ZADU’L-MEAD

DÖRDÜNCÜ KİTAP

PEYGAMBER'İN (S.A.) CİHADI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

B) CİHAD'A TEŞVİKİ

 

1- Cihada Teşvik Konusundaki Hadisler:

 

Allah ve esenlik yurdunun davetçisi, onurlu nefisleri, yüce himmetleri harekete geçirdi. İman münadisi sağlam bellekli kulağı olanlara davetini duyurdu, dirilere Allah'ı işittirdi. Kişiyi duydukları, iyilerin makamlarına ulaşmak için can atar hale getirdi, gittiği yolda şarkılar söyleyip onu coşturdu. Bineği onu ancak yerleşim (ahiret) yurdunda üstünden indiidi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:

 

"Kendisi yolunda cihada çıkanlara Allah 'Yalnız Bana inandığı ve Peygamberimi tasdik ettiği için cihada çıkan kimseyi elde ettiği mükafat yahut ganimetle sağ-salim döndüreceğim yahut da cennete koyacağım' diye garanti vermiştir. Şayet ümmetime meşakkatli geleceğini bilmeseydim hiçbir seriyenin ardından yerimde oturmazdım. Can-ı gönülden arzu ediyorum ki, Allah yolunda öldürüleyim, sonra diriltileyim. Sonra öldürüleyim, sonra diriltileyim. Sonra öldürüleyim..."

 

"Allah yolunda çarpışan mücahidin hali (gündüz) oruç tutan, (gece) namaz kılan, Allah'ın ayetlerine itaat eden ve oruç tutmaktan, namaz kılmaktan bıkıp usanmayan kimsenin hali gibidir. İşte Allah yolunda çarpışan mücahid eve dönünceye kadar bu durumdadır. Allah, kendi yolunda cihada çıkan mücahidi, vefat ettirip cennete koymayı yahut da elde ettiği sevap yahut ganimetle sağ-salim evine döndürmeyi üzerine almıştır."

 

"Sabahleyin veya akşamleyin Allah yolunda cihad için yapılan bir yürüyüş dünyadan ve dünyanın içindekilerden daha hayırlıdır. "

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Rabbinden aktardığı bir kutsi hadiste buyuruyor ki: "Kularımdan herhangi bir kul, hoşnutluğumu kazanmak için benim yolumda cihada çıkarsa ona şu garantiyi verdim: Şayet onu eve döndüreceksem elde ettiği sevap yahut ganimetle döndüreceğim. Eğer ruhunu alacaksam, bağışlayıp merhamet edeceğim ve cennete koyacağım."

 

"Allah yolunda cihad edin. Zira cihad, cennetin kapılarından bir kapıdır. Allah onun sayesinde kişiyi endişeden ve tasadan kurtarır."

 

"Bana inanan, müslüman olan ve hicret eden kimseye ben, cennetin sinesinde bir köşke ve cennetin ortasında (ayrı) bir köşke kefilim. Bana inanan, müslüman olan ve Allah yolunda cihad eden kimseye ise ben, cennetin sinesinde bir köşke, cennetin ortasında (ayrı) bir köşke ve cennet köşklerinin en alaları arasında (başka) bir köşke kefilim. Bunu yapan kimse hayır arzulama için bir kapı ve serden kaçmayı gerektirecek bir kapı bırakmamıştır. Ölmek istediği yerde (istediği şekilde) ölür."

 

"Bir deve sağımı süresince Allah yolunda çarpışan müslüman bir kimse cenneti hak eder."

 

"Cennette yüz derece vardır. Allah onları, kendisi yolunda cihad edenler için hazırlamıştır. Her iki derecenin arası yerle gök arası kadardır. Allah'tan dilekte bulunduğunuzda, O'ndan Firdevs'i isteyin. Çünkü o, cennetin ortası ve cennetin en ala yeridir. Onun üstünde Rahman'ın Arş'ı vardır. Cennetin 'nehirleri oradan fışkınr."

 

 Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Said'e: "Allah'ı Rab, İslam'ı (hak) din ve Muhammed'i peygamber olarak kabul edip buna razı olan cenneti hak eder." buyurdu. Bu söz Ebu Said'in hoşuna gitti ve: "Bu sözü bana tekrarla, ey Allah'ın Rasulü!" diye rica etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de tekrarladı ve: "Bir başka iyi amel daha vardır ki, Allah o amelle kulu, cennette yüz derece yükseltir. Her iki derece arası yerle gök arası kadardır." buyurdu. Ebu Said: "O hangisi, ey Allah'ın Rasulü?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah yolunda cihaddır" buyurdu.

