Kur’an Okumak için Abdest...

 

Cünüb ve Hayızlı kişi; Kur’anı ezberden yada dokunmaksızın uzaktan bakarak dahi okuyamaz! Cünüp yada Hayızlı olmayan kişi ise ezberinden yada Mushaf’a dokunmadan okuyabilir, dokunmak için ise Abdest şarttır. Acil durum yada öğrencisinin özel halleri hariç –ki bu da ruhsat türündendir-

 

Aşağıda Vakıa 79. ayet tefsirinden alınma görüş ve açıklamalar var, sonrasında da Hadisler var.

 

Vakıa 79: ''Ona ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler el sürebilir.''

 

 

KURTUBİ el-Camiu li ahkami’l-Kur’an Vakıa 79.ayet’in Tefsirinden:

 

Kur'an'a Ancak Tertemiz Olanlar El Sürebilir:

 

"Ona ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler el sürebilir" buyruğundaki "ancak ... el sürebilir" lafzının anlamı ile ilgili olarak acaba bu dokunma organı ile dokunmak anlamında hakikat manasıyla mı kullanılmıştır? Yoksa manen dokunmak mı kastedilmiştir? hususunda farklı görüşler vardır.

 

Aynı şekilde; "tam anlamı ile temizlenmiş kimseler"in kimler oldukları hususunda da görüş ayrılığı vardır.

 

Enes ve Said b. Cübeyr şöyle demişlerdir: Bu kitaba ancak günahlardan arınmış, temizlenmiş kimseler olan melekler el sürebilir. Onlardan başkası el süremez, demişlerdir. Ebu'l-Aliye ve İbn Zeyd de böyle demişlerdir: Bunlar meleklerin elçileri ile Ademoğullarının rasülleri gibi günahlardan tertemiz edilmiş kimselerdir. Onu indiren Cebrail de tertemizdir. Kendilerine bunu ulaştırdığı elçiler de tertemizdir.

 

el-Kelbi: Bunlar şerefli, pek doğru yazıcılardır, demiştir. Bütün bunlar aynı görüşü ifade eder. Malik'in şu ifadesinde dile getirdiği, tercih ettiği görüşüne de yakın açıklamalardır: Yüce Allah'ın: "Ona ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler el sürebilir" buyruğu ile ilgili olarak duyduğum en güzel açıklama, bu ayet-i 'kerimenin "yüzünü ekşitip, çevirdi" Abese Suresi (1.ayeti) nde yer alan: "Artık dileyen onunla öğüt alsın. Çok şerefli, son derece yüksek ve tertemiz sahifelerdedir. Emrine itaatkar, oldukça değerli katiblerin elleri ile (yazılmıştır.)" (Abese, 12-16) ayetinde sözkonusu edilenler gibi olduğudur.

 

Bununla şunu kastetmektedir: "Tam anlamı ile temizlenmiş kimseler" Abese Suresi'nde "tertemiz olmak"la nitelendirilmiş meleklerin kendileridir.

 

Bir başka açıklamaya göre; "ona ancak ... elsürebilir" buyruğu, "onu ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler indirebilir" demektir; Bu da meleklerden olan rasüller peygamberler arasından rasüHere indirebilir, anlamındadır.

 

Bir diğer açıklamaya göre ''korunan kitab"ın kendisi demek olan Levhi Mahfuz'a ancak tam anlamı ile temizlenmiş melekler el sürebilir.

 

el-Kuşeyrı'nin naklettiği bir açıklamaya göre de bununla görevli olan şahıs İsrafil'dir. İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu batıl bir açıklamadır. Çünkü melekler hiçbir zaman ona erişmez ve hiçbir halde ona ulaşamaz. Eğer bundan maksat bu olsaydı, hiçbir şekilde istisnanın bir anlamı olmazdı. Bu sahifeler, meleklerin ellerinde bulunan bir kitaptır, diye açıklayanların görüşlerine gelince, ihtimal dahilinde bir açıklamadır, Malik'in tercih ettiği görüş de budur.

 

"Kitab"tan maksadın ellerimizde bulunan mushaf olduğu da söylenmiştir, daha kuvvetli görülen görüş de budur, Nitekim Malik ve başkalarının rivayetine göre Resulullah (s.a.v.)'ın Amr b, Hazm'a yazdığı görev mektubunda şu ifadeler yer almaktadır: "Peygamber Muhammed'den Ruayn, Mu'Mir ve Hemdanlıların reisleri olan Şurahbil b, Abd Kulala, el-Haris b, Abd Kulala ve Nuaym b, Abd Kulal'a, .. imdi." Bu mektubumla: "Kur'an'a ancak temizlenmiş (tahir) kimseler el sürebilir" ifadesi de yer almakta idi.

