SIRAT KÖPRÜSÜ |
Cehennem üzerine kurulan
ve ancak izni olanın geçebileceği bir köprü. Bu köprünün karşısında Cennet
vardır. Fazlaca açıklama yerine aşağıdaki ayet ve hadisler yeterlidir:
İbrahim 48: O gün yer başka
bir yerle değiştirilecektir, gökler de. Bir olan, Kahhar olan Allah'ın
huzurunda toplanacaklardır.
Ayet-i Kerimenin
tefsirinde zikredilen hadisin devamında:
......Bu hadiste şu ifadeler de yer almaktadır: Yahudi dedi ki: Bu yer
başka bir yerle, gökler de başkalarıyla değiştirileceği vakit insanlar nerede
olacaktır? Resulullah'da (s.a.v.): "Köprünün (Sırat köprüsünün) beri
tarafında karanlık içerisinde" diye buyurmuştur. ...... (Kurtubi /
İbrahim, 48)
Kehf 54-60 Tefsirinde:
...... Sırat köprüsünün niteliği hakkında da Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
"Ve cehennemin üzerine köprü kurulur, artık şefaat(e) izin verilir ve
tahakkuk eder. Onlar (köprüden geçerlerken) Allah'ım esenlik ver, Allah'ım
esenlik ver, diye dua ederler". Ey Allah'ın Rasülü! Köprü nedir? diye
sorulunca, O: "üzerinde ayakların kaydığı kaygan bir yerdir" diye
buyurdu ...(Kurtubi / Kehf, 54-60)
* * *
Yasin 67-68'in
Tefsirinde: ........Abdullah b. Selam'dan bu ayet-i kerimenin te'vili ile
ilgili geçen açıklamalardan farklıbir rivayet gelmiş ve o bu ayetin te'vilinin
kıyamet gününde gerçekleşeceğini söylemiş ve şöyle açıklamıştır: Kıyamet
gününde Sırat köprüsü kurulacağında bir münadi şöyle seslenecektir: Muhammed
(s.a.v.) ile onun ümmeti ayağa kalksın, İyileriyle, kötüleriyle ayağa kalkacaklar
ve Sırat'ın üzerinden geçmek üzere onun peşinden gideceklerdir. Sırat'ın
üzerine geldiklerinde Allah aralarından facir olanların gözlerini silme kör
edecek, onlar da o Sırat üzerinde koşuşacaklardır. O Sırat'ı aşıp geçebilmek
için onu nereden görebilecekler ki. Daha sonra bir münadi: Haydi İsa (a.s) ile
onun ümmeti ayağa kalksın.
Ümmeti ayağa kalkar,
iyileriyle, kötüleriyle onun peşinden giderler. Onların da durumu aynı olur ve
diğer peygamberler de aynı durumla karşılaşırlar.
Bunu en-Nehhas zikretmiş
olup bizde.....(Kurtubi / Yasin, 67-68)
* * *
Nesai s-Kübra 11264: Ebu
Said el-Hudri, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "İnsanlar,
üzerinde dikenler ve kancalar olan cehennem köprüsünün yanında toplanırlar ve
üzerinden geçerler. Kimi şimşek gibi, kimi yarış atı gibi, kimi koşarak, kimi
yürüyerek, bazıları ise sürünerek geçerler. Bukağılar onları yakalamaya
çalışırken köprünün iki tarafındaki melekler: ''Allahım! Kurtar, kurtar!''
derler. Bukağılar ise onları yakalamaya çalışır. Cehenneme girmeyi hak edenler,
orada ne ölürler, ne de yaşarlar. Bazıları günahlarından dolayı kömür oluncaya
kadar yanarlar ve grup grup alınıp cennette bir nehre atılırlar. Bunun üzerine
bunlar tıpkı selin getirdiği çamurun içinde biten bitki gibi biterler" buyurduğunu
bildirir. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
"Sabğa ağacını biliyor musunuz? (İşte onun gibi biterler) sonra onlara
izin verilir ve cennete girerler. "
Diğer tahric: Müslim (185); İbn Mace (4309); Ahmed, Müsned (11016).
* * *
İbnü’l-Esir
de Yahya A.S. bölümünde şöyle bir parça var: ....(Yahya) Kendisini ibadete
verdi. Bir gün vücuduna baktı, zayıflamış olduğunu görünce ağlamağa başladı.