 

"Allah yolunda iki çift (koyun, altın, gümüş, deve vs.) harcayan kimseyi cennetin kapıcıları -herbiri ayrı bir kapıdan- "Ey falan! Buraya gel" diye çağırırlar. Namaza düşkün olan kimse namaz kapısından, mücahidlerden olan cihad kapısından, sadaka (zekat) verenlerden olan sadaka kapısından ve oruç ehlinden olan da Reyyan kapısından çağırılır." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadisi söylerken orada bulunan Hz. Ebu Bekir: "Anam, babam yoluna feda olsun ey Allah'ın Rasulü! Bu kapıların birinden çağırılana bir müşkil yoktur. Ama bu kapıların hepsinden çağrılacak kimse de var mıdır?" diye sordu. Peygamberimiz: "Evet, vardır. Umarım, sen de onlardansın." cevabını •verdi.

 

"Allah yolunda malının fazlasını harcayan kimseye Allah yediyüz misli sevap yazar. Kendisi ve ailesi için mal harcayan, bir hasta ziyaret eden yahut bir yoldan eziyet veren şeyi kaldıran kimsenin yaptığı bu şeylere karşı -her iyiliğe on misli sevap olmak üzere- sevap verilir. Yıpratıp delmedikçe oruç bir kalkandır. Allah'ın, bedeninde bir rahatsızlığa mübtela kıldığı kimsenin, bu rahatsızlığı onun için günahlardan bir indirim ohır."

 

İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyuruluyor: "Allah yolunda cihad için bir harcamada bulunan, ancak kendisi cihada çıkmayıp evinde oturan kimseye harcadığı her dirhem karşılığında yediyüz dirhem verilir. Allah yolunda bizzat gazaya çıkan ve Allah rızası için orada harcamada bulunan kimseye harcadığı her dirhem karşılığında yediyüzbin dirhem verilir." Bunları söyledikten sonra Hz Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah, dilediğine kat kat artırır." ayetini [Bakara, 261] okudu.

 

"Allah yolundaki bir mücahide yahut borcu konusunda bir borçluya yahut da köleliği konusunda, efendisi ile belli bir mal getirip hürriyete kavuşma anlaşması yapmış (mükateb) köleye yardımda bulunan kimseyi Allah, kendisinin gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde kendi gölgesinde gölgelendirir."

 

"Ayaklan, Allah yolunda tozlanan kimseyi, Allah cehenneme haram eder."

 

"Bir adamın kalbinde cimrilikle iman bir arada bulunmaz. Bir kulun yüzünde Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennem dumanı birleşmez." Bu hadiste geçen "Bir kulun yüzünde" ifadesi yerine bir metinde "Bir kulun kalbinde", bir başka metinde "Bir kişinin karnında" ve bir diğer metinde ise "Bir müslümanın burun deliklerinde" ifadesi yer almaktadır.

 

imam Ahmed'in (r.h.) rivayet ettiği bir hadiste: "Ayakları, gündüz bir saat, Allah yolunda tozlanan kimsenin o iki ayağı cehenneme haramdır." buyrulmaktadır.

 

Yine İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir başka hadiste ise Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki: "Allah, bir adamın karnında Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennemin dumanını birleştirmez. Ayakları Allah yolunda tozlanan kimsenin bedeninin geri kalan kısmını da Allah cehenneme haram eder. Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah, ondan cehennemi dört nala giden süvarinin bin senede varacağı yer kadar uzaklaştırır. Allah yolunda bir yara alan kimse son nefesinde şehidlerin mührüyle mühürlenir, şehid olarak gider; kıyamet günü ona ait bir nur vardır, yarasının rengi safran rengi, kokusu misk kokusudur. Onu önceden gelip geçenler de, sonradan gelenler de tanır ve: "Bu falandır, üzerinde şehitlik mührü var" derler. Allah yolunda bir deve sağımı süresince çarpışan kimse cenneti hak eder."

 

İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Kim Allah yolunda bir yürüyüşe çıkarsa, bu yürüyüşte üzerine konan toz kadar kıyamet günü misk hak eder." buy rulmak tadır.

