KIZILDENİZ’İN YARILMASI |
Taberi'nin naklettiğine
göre Musa (a.s.), Mısır topraklarından geceleyin İsrailoğullarını alıp
yürümesini emreden bir vahiy almıştı. Bunun üzerine Hz. Müsa, Kıptilerden süs ve
diğer eşyalarını ariyet olarak almalarını emretti. Allah, bunu İsrailoğullarına
helal kılmıştı. Hz. Müsa, gecenin bastırması ile birlikte onlarla yola koyuldu.
Firavun bunu haber alınca, horozlar ötmeye başlamadıkça kimse onların
arkasından gitmesin, dedi. O gece Mısır'da hiçbir horoz ötmedi. Allah, o gece
Kıptilerin birçok çocuğunun canını aldı. Bunun üzerine çocuklarını defnetmek
işleriyle uğraştılar ve arkasından güneşin doğduğu sırada onları takib etmeye
koyuldular. Nitekim Yüce Allah: ''Güneş doğarken onların ardından gittiler''
(eş-Şuara, 60) diye buyurmaktadır. Hz. Müsa da denize ulaşıncaya kadar denize
doğru ilerledi. O sırada İsrailoğullarının sayısı altıyüz bin kişiye yakındı.
Firavun ile birlikte bulunanların sayısı ise bir milyon ikiyüz bin kişi idi.
Firavunun Hz. Müsa'nın arkasında bir milyon atlı ile gittiği ve kısraklıların
bu sayının dışında olduğu belirtilmiştir. Denildiğine göre İsrail -ki Ya'kub
aleyhisselamdır- Mısır'a çocukları ve torunlarından oluşan yetmiş altı kişi ile
birlikte girmişti. Yüce Allah, onların sayılarını çoğaltmış, soyundan
gelenlerin bereketini artırmıştı. Nihayet Firavun'dan kaçtıkları günü denize
çıktıklarında yaşlılar, çocuklar ve kadınların dışında altıyüzbin savaşçı
idiler.
Ebu Bekr Abdullah b.
Muhammed b. Ebi Şeybe der ki: Bize Şebabe b. Sevvar, Yunus b. Ebi İshak'tan, o
Ebu İshak'tan, o Amr b. Meymun'dan, o Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet ettiğine
göre Müsa (a.s) İsrailoğullarını geceleyin yola koyulduğu sırada, Firavun'a bu
durumun haberi ulaştı. O bir koyunun kesilmesini emretti, sonra da şöyle dedi:
Allah'a yemin ederim bu koyunun yüzülmesi daha bitmeden önce huzurumda Kıpti
altıyüzbin kişi toplanıp gelecektir. Hz. Müsa da denize varıncaya kadar yoluna
devam etti. Denize: "ayrıl" dedi. Deniz ona: Ey Müsa, sen oldukça
büyüklendin. Ben Ademoğlundan kime ayrıldım ki senin için ayrılayım? O sırada
Müsa ile birlikte atı olan bir adam vardı. Bu adam ona: Ey Allah'ın peygamberi,
sana hangi tarafa doğru gitme emri verildi? diye sorunca Hz. Müsa ona: Bana bu
yöne gitmekten başka bir yere gitmek üzere emir verilmiş değildir, dedi. Bunun
üzerine adam, atını denize sürdü, denizde bir süre yüzüp çıktı. Tekrar: Ey
Allah'ın peygamberi hangi tarafa gitmek üzere sana emir verildi? deyince yine
Hz. Müsa: Bana bu taraftan başka bir yere gitmeme dair emir verilmiş değildir,
dedi. Adam: Allah'a yemin ederim yalan söylemediğin gibi sen yalanlanmazsın da.
Sonra ikinci bir defa atını denize sürdü ve denizden çıkıncaya kadar yüzmeye
devam etti. Yine: Ey Allah'ın peygamberi, hangi tarafa gitmek üzere sana emir
verildi? diye sorunca Hz. Müsa: Bana bu yöne gitmekten başka bir tarafa gitmem
emredilmiş değildir, dedi. Adam yine, Allah'a yemin ederün yalan söylemediğin
gibi sen yalanlanmazsın, dedi. Bunun üzerine Allah Hz. Müsa'ya: "Asan ile
denize vur" (eş-Şuara, 63) diye vahyetti. Hz. Müsa asasını denize vurunca
"ardından deniz ikiye ayrıldı, her bir tarafı büyük bir dağ gibi oldu.
"(eş-Şuara, 63) Deniz de on iki sıbt (kol) için on iki kola ayrıldı. Her
bir kolun bir yolu vardı ve birbirlerini de görüyorlardı. Şöyle ki denizin
kollarının arasından delikler ve pencereler oldu ve birbirlerini bu delik ve
pencerelerden görebiliyorlardı. Hz. Müsa ve beraberindekiler oradan çıkıp,
Firavun ile birlikte bulunanlarsa dikilip kalınca deniz onların üzerlerine
kapandı ve onları suda boğdu.
Anlatıldığına göre bu
deniz Kızıldenizdir. Hz. Müsa ile birlikte atı üzerinde bulunan adam ise onun
yanındaki genç delikanlı Yüşa b. Nün idi. Şanı Yüce Allah da denize: Sana asası
ile vurduğu vakit Müsa için ayrıl, diye emir verdi. Deniz, o geceyi
çalkalanarak geçirdi. Sabah olunca Müsa denize vurdu ve Hz. Müsa denize: Ebu
Halid künyesini verdi. Bunu da İbn Ebi Şeybe zikretmiştir. [Kurtubi, Bakara 50
Tefsirinden alıntı]