TEHDİD AYETLERİ |
Gücümün
yettiğince Tehdid Ayetlerini buraya almaya çalıştım. Muhakkak tamamını
alamamışımdır.(estaizubillah)
BAKARA 7- Allah onların
kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır.
Ve büyük azab onlaradır.
BAKARA 10- Kalplerinde
hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine
karşılık onlara elem verici bir azab vardır.
BAKARA 21- Ey insanlar!
Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın)
azabından korunasınız.
BAKARA 80- Bir de
dediler ki: "Bize sayılı birkaç günden başka asla ateş azabı
dokunmaz". De ki; "Siz Allah'dan bir ahit mi aldınız? Böyle ise Allah
sözünden dönmez. Yoksa siz Allah'a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi
söylüyorsunuz?"
BAKARA 85- Sonra sizler
öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu
diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve
bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak
gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size
haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı
ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan
başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah,
yaptıklarınızdan gafil değildir.
BAKARA 86- Bunlar
ahireti, dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap
hafifletilmez ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez.
BAKARA 119- Şüphe yok
ki, Biz seni hak ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi olarak
gönderdik. Sen, o cehennemliklerden sorumlu değilsin.
BAKARA 126- Ve o vakit
İbrahim "Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl, halkından Allah'a ve
ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır" diye yalvardı.
Allah buyurdu ki: "küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip
aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir
duraktır!"
BAKARA 161- Ama ayetlerimizi
inkar etmiş ve kafir olarak can vermiş olanlara gelince, işte Allah'ın laneti,
meleklerin laneti ve insanların laneti hep onların üzerine olsun.
BAKARA 162- Onlar ebedi
olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz
açtırılır.
BAKARA 165- İnsanlardan
kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever
gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O
zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve
Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.
BAKARA 166- O zaman
kendilerine uyulan kimseler, azabı görerek kendilerine uyanlardan kaçıp
uzaklaşmışlar ve aralarındaki bütün bağlar parça parça kopmuştur.
BAKARA 174- Allah'ın
indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten
karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne
söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab
vardır.
BAKARA 175- İşte onlar,
hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir.
Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!
BAKARA 178- Ey iman
edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına
kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o
zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz
tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine
saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır.
BAKARA 196- Hac ve
umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman
kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bununla beraber bu kurban, kesileceği
yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından
bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut da kurbandan ibaret
bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her kim hacca kadar umre
ile sevab kazanmak isterse, ona da kolayına gelen bir kurban gerekir. Bunu
bulamayana ise üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması
lazım gelir. Bu hüküm, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir.
Allah'tan korkun ve bilin ki Allah'ın azabı gerçekten çok şiddetlidir.
BAKARA 211-
İsrailoğullarına sor: Biz onlara ne kadar açık ayetler vermiştik. Fakat
Allah'ın nimetini her kim kendisine geldikten sonra değiştirirse, şüphe yok ki,
Allah'ın azabı çok şiddetlidir.
BAKARA 284- Göklerde ne
var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Siz içinizdekileri açığa vursanız da gizli
tutsanız da Allah onunla sizi hesaba çeker. Sonra dilediğini bağışlar,
dilediğine de azab eder. Allah her şeye kadirdir.
AL-İ İMRAN 24- Bunun
sebebi, onların "belli günlerden başka bize asla ateş azabı dokunmaz"
demeleridir. Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadır.
AL-İ İMRAN 56-
"İnkar edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir
şekilde azab edeceğim, onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır".
AL-İ İMRAN 77- Allah'a
verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların
ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara
bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır.
AL-İ İMRAN 86-
İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık
deliller geldikten sonra, inkara sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola
eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez.
AL-İ İMRAN 87- İşte
onların cezaları, Allah'ın, meleklerin, insanların hepsinin laneti onların
üzerlerindedir.
AL-İ İMRAN 88- Onlar bu
(lanetin) içinde ebedi kalacaklardır. Kendilerinden ne bu azab hafifletilir, ne
de yüzlerine bakılır.