 

imam Ahmed'in (r.h.) rivayet ettiği bir hadiste ise: "Allah yolunda bir kimsenin kalbine bir tasa gelse muhakkak Allah ona cehennemi haram eder." buyrulmuştur.

 

*'Allah yolunda bir gün sınırda nöbet tutma, dünyadan ve dünya üstündeki herşeyden daha hayırlıdır. "

 

"Bir gün, bir gece sınırda nöbet tutmak bir ay (gündüzleri) oruç tutup (geceleri) namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Vazifesi başında ölürse yapmakta olduğu ameli sanki devam etmekteymişçesine sevap elde eder, ona (şehidlere olduğu gibi) rızkı devam eder ve kabir fitnesinden emin olur."

 

"Her ölenin amel defteri kapanır. Bundan Allah yolunda nöbet beklerken Ölen müstesnadır. Zira onun ameli, kıyamet gününe kadar artar durur ve o kimse kabir fitnesinden güvence altına alınır."

 

"Sınırda Allah rızası için bir gün nöbet tutmak diğer yerlerde bin gün nöbet tutmaktan daha hayırlıdır."

 

İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Kim sınırda Allah rızası için bir gece nöbet tutarsa, (gündüzleri) oruçla ve (geceleri) namazla geçirilen bin gecenin sevabını elde eder."

 

"Herhangi birinizin Allah yolunda bekleyip gözcülük etmesi evinde yaptığı altmış senelik ibadetten daha hayırlıdır. Dikkat edin, Allah'ın sizi bağışlayıp cennete koymasını istiyorsanız Allah yolunda cihad edin. Kim Allah yolunda bir deve sağımı süresince çarpışırsa cenneti hak eder,"

 

İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadiste: "Kim müslümanların sahillerinden birinde üç gün sınır nöbeti tutarsa bu, bir senelik (karada tutulan) sınır nöbeti yerine geçer." buyrulmuştur.

 

Yine İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadiste ise: "Allah yolunda bir gece bekçilik etme, geceleyin namazla gündüzün oruçla geçirilen bin geceden daha faziletlidir." buyrulmuştur.

 

"Allah korkusundan dolu dolu olan yahut ağlayan bir göze cehennem ateşi haramdır. Allah yolunda uykusuz kalan bir göze cehennem ateşi haramdır."

 

İmam Ahmed'in rivayetine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki: "Bir sultan kendisini tutmadan, kim kendi isteğiyle gönülden Allah yolunda müslümanların arkasından bekçilik ederse yeminde durulmuş olması için gerekli süre dışında o kimsenin gözleri cehennem ateşini görmeyecektir. Zira Allah: 'Yemin olsun sizden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere muhakkak oraya (cehenneme) uğrayacaksınız.'' buyurmaktadır."

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculukları sırasında bütün bir gece akşamdan sabaha kadar atı üzerinde müslümanlara bekçilik edip nöbet tutan, yalnızca namaz yahut abdest bozmak için atından inen bir adama: "Cenneti hak ettin. Ancak bundan sonrr amel etmemen gerekmez." buyurdu.

 

"Allah yolunda bir ok atana cennette bir derece vardır."

 

"Bir kimsenin Allah yolunda ok atması, bir köle azadına denktir. Allah yolunda bir kimsenin saçı ağarsa, saçının aklığı kıyamet günü onun için bir nur olur." Nesai'nin rivayetinde derece, yüz seneyle tefsir olunmuştur.

 

"Allah bir tek ok yüzünden şu üç kimseyi cennete kor: 1) Sanatında hayrı gözeterek oku imal edeni, 2) Okçuya atması için, yardım maksadıyla oku uzatanı, 3) Oku atanı. Atıcılık ve binicilik öğrenin. Atıcılık öğrenmeniz bana göre binicilik öğrenmenizden daha iyidir. Kişinin eğlence için yaptığı her şey batıldır (boştur). Ancak yayı ile ok atması yahut atını eğitmesi ve hanımıyla oynaşması bundan müstesnadır. Allah'ın kendisine atıcılığı öğrenmeyi müyesser kıldığı bir kimse onu hiçe sayarak bırakırsa o nimete nankörlük etmiş olur." Bu hadisi İmam Ahmed ve Sünen sahipleri rivayet etmişlerdir. İbn Mace'de hadis "Kim atıcılığı öğrenir, sonra onu terkederse bana isyan etmiş olur'* şeklinde yer almaktadır.