Bunun üzerine Allah vahiy yoluyla: ''Ey Yahya! Vücudun zayıfladı diye mi
ağlıyorsun? İzzet ve Celalime yemin ederim ki, eğer cehenneme muttali olsaydın
kıldan elbise yerine demir zırh giyerdin.'' buyurdu. Bu sefer Hz. Yahya daha
çok ağlamağa başladı; öyle ki ağlamaktan gözyaşları yanaklarının etini yiyip
bitirdi ve dişleri görünmeğe başladı. Yahya (A.S.)'nın durumunu öğrenince
annesi yanına geldi. Bu sırada babası Hz. Zekeriyya ile birlikte hahamlar
(ahbar) da onun yanına geldiler. Zekeriyya (AS.): "Oğulcağızım! Neden
böyle yapıyorsun?" diye sordu. Hz. Yahya O'na: "Bunu bana sen emrettin.
Çünkü bir zamanlar sen bana: ''Cennet ile cehennem arasında öyle bir yokuş
vardır ki, bunu ancak Allah korkusundan dolayı ağlayanlar geçip aşabilir.''
demiştin." diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Zekeriyya: "O zaman
ağla, gayret gösterip ibadet etmeğe çalış." dedi. Bu arada annesi,
yanaklarının üzerine koyup dişlerini kapatması için ona iki keçe parçası
hazırladı, fakat o ağlayarak onları da ıslatıyordu. Hz. Zekeriyya, halka öğüt
vermek istediği zaman önce etrafına bakar, eğer Hz. Yahya orada ise cennetten
ve cehennemden söz etmezdi.
Mecmau’z-Zevaid’den
son derece sağlam Hadisleri aşağıda aktardım. Yine’de sıhhat durumlarını merak
eden Mecmau’z-Zevaid’de ilgili numaralara müracaat etsin:
18440- Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ya Resulallah!
Kıyamet günü kişi sevdiğini hatırlar mı?" diye sordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ey Aişe! Şu üç yerde
hatırlamaz. Mizan'ın başında; amellerin hafif ya da ağır geldiğini öğreninceye
kadar, amel defterlerinin havalarda uçuştuğu ve Kitab'ının sağ tarafından mı,
yoksa sol tarafından mı verildiğini görünceye kadar ve Cehennemden bir boyun
uzanarak üzerlerine abanır ve der ki: ‘‘Ben şu üç kısım insan için
görevlendirildim. Yüce Allah ile birlikte başka bir ilaha ibadet eden. hesap
gününe inanmayan kişiye ve her zorba ve inatçı kişiye.’‘ Sonra bunlara dolanır
ve onları cehennemin derinliklerine atar. Cehennem üzerinde kıldan ince ve
kılıçtan keskin bir köprü, üzerinde de demir kancalar ve dikenler vardır. Bunlar
Allah'ın dilediği kişileri alırlar. Bu köprünün üzerinden bazı insanlar göz
açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede bazıları şimşeğin çakması gibi,
bazıları rüzgar gibi bazıları soylu ata binmiş bir süvarinin geçişi gibi hızla
geçerler. Melekler ise şöyle derler: ‘‘Ya Rabbi! Sen kurtar.’‘ (Kimisi
Sırat'tan) selametle geçer kurtulur. Kimisi yıpranmış bir şekilde geçer
kurtulur. Kimisi ise yüzüstü ateşe yuvarlanır.''
Bu hadisin bir kısmı Ebu
Davud'da mevcuttur.
18441- Ebu Bekre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
‘‘Kıyamet günü insanlar Sırat'a götürülürler. Sıratın iki kenarı onları, tıpkı
kelebeklerin ateşe düşmesi gibi birbirlerinin üzerine düşürür. Yüce Allah
rahmetiyle onlardan dilediğini kurtarır. ''
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devamla şöyle dedi: ''Sonra meleklere, peygamberlere ve
şehitlere şefaat etmeleri için izin verilir. Onlar da şefaat edip (aracılık
ettiklerini) oradan çıkarırlar. Onlar da şefaat edip (aracılık ettiklerini)
oradan çıkarırlar. Onlar da şefaat edip (aracılık ettiklerini) oradan
çıkarırlar. ‘‘ -ravi Affan bir defasında şu ilaveyi yaptı: I!Onlar da şefaat
edip kalbinde zerre ağırlığı kadar iman olan kişiyi oradan çıkarırlar. ''
18442- Abdullah b. Amr,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor:
"Sırat'a götürüldüklerinde ümmetimin parolası ‘‘Ey kendisinden başka ilah
olmayan’‘ sözüdür."