AL-İ İMRAN 89- Ancak
bundan sonra tevbe edip kendini düzeltenler başka. Şüphesiz ki Allah, çok
bağışlayan ve çok esirgeyendir.
AL-İ İMRAN 91- Muhakkak
ki inkar edenler ve kafir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın
fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte dayanılmaz
azab onlar içindir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.
AL-İ İMRAN 106- O gün
bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan
sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkar etmenize karşılık azabı tadın"
(denecektir).
AL-İ İMRAN 191- Onlar
ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve
yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere
yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler.
NİSA 14- Kim de Allah'a
ve Peygamberine isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa Allah onu da ebedi
kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.
NİSA 56- Şüphesiz ki
ayetlerimizi inkar eden kafirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri
piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü,
Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA 93- Kim bir mümini
kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona
gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.
NİSA 138- Münafıklara da
haber ver ki, kendileri için çok acı bir azab vardır.
NİSA 150- Onlar, Allah'ı
ve peygamberlerini inkar ederler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak
isterler. "Kimine inanırız, kimini inkar ederiz" derler. Bu ikisinin
(imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler.
NİSA 151- İşte onlar
gerçek kafirlerdir. Biz de kafirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır.
NİSA 165- Peygamberleri
müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki, peygamberlerden sonra
insanların Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak üstündür, yegane
hikmet sahibidir.
NİSA 173- İnanıp güzel
işler yapanlara gelince, onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan
onlara daha fazlasını da verecektir. Allah'a kulluktan çekinip büyüklük
taslayanlara da şiddetli bir şekilde azab edecek ve onlar Allah'dan başka
kendilerine ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır.
MAİDE 18- Yahudiler ve
hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De
ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?"
Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar,
dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü
Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.
MAİDE 33- Allah ve
Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak
öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya
da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir
zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
MAİDE 36- Bütün
yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkar edenlerin olsa, bunlar kıyamet
gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan
kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
EN'AM 29- Dediler
ki:" Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur, biz diriltilecek
değiliz".
EN'AM 30- Rablerinin
huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der:
"Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz
ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkarınız sebebiyle
azabı tadın!" der.
EN'AM 42- Şüphesiz ki
senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye
onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.
EN'AM 43- Hiç olmazsa
kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Fakat
kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
EN'AM 44- Kendilerine
hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet
kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla
ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler.
EN'AM 45- Böylece
zulmeden kavmin kökü kesildi. alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
EN'AM 47- De ki:
"Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse,
zalim toplumdan başkası mı helak olur?"
EN'AM 65- De ki:
"O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi
fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak,
ayetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar.
EN'AM 147- Eğer seni
yalanladılarsa, de ki: "Rabbiniz geniş rahmet sahibidir. Bununla beraber
O'nun azabı da suçlu toplumdan geri çevrilmez."
EN'AM 148- Allah'a ortak
koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de
atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan önce
yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki:
"Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna
uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz."
ARAF 4- Nice kentler
helak ettik. Gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara
geliverdi.
ARAF 5- Azabımız onlara
geldiğinde "Biz gerçekten zalimlermişiz!" demelerinden başka yalvarışları
kalmadı.
ARAF 38- Allah onlara:
"Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine
girin!" der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder.
Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki:
"Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem
ateşinden kat kat azab ver". Allah der ki: "Herkesin azabı kat
kattır, fakat siz bilemezsiniz".
ARAF 39- Öncekiler de
sonrakilere derler ki: "Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur. O halde
yaptıklarınızdan dolayı azabı tadın".
ARAF 70- Dediler ki:
"Ya, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını
bırakalım diye mi (bize) geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin (o
azabı) bize getir!"
ARAF 71- (Hud) dedi ki:
"Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında
Allah'ın hiç bir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru
isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de
sizinle beraber bekleyenlerdenim!
ARAF 72- Onu ve onunla
beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayıp da iman
etmeyenlerin kökünü kestik.
