EHL-İ BEYT VE SOYUNDAN GELENLER

 

METALİBU'L-ALİYE'DE:

 

4002. Seleme (b. el-Ekva')dan: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yıldızlar gökyüzü ehli için güvencedir. Benim Ehl-i beytim de yeryüzü ehli için güvencedir."

 

Tahric bilgisi: (Müsedded, Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ve Ebu Ya'la)

 

 

 

4003. Haneş der ki: Ben, Ebu Zer'in kapının kolunu tutarak şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Beni tanıyan tanır ve beni tanımayan da tanımaz. Ben Ebu Zeri'l Ğıfari'yim. Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim: "Ehl-i beytimin aranızdaki örneği Nuh'un gemisi gibidir Kim oraya girerse kurtulur, kim de ondan geri kalırsa helak olur."

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

4004. Ebu't-Tufeyl der ki: Gördüm ki Ebu Zer kapının yanında durmuş, şöyle sesleniyor: "Ey insanlar! Beni tanıyor musunuz? Beni tanıyan tanır. Beni tanımayan da bilsin ki ben, Resulullah'ın sahabelerinden Ebu Zer'im! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Ehl-i beytimin aranızdaki misali, Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse kurtulur, kim de binmezse boğularak helak olur. Ehl-i beytimin aranızdaki örneği, kendisinden içeri girildiğinde günahların affolunacağı kapı gibidir."

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

4005. Ümmü Seleme bildiriyor: Hz. Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i sırtına bindirerek geldi. Hasan'ın elinde bir toprak kap vardı, içinde de buğdaydan yapılmış bir yiyecek bulunuyordu. Fatıma bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına getirdi, elindekini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önüne koyunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hasan'ın babası nerededir?" diye sordu. Fatıma: "Evdedir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Ali'yi çağırdı ve birlikte oturup yediler.

 

Ümmü Seleme der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni de bu yemeğe çağırdı. Bundan önce de her yemek yediğinde ben yanında isem mutlaka beni de çağırırdı. Yemek bitince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hepsini elbisesiyle kapladı ve sardı.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

4006. Süfyan anlatıyor: Bazı kimseler Hüseyin'in oğlu Ali'nin yanına gelip onu övdüler. O ise şöyle dedi: "Yazıklar olsun size! Ne kadar yalan söylüyorsunuz. Allah'a karşı ne kadar cüretiniz var! Bizler kavmimiz arasında salih kimseleriz. Bu, bize şeref olarak yeter" dedi.

 

Tahric bilgisi: (el-Haris)

 

 

4258. Cafer b. Muhammed, babasından naklediyor: Hz. Ömer dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle dediğini işittim: "Benim sebebim ve nesebim hariç, bütün sebepler ve nesepler kopuktur. "

 

Tahric bilgisi: (ibn Ebi Ömer)

 

Bu konuyla ilgili Misver hadisi, Hz. Fatıma'nın menkıbeleri bölümündedir.

 

 

BAYHAKİ KÜLLİYAT'TA:

 

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Ebu Leheb'in kızı Subey'a, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip "Ey Allah'ın Resulü! İnsanlar bana seslenip; Cehennem odunun kızı, olduğumu söylüyorlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sinirli bir şekilde ayağa kalktı, çok kızmıştı. Şöyle buyurdu: "Bazılarına ne oluyor da, akrabalığımla bana eza ediyorlar? Şunu bilin! Kim akrabalanma eza ederse bana eza etmiş olur, bana eza eden Yüce Allah'a eza eder. ''

 

 

 

Ebü Said el-Hudri'nin oğlu Hamza'nın babasından naklettiğine göre o, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Bazı insanlara ne oluyor da, ''Resulullah'ın akrabalık bağı, kıyamet günü akrabalarına yaramayacak'' diyorlar? Hayır! Vallahi benim akrabalık bağım, dünyada da ve ahirette de kesilmeyecektir. Ey insanlar! Sizden önce Havz'ın başında olacağım. ''

 

 

 

Cafer b. Muhammed babasının; "Ömer b. el-Hattab, Ali b. Ebi Talib'den kızı Ümmü Külsum'u istedi... " dediğini nakleder. Hikayeyi anlatır ve şöyle devam eder: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kıyamet gününde her soy ve akrabalık bağı. kesilir, benim soyumdan ve nesebimden olanlar hariç. "

 

Muhammed b. İshak b. Yesar, bunu Ebu Cafer kanalıyla Ali b. el-Hüseyn'den aktarmıştır. Ayrıca İbn Ebi Muleyke kanalıyla Hasan b. el-Hasan'dan, o babasından, o da Ömer'den merfu olarak rivayet olunmuştur. Diğer taraftan İbn Abbas, Misver b. Mahrame ve İbn Ömer hadisleriyle de gelmiştir.