İTK / KÖLE AZADI |
"İslam hukukuna
nazaran insanlara asıl olan hürriyettir. Bütün insanlar dünyaya hür olarak
gelirler. Yalnız muhariblik sıfatı, gayri müslimlerin hürriyetten mahrumiyetini sonuçlandırabilir ve
bu mahrumiyet, bilvasıta bunların evlad ve ahvadına da müteveccih bulunabilir.
Müslümanlık yayılmaya
başladığı bir devrede bütün milletlerde şiddetli bir surette esirlik usulü
mevcut bulunuyordu. Her millet muharebelerde ve sair sebeplerle elde ettiği
esirleri öldürüyor veya pek meşakkatli işlerde hayvanlara bile yapılması reva
olmayacak bir tarzda istihdam ediyordu. Her millet düşmanın kuvvetini
azaltmak, kendi kuvvetini arttırmak için esaret müessesesini yaşatmaya
mecburiyet görmekte idi. Kendi varlığını müdafaya
mecbur olan İslamiyette bu müesseseyi büsbütün ihmal
edemezdi. Çünkü o takdirde hayatı tehlikeye düşmüş, mukabele-i bilmi-sil silahından mahrum kalmış olurdu. Bunun içindir ki, İslamiyetde esaret
usulünü kabul etmiş, esirler hakkında icab-ı hale ve
düşmanların hareketlerine göre muamele yapılmasını tecviz eylemiş, fakat bu
müesseseyi tarihte bir misli görülmemiş bir surette İslaha
çalışmış, hürriyet nimetinden mahrum kalanlara karşı büyük bir şevkat ve himaye göstererek bunların haklarına pek çok
riayet edilmesini kendi mümtesiblerine emir ve
tavsiyede bulunmuş, hürriyetlerini kaybetmiş olan insanları tekrar
hürriyetlerine kavuşturmayı esasen bir umde olarak iltizam eylemiştir.
İşte bu yüksek şevkat ve himayeden dolayıdır ki esirleri, köleleri,
cariyeleri azad etmek, yani bunları fıtraten haiz
oldukları hürriyetlerine kavuşturmak için İslam hukukunda bir
çok hükümler mevcut bulunmuştur. Nitekim bu hakikat aşağıdaki
meselelerde güzelce anlaşılacaktır.
Ezcümle bazı günahların
affı için köle ve cariye azad etmek suretiyle
kefarette bulunmak vecibesi de islamiyetin bu babtaki ulvi gayesini, hürriyete verdiği büyük kıymeti
tecelli ettirmeye kafidir.
"Herhangi bir müslüman, bir müslüm şahsı azad ederse Allahu Teala, onun her uzvu mukabilinde o azat eden zatın bir
uzvunu ateşten halas eder". Ne büyük teşvik, ne muazzam
mükafat!"[Ömer Nasuhi Bilmen Hukuki İsIamiye Kamusu IV 31-32.] (Ebu Davud şerhi)