 

İmam Ahmed'in rivayetine göre bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana tavsiyede bulun.*' dedi. O da: "Sana Allah'tan korkmanı tavsiye ederim.

 

Zira herşeyin başı odur. Cihad etmeni Öneririm; çünkü cihad, İslam'ın ruhbanlığıdır. Sana Allah'ı anmayı (zikri) ve Kur'an okumayı tavsiye ederim. Çünkü bu gökteki ruhun, yerdeki zikrindir." buyurdu.

 

"İslam şahikasının zirvesi cihaddır."

 

"Üç kimseye yardım etmek Allah üzerinde bir haktır: 1) Allah yolunda çarpışan mücahid, 2) Efendisiyle, belli bir miktar mal getirdiğinde hürriyete kavuşmak üzere sözleşme yapmış olan ve bunu ödemek isteyen köle, 3) İffetini korumak amacıyla evlenmek isteyen kimse."

 

"Bir kimse gaza etmeden ve gaza etmeyi gönlünden geçirmeden ölürse bir tür nifak üzere ölür."

 

Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadiste: "Bir kimse gaza etmez yahut gazaya çıkan bir gaziyi donatmaz yahut da gazaya çıkan kimsenin ailesine iyi bakmazsa, daha kıyamet günü olmadan önce Allah onu bir musibete maruz bırakır." buyrulmuştur.

 

"İnsanların altın ve gümüşlere kıyamayıp pintilik ettikleri, ine alış-verişi yaptıkları, sığırların kuyruklarına yapıştıkları ve Allah yolunda cihad etmeyi bıraktıkları vakit gelince Allah onların başına bir bela indirir; artık onlar, dinlerine dönünceye kadar başlarından bu belayı kaldırmaz. "

 

 İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Bir kimse Allah Teala'ya kavuştuğunda üzerinde Allah yolunda (çarpışmadan) hasıl olan bir iz bulunmazsa kendisinde bir yarık bulunduğu halde Allah'a kavuşur." buyrulmuştur.

 

Allah Teala: "Kendinizi bile bile tehlikeye atmayın." buyurmuştur. Ebu Eyyub el-Ensari, kişinin bile bile kendisini tehlikeye atmasını, cihadı terketmek diye tefsir etmiştir.

 

Sahih bir hadiste: "Cennetin kapılan, kılıçların gölgesi altındadır." buyrulmuştur.

 

Yine sahih bir hadiste: "Allah'ın sözü (ve dini) üstün olsun diye savaşan kimse, Allah yolunda savaşmış olur." buyrulmaktadır.

 

Bir diğer sahih hadiste: "Cehenneme ilk atılacak kimseler gösteriş ve nam yapmak için ilim öğrenen alim, sadaka veren mal sahibi (zengin) ve cihad sırasında öldürülen kişi." buyrulmuştur.

 

Bir başka sahih hadiste: "Dünya malı elde etmek için savaşa çıkan kimseye sevap yoktur" buyruluyor.

 

Bir başka sahih hadiste rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah b. Amr'a buyurmuştur ki: "Şayet sabredip sevabını Allah'tan bekleyerek savaşırsan; Allah seni, sabırlı ve sevabı Allah'tan bekleyen olarak diriltir. Şayet gösteriş ve rekabet için savaşırsan; Allah seni, riyakar ve rekabet eden olarak diriltir. Ey Abdullah b. Amr! Sen hangi şekilde savaşır yahut öldürülürsen Allah seni o şekilde, o hal üzere diriltir.''

 

 

2- Savaş Zamanı:

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) günün evvelinde savaşmayı uygun görürdü. Nitekim yolculuğa da günün evvelinde çıkmayı severdi. Şayet günün evvelinde savaşa başlamazsa;vaşı, güneş tepe noktadan batıya yönelip rüzgarlar esmeye başlayıncaya ve yardım ininceye kadar ertelerdi.

 

 

3- Şehitliğin Faziletleri:

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Canım elinde olana yemin ederim ki, Allah yolunda yaralanan herhangi bir kimse -Allah kendisi yolunda yaralananı daha iyi bilir-, kıyamet günü rengi kan rengi, fakat kokusu misk kokusu olduğu bir halde gelir."