ARAF 96- (O) ülkelerin
halkı inanıp (Allah'ın azabından) korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve
yerden bolluklar açardık; fakat yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyla
yakaladık.
ARAF 97- Acaba o
ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden
emin mi idiler?
ARAF 98- Yoksa o ülkelerin
halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi
idiler?
ARAF 99- Allah'ın
tuzağından (kurtulacaklarına) emin mi oldular? Ziyana uğrayan topluluktan
başkası, Allah'ın tuzağından emin olmaz.
ARAF 100- Önceki
sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara hala şu gerçek belli olmadı mı ki:
Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz
onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
ENFAL 13- Çünkü onlar
Allah'a ve Resulüne karşı geldiler. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse,
bilsin ki Allah'ın azabı çok çetindir.
ENFAL 33- Halbuki sen
içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de
Allah onlara azab edecek değildir.
ENFAL 50- Melekler, o kafirlerin
yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve "Tadın bakalım cehennem
azabını!" diye diye canlarını alırken hallerini bir görmeliydin.
TEVBE 55- Onların
malları da, evlatları da sakın seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'ın
onları dünya hayatında bu gibi şeylerle azaba uğratmasından ve canlarının kafir
olarak çıkmasını murat etmiş olmasından başka birşey değildir.
TEVBE 66- Boşuna özür
dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir
kısmını affetsek bile bir kısmını suçlarında ısrar ettikleri için azabımıza
uğratacağız.
YUNUS 50- De ki:
"O'nun azabı size geceleyin uykuda veya güpe gündüz gelecek olsa, ne
dersiniz? Günahkarların onu alelacele istemeleri için ne sebep vardır?"
YUNUS 70- Dünyadaki
zevkler çabuk biter. Sonra dönüşleri bize olacaktır. Daha sonra da inkar
ettiklerinden dolayı o çetin azabı biz onlara tattıracağız.
YUNUS 97- Onlara bütün
mucizeler hep birden gelse, yine de o acıklı azabı görünceye kadar inanmazlar.
RA'D 32. Andolsun ki,
senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kafirlere bir süre için
meydan verdim. Sonra da tuttum onları cezalandırdım. O vakit azabım nasıl imiş
(gördüler).
İBRAHİM 2- O Allah'ın
(yolu) ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Şiddetli bir azabdan
dolayı vay kafirlerin haline!
İBRAHİM 3- Onlar, o
kimselerdir ki dünya hayatını ahirete tercih ederler, (insanları) Allah'ın
yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler. İşte bunlar, çok büyük bir
sapıklık içindedirler.
İBRAHİM 16- Ardından da Cehennem
vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir.
İBRAHİM 17- Onu yutmaya
çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat
o ölemez. Arkasından da çetin bir azab gelecektir.
İBRAHİM 45- Siz,
kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl azab ettiğimiz
size apaçık belli oldu. Ve size misaller de vermiştik.
HİCR 61- Melek olan
elçiler, Lut kavmine gelince,
HİCR 62- Lut dedi ki:
"Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz."
HİCR 63- Elçiler dediler
ki: "Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik."
HİCR 64- "Sana
gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz."
HİCR 65- "Gecenin
bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından yürü ve sizden kimse
ardına bakmasın; istenen yere gidin."
HİCR 66- Biz, Lut'a şu
kesin emri vahyettik: "Bu kafirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri
kesilmiş olacaktır."
HİCR 67- Şehir halkı,
insan şeklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara iğrenç işlerini
yapabileceklerini düşünüp sevinerek geldiler.
HİCR 90- (İnanmazsanız
başınıza) tıpkı o taksimcilere (yahudi ve hıristiyanlara) indirdiğimiz azap
gibi (bir azab inecektir).
NAHL 33- Ancak
kendilerine, ruhlarını alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin
(kıyametin) gelip çatmasını bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle
yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
NAHL 45- Sinsice kötü
tuzaklar kuranlar, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçiremeyeceğinden, yahut
bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
NAHL 46- Yahut (rızık
için) dolaşıp dururlarken (Allah'ın azabının) kendilerini yakalayıvermesinden
emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyici de değillerdir.