18443, İbn Abbas,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Yüce Allah, Kıyamet günü kullarının durumunu teşhir etmemek için
isimleriyle çağırır. Sıratın yanında ise Yüce Allah her mümin kadın ve erkeğe
ve her münafığa bir nur verir. Sırata geldiklerinde Allah münafık kadın ve
erkeklerin nurunu çekip alır. Münafıklar: ‘‘Bizi bekleyin de nurunuzdan
aydınlanalım’‘ (Hadid, 13) derler. Müminler ise: ‘‘Rabbimiz! Nurumuzu tamamla’‘
(Tahrim, 8) derler. O zaman kimse kimseyi hatırlamaz. "
18444- Abdullah b.
Mes'ud der ki: "Cehennem üzerine bilenmiş kılıç gibi keskin ve kaygan olan
Sırat kurulur. Üzerinde geçenlere takılan ateşten çengeller vardır. Bunlara
takılan yüzüstü cehenneme kapaklanır. Üzerinden bazıları şimşek gibi geçer.
Buna rağmen yine de bu kancalara takılmaktan korkar. Sonra bazıları rüzgar gibi
geçer. Buna rağmen yine bu kancalara takılmaktan korkar. Bazısı at koşar gibi
geçer. Bazıları ayakla koşar gibi bir hızla, bazıları da hızlı yürüyen birisi
gibi geçerler, bazıları da normal yürüyüşle geçerler. En sondan giden kimse de
cehennemi hak edip bir süre ceza çektikten sonra Allah'ın rahmetinin çokluğu
sayesinde cennete girer. Ona ‘‘Ne dilersen dile, ne istersen söyle’‘
dendiğinde; adam ‘‘Ya Rabb! Benimle alay mı ediyorsun?’‘ der. Bunun üzerine ona
tekrar ‘‘Ne diliyor, ne istiyorsan söyle’‘ denir. Nihayet dilekleri bitince
Yüce Allah ona ‘‘Ne istiyorsan, yanında bir kat fazlası ile sana veriyorum’‘
buyurur."
18445- Ebu Hureyre'nin
bir rivayetinde: "Diledikleri ve onun on katı" şeklindedir.
18446- Ya'la b. Munye,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kıyamet günü, Cehennem mümine der ki: ‘‘Hızlı geç ey mümin! Senin nurun
alevimi söndürdü’‘."
18447- Ebu Semine
bildiriyor: Vurud (cehenneme mutlak olarak ugrama) konusunda ihtilafa düştük.
Bazılarımız: "Mümin olan Cehenneme girmeyecektir" derken, bazıları:
"Herkes Cehenneme girecek ve Allah takva sahiplerini oradan
kurtaracak" dedi. Cabir b. Abdillah'ı bulup: "Vurud hakkında ihtilafa
düştük" deyince, Cabir:
"Oraya herkes
girecek" dedi. Ben: "Biz bu konuda ihtilafa düştük. Bazılarımız:
‘‘Mümin olan Cehenneme girmeyecektir’‘ derken, bazılarımız: ‘‘Herkes Cehenneme
girecek’‘ dedi" dedim.
Cabir b. Abdillah iki
parmağıyla kulaklarını işaret ederek: "Eğer Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini duymadıysam bunlar sağır olsun" diyerek
şöyle nakletti: "Vurud, girmektir. İyi veya kötü Cehenneme girmeyecek
kimse kalmaz. O, Hz. İbrahim için serin ve selamet olduğu gibi müminler için de
serin ve selamet olur. İçindekilerin (soğuktan) ürpermelerinden dolayı ateş -
veya - Cehennem feryat eder. Sonra Yüce Allah, zalimleri olduğu yerde bırakıp
kendisinden korkanları oradan kurtarır. "
18448- Ebu Bekr
es-Sıddik, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
nakleder: "Ümmetim için, Cehennemin sıcaklığı hamamın sıcaklığı
gibidir."
18449- Ebu Umame,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Cehenneme öyle bir gün gelecek ki; kuruyup kızarmış ekinin yanması gibi
yanacak ve (alevlerin şiddetinden) kapıları sallanacaktır. "