 

Tirmizi'nin rivayet ettiği bir hadiste buyruluyor ki: "Allah'a şu iki damladan yahut iki izden daha sevimli hiçbir şey yoktur: Allah korkusundan akan gözyaşı damlası, Allah yolunda akıtılan kan damlası. İzler ise; Allah yolundaki iz ve Allah'ın farzlarından birinin yapılmasından meydana gelen izdir."

 

Bir sahih hadiste buyuruluyor ki: "Ölüp de Allah katında bir hayra erişen bir kulu, tekrar dünyaya dönmesi ve dünya ile dünyadaki şeylerin kendisinin olması sevindirmez. Yalnız şehitliğin faziletinden dolayı görmekte olduğu şeylerden ötürü bundan şehid müstesnadır. Çünkü dünyaya dönüp bir kere daha öldürülmek -bir metne göre de gördüğü iltifattan Ötürü on kere daha öldürülmek- onu sevindirir."

 

Oğlu Bedir savaşında Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında öldürülen Numan'in kızı Ümmü Harise, kendisine "O şimdi nerede?" diye sorduğunda Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O en yüksek Firdevs'e erişti." buyurdu.

 

"Şehidlerin ruhları yeşil kuşların karınlarındadır. Onlar için Arş'a asılmış kandiller vardır. Diledikleri zaman cennetten çıkarlar; sonra bu kandillere konarlar. Rableri onları görür, gözetir, ihsanda bulunur ve: 'Bir arzunuz var ir..?' diye sorar. Onlar da: 'Ne arzumuz olsun? Dilediğimiz zaman cennetten çıkıyoruz!' derler. Allah bunu onlara üç kere tekrarlar. Kendilerine bu sorunun sorulmasından vazgeçilmeyeceğini görünce: 'Ya Rabbi! Senin yolunda bir daha öldürülmemiz için ruhlarımızı bedenlerimize iade etmeni talep ediyoruz.' derler. Allah da onların bir ihtiyacı bulunmadığım görünce öylece bırakılırlar. "

 

"Şehidlerin Allah katında elde ettiği birtakım meziyetleri vardır: I) Kanı akmaya ilk başladığı anda bağışlanması. 2) Cennetteki makamının gösterilmesi. 3) İmanın tadının tattırılması. 4) Siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz olan gözlere sahip hurilerle evlendirilmesi. 5) Kabir azabından korunması. 6) En büyük korkudan güvencede olması. 7) Başına vakar tacının konulması -ki bu tacdaki bir yakut tanesi dünyadan ve dünyadaki şeylerden daha hayırlıdır-, 8) Yetmiş iki huri ile evlendirilmesi. 9) Akrabalarından yetmiş kişiye şefaat etme hakkının tanınması." Bu hadisi İmam Ahmed rivayet etmiş ve Tirmizi sahih olduğunu söylemiştir.

 

Cabir'e buyurdu ki: "Sana, Allah'ın babana ne dediğini haber vereyim mi?" Cabir: "Evet, haber verin" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattı: "Allah, konuştuğu herkesle mutlaka perde arkasından konuşmuştur. Babanla karşı karşıya söyleşti. 'Dile benden dilediğini ey kulum! Sana vereyim.' dedi. O da: 'Ya Rabbi! Beni dirilt, senin yolunda ikinci kez öldürüleyim.' ricasında bulundu. Allah: 'Daha önce insanlar dünyaya bir daha döndürülmeyecekler diye hükmettim.' diye buyurdu. O da: 'Ya Rabbi! Öyleyse geride bıraktıklarıma bunu ulaştır.' diye istekte bulundu. Bunun üzerine Allah Teala: 'Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Bilakis onlar Rableri katında diridirler, rızıklandırılmaktadırlar.' ayetini [Al-i İmran, 169] indirdi."

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatıyor: Kardeşleriniz Uhud'da şehid edilince Allah, onların ruhlarını yeşil kuşların karınlarına koydu; onlar cennet nehirlerine gelir, cennet meyvelerinden yer ve Arş'ın gölgesindeki altın kandillere konarlar. Yedikleri ve içtikleri şeylerin lezzetini, kaldıkları yerin güzelliğini görünce: "Keşke kardeşlerimiz Allah'ın bize yaptığım bilseler cihaddan kaