Minhaci'ttalibin,

> Ezrai, Gunyetü'l-muhtac, KQtü'l-muhtac.

 

Bu şerhler arasında özellikle İbn Hacer el-Heytemi, Hatıb eşŞirbını ve Şemseddin er-Remll'nin eserleri Şafii uleması tarafından büyük rağbet görmüştür.

 

Şafii alimlerinden Demıri hocaları Bahaeddin es-Sübkı, İsnevı ve diğer bazı alimlerin Minhacü't-talibın'e yaptıkları şerhleri kısaltmak suretiyle en-Necmü'l-vehhac adlı eserini meydana getirmiştir.

 

İbnü'l-Mülakkın'ın Tuhfetü'l-muhtac ila ed illeti (ehadfsi) 'I-Min hac isimli kitabı fıkhı hükümlere mesnet teşkil eden hadislerle ilgilidir.

Abdülmelik b. Ali el-Babı de Dela'ilü'l-Minhac min kitabi rabbi'l-alemfn ve sünneti seyyidi'l-mürselfn adıyla bir eser yazmış, Kasım

 

b. Muhammed b. Kasım el-Ehdel, bunu 1990'da Mekke Camiatü

 

Ümmi'l-kura' da üç cilt halinde doktora tezi olarak neşre hazırlamıştır.

Şemseddin Muhammed b. Muhammed el-Mevsıli ve Ahmed b.

Muhammed et-ruhı Minhôcü't-talibin'i manzum hale getirmiştir.

Zekeriyya el-Ensarı eseri Menhecü't-tullab adıyla ihtisar etmiş daha sonra bunun üzerine Fethu'/-vehhôb ismiyle bir şerh yazmıştır.