NAHL 85- O zulmedenler, azabı
gördükleri zaman, artık onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre
verilir.
NAHL 88- İnkar eden ve
(insanları) Allah yolundan çevirenler, diğer kimseleri de bozdukları için
onlara azab üstüne azab artırdık.
NAHL 94- Yeminlerinizi
aranızda aldatma ve fesada vasıta edinmeyin, sonra sağlam basmışken bir ayak
kayar da Allah yolundan saptığınız için, dünyada kötü azabı tadarsınız.
Ahirette de size büyük bir azab olur.
NAHL 104- Allah'ın
ayetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can
yakıcı bir azab vardır.
NAHL 116- Dillerinizin
yalan vasfetmesi ile: "Şu helaldir, şu haramdır" demeyin; aksi halde
Allah'a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla
kurtulamazlar.
NAHL 117- Onlar için
dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acıklı bir azab vardır.
İSRA 9- Şüphesiz ki bu
Kur'an, insanları en doğru ve en sağlam yola iletir ve salih amel işleyen
müminlere büyük bir ecir olduğunu müjdeler.
İSRA 10- Ahirete
inanmayanlara da can yakıcı bir azab hazırlamışızdır.
MERYEM 75- Onlara de ki:
"Kim sapıklık içinde ise, Rahman ona mal ve evlatça ziyadelik ve
azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet
günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve
yardımcıları daha zayıfmış.
MERYEM 77- Şimdi
ayetlerimizi inkar eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir."
diyen adamı gördün mü?
MERYEM 78- O (kafir),
gaybı mı bildi? Yoksa Rahman (olan Allah) katından bir söz mü aldı?
MERYEM 79- Hayır, asla
öyle değil; biz onun söylediklerini yazacağız ve azabını çoğalttıkça
çoğaltacağız.
MERYEM 84- Öyleyse
onların hemen azaba uğratılmalarını isteme. Biz onların (ecel) günlerini
sayıyoruz.
TAHA 127- İşte haddi
aşanları, Rabbinin ayetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız. Ve
muhakkak ki ahiret azabı (dünya azabından) daha şiddetli ve daha devamlıdır.
ENBİYA 11- Biz halkı
zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler
var ettik.
ENBİYA 12- Onlar azabımızın
şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı.
ENBİYA 13- "Koşup
kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya
çekileceksiniz" dedik.
ENBİYA 14- Onlar da:
"Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler.
ENBİYA 15- Biz, onları
biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu
feryad olmuştur.
ENBİYA 37- İnsan aceleci
olarak yaratılmıştır. Size yakında (azaba dair) alametlerimi göstereceğim.
Şimdi siz acele etmeyin.
HAC 4- (O şeytanki)
hakkında şöyle hüküm verilmiştir: Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak
onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür.
HAC 8- İnsanlardan kimi
de vardır ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba
dayanmaksızın Allah hakkında tartışır.
HAC 9- Allah yolundan
şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak (tartışır). Dünyada ona bir
rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız
HAC 18- Görmedin mi,
göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar,
bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun
üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram
edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
HAC 25- Şüphesiz inkar
edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan
Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene
can yakıcı bir azab tattırırız.
HAC 47- Bir de senden
acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin
katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.
HAC 55- İnkar edenler
de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akim (kısır) bir günün azabı
gelinceye kadar, Kur'an'dan şüphe etmekte devam edip giderler.
MÜ'MİNUN 76- Andolsun,
biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru' ve
niyazda da bulunmadılar.
MÜ'MİNUN 77- Nihayet
üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki
onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır!
MÜ'MİNUN 78- Halbuki
sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az
şükrediyorsunuz!
NUR 19- İnananlar
arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da,
ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.
FURKAN 37- Nuh kavmine
gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve
kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab
hazırlamışızdır.