 

İbn Ömer dedi ki: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kur'an'a da sen ancak tahir iken el sür.'' 

 

Hz. Ömer'in kızkardeşi de evine girmiş bulunan ve Kur'an'ın yazılı olduğu sahifeyi isteyen Ömer (r.a)'a müslüman olduğu sırada: "Ona ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler el sürebilir" demiş bunun üzerine o da kalkmış, gusletmiş ve İslama girmişti. Bu husus daha önceden Ta-Ha Süresi'nde (surenin girişinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

Bu hususa binaen Katade ve başkaları: "Ona ancak" hadesten ve necasetlerden "tam anlamı ile temizlenmiş kimseler el sürebilir" demişlerdir. el-Kelbi şirkten, er-Rabi b. Enes büyük ve küçük günahlardan (temizlenmiş olanlar el sürebilir), diye açıklamışlardır.

 

Bir diğer açıklamaya göre "Ona ancak tam anlamı ile temizlenmiş kimseler" ancak muvahhidler "el sürebilir" onu okuyabilir, demektir. Bu açıklamayı da Muhammed b, fudayl ile Abde yapmışlardır.

 

İkrime dedi ki: İbn Abbas herhangi bir yahudi ya da hristiyana Kur'an okuma imkanının verilmesini kabul etmiyordu.

 

el-ferra dedi ki: Onun tadını, faydasını ve bereketini ancak tam anlamıyla temizlenmiş olan kimseler alabilirler. Bundan maksat da Kur'an-ı Kerim'e iman edenlerdir.

 

İbnu'I-Arabi dedi ki: Buhari'nin tercih ettiği görüş de budur. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İsLam'ı, peygamber olarak Muhammed (s.a.v.)'ı gönül hoşnutluğu ile kabul eden bir kimse imanın tadını almış demektir. "

 

el-Huseyn b. el-Fadl dedi ki: Onun tefsirini ve te'vilini ancak Yüce Allah'ın şirk ve münafıklıktan tertemiz edip arındırdığı kimse bilebilir. Ebu Bekr elVerrak dedi ki: Gereğince amel etmeye ancak bahtiyar kimseler muvaffak kılınır.

 

Anlamın: Onun sevabına ancak müminler ulaşabilir, şeklinde olduğu da söylenmiştir. Bu açıklamayı Muaz, Peygamber (s.a.v.)'dan da rivayet etmiştir.

 

Şu şekilde de açıklanmıştır: Ayetin zahiri şer'ı hükmü haber vermektedir. Yani: Ona ancak şer'an temiz olanlar el sürebilirler. Eğer bunun dışında bir durum görülecek olursa, bu şer 'ı hükmün dışında bir haldir. Kadı Ebu Bekr İbnu'l-Arabi'nin tercih ettiği görüş de budur. Ayrıca o lafzın haber kipi olmakla birlikte, anlamının emir olmasını da kabul etmemiştir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önce el-Bakara Suresi'nde (222. ayet, 14. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

el-Mehdevi dedi ki: Bu buyruğun ("el sürebilir" anlamı verilen fiilin) emir olması ve "sin" harfinin ötresinin i'rab ötresi olma ihtimali de mümkündür. Nehy olması, "sin"in ötresinin mebni olarak gelen bir ötre olup, fiilin gerçekte meczum olması da mümkündür.

 

 

Abdestsiz Kur'an-ı Kerim'e El Sürmenin Hükmü:

 

İlim adamları abdestsiz olarak mushafa dokunmanın hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptir. Cumhur, Amr b. Hazm yoluyla gelen hadis dolayısıyla ona dokunulmayacağı kanaatindedir. Ali, İbn Mesud, Sa'd b. Ebi Vakkas, Said b. Zeyd, Ata, ez-Zühri, en-Nehai, el-Hakem, Hammad, Malik ve Şafii'nin de aralarında bulunduğu bir grup fukaha hep bu kanaattedirler.

 

Ebu Hanife'den farklı rivayet gelmiştir. Abdestsiz olanın ona elini sürebileceği rivayeti geldiği gibi, -ki bu İbn Abbas, eş-Şa'bi ve başkalarının da aralarında bulunduğu bir grup seleften de rivayet edilmiştir- Kur'an'ın dışına, kenarlarına ve Kur'an yazısı bulunmayan yerlere elini değdirebileceği fakat, yazılı bölümüne ancak abdestli bir kimsenin el sürebileceği görüşü de rivayet edilmiştir.

 

İbnu'l-Arabi dedi ki: Eğer o bu hususu kabul ediyorsa bu onun aleyhine getirilen deli li pekiştirmektedir. Çünkü yasak bölgenin yakın çevresi de aynı şekilde yasaktır. Diğer taraftan Peygamber (s.a.v.)'ın Amr b. Hazm'a yazdığı mektupta bu hususta oldukça güçlü bir delil vardır. Malik dedi ki: Abdestsiz olan bir kimse Kur'an-ı Kerim'i kesesinin askısı ile veya yastık üzerinde taşıyamaz. Ebu Hanife bunda sakınca yoktur, demiştir. Askı ile onu taşıyana yahut arada bir engel ile ona dokunana engel olunmaz.

 

el-Hakem, Hammad ve Davud b. Ali'den rivayete göre; müslümanın ve kafirin abdestli ya da abdestsiz Kur'an'ı taşımasının ya da ona el sürmesinin bir sakıncası yoktur. Ancak Davud: Müşrik bir kimsenin Kur'an'ı taşıması caiz değildir, demiştir. Onlar buna mübah derken Peygamber (s.a.v.)'in Kayser'e mektup göndermesini delil göstermişlerdir. Ancak bu bir zaruret konusudur, bunda delil olacak bir taraf yoktur.

 

Küçük çocukların Mushafa el sürmelerine gelince, bunda da iki görüş vardır. Bir görüşe göre ergenlik yaşına germiş bir kimseye kıyasen yasak olduğudur, diğeri ise caiz olduğudur. Çünkü abdestsiz olarak el değdirmesinin yasaklanması halinde Kur'an'ı ezberleyemez. Zira Kur'an'ın öğrenilmesi küçük yaşta mümkündür. Diğer taraftan küçük çocuğun abdest alması her ne kadar muteber ise de onun tahareti kamil değildir. Zira onun niyette bulunması sahih olamaz. Eksik bir taharet hali üzere taşıması caiz olduğuna göre, tamamıyla abdestsiz olarak onu taşıması da caiz olur.

 

 

Ebu Davud 229 nolu Hadis’in açıklamasından alıntı: ......dokunmak, imamların ekserisine göre haramdır. Hanefilere göre; Kur'an'a bitişik olmayan bir kılıf, bir muhafaza, bir torba veya sandık içinde bulunan bir Mushaf-ı Şerifi tutmak caizdir. Bunların haricinde haramdır. Kur'an-ı Kerime cünup iken el sürmenin haram olduğu görüşünde olan ulema  "Ona (Kuran'a) tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez, (O) alemlerin Rabbi'nden indirilmedir"[Vakıa 79, 80.] ayeti kerimesine dayanmışlardır.

 

-----------------------------------------------------

 

 

BU KONUDAKİ HADİSLER:

 

Tirmizi 131- İbn Ömer (r.a.)’den rivayete göre, Rasulullah (s.a.v.): “Cünüp ve hayızlı olan kimse Kur’an’dan bir şey okumasın” (İbn Mace, Tahara: 105; Ebu Davud, Tahara: 90; Muvatta, Kur’an: 15)

 

Rasulullah (s.a.v.)’in ashabı, tabiin ve daha sonraki gelen ilim adamlarının çoğunluğu bu görüştedir. Sufyan es Sevri, İbnül Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak şöyle demektedirler: “Cünüp ve hayızlı olan Kur’an’dan bir şey okumamalı ancak bir ayetinin bir kısmını veya bazı bölümlerini okuyabilir ayrıca tesbih (Sübhanallah) ve tehlil (La ilahe ilallah) gibi şeyleri söylemelerinin bir sakıncası yoktur.”

 

* * *

 

146- Ali (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.v.), cünüp olmadığımız sürece her durumda bize Kur’an okuttururdu.” (Ebu Davud, Tahara: 90; İbn Mace, Tahara: 105; Muvatta, Kur’an: 2; Buhari, Vudu’ 38)

 

Bu Hadis Hasen-Sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve tabiinden pek çok kimse bu görüşte olup şöyle demektedirler: “Abdestsiz olarak Kur’an okunur fakat Mushaf’a tahir / abdestli olanlar el sürerek okumalıdır.” Sufyan es Sevri, Şafii, Ahmed ve İshak bu görüştedir.