NEML 56- Buna kavminin
cevabı sadece: "Lut ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar
(bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden
ibaret oldu.
NEML 57- Bunun üzerine
onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba
uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik.
ANKEBUT 10- İnsanlardan
kimi vardır ki, "Allah'a inandık" der; fakat Allah uğrunda eziyete
uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Halbuki
Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, "Doğrusu biz de sizinle
beraberdik" derler. Acaba Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen
değil midir?
ANKEBUT 23- Allah'ın
ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden
ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.
LOKMAN 6- Bayağı
insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu
eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar. İşte
onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.
LOKMAN 21- Onlara:
"Allah'ın indirdiğine tabi olun!"dendiği zaman: "Hayır, biz
atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onun ardınca gideriz." diyorlar. Ya
şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse de mi onlara uyacaklar?
SECDE 14- "O halde
bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı! İşte biz de sizi
unuttuk. Yapmakta olduğunuz işler yüzünden tadın ebedi azabı!"
AHZAB 57- Şüphesiz ki
Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lanet
etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.
AHZAB 73- Çünkü Allah
münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab
edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah
çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
SEBE 5- Ayetlerimizi
hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, onlar için de pek kötü ve elem
verici bir azab vardır.
SAFFAT 10- Her kim izzet
istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah'ındır. O'na hoş kelimeler yükselir,
onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir
azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın olur.
YASİN 5- 6- Babaları
korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli
olan Allah'ın indirdiği (Kur'an) ile korkutasın.
YASİN 7- Andolsun ki
onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.
YASİN 8- Çünkü biz
onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır
da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
YASİN 9- Hem önlerinden
bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da
görmezler.
YASİN 10- Onları
korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
YASİN 11- Sen ancak
Kur'an'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi
sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
SAD 8- "Kur'an
aramızdan ona mı indirilmiş?" dediler. Doğrusu onlar benim Kur'an'ımdan
bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar.
SAD 14- Hepsi de
gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.
ZÜMER 25- Onlardan
öncekiler de yalanladılar da kendilerine, hatırlarına gelmez yönden azab
geliverdi.
ZÜMER 28- Pürüzsüz
Arapça bir Kur'an (indirdik ki, Allah'ın azabından) korunsunlar.
ZÜMER 54- Onun için
ümidi kesmeyin de başınıza azab gelmeden önce tevbe ile Rabbinize yönelin ve
O'na teslim olun. Sonra kurtulamazsınız.
ZÜMER 71- İnkar edenler
bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıklarında kapıları
açılır ve bekçileri onlara: "İçinizden size Rabbinizin ayetlerini okuyan,
bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?"
derler. Onlar da: "Evet geldi" derler. Fakat kafirler üzerine azab
kelimesi hak oldu.
MU'MİN 12- (Onlara şöyle
cevap verilir): "Bu azab size şu sebeptendir: Siz tek Allah'a davet
edildiğiniz zaman inkar ettiniz. Ama O'na ortak koşulunca inandınız. Artık
hüküm, o yüce ve büyük Allah'ındır."
DUHAN 10-11- Ey
Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü
gözetle. Bu acı bir azabdır.
AHKAF 24- O azabı,
vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: "Bu bize
yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur." dediler. Hud ise: "O sizin
acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgardır ki, içerisinde acı bir azab
vardır.
AHKAF 25- O rüzgar,
Rabbinin emri ile herşeyi yıkar mahveder." dedi. Nihayet helak oldular ve
evlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. İşte biz günahkar kavmi böyle
cezalandırırız.
HAŞR 2. Ehl-i kitaptan inkar
edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını
sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını
sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O,
yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de
müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.
TALAK 8- Nice kent var
ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir
hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik.
MÜLK 28- De ki:
"Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut
bize merhamet etse, kafirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir?
KALEM 44- Bu sözü
yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba
yaklaştıracağız.
BURUC 10- İnanan erkek
ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın
azabı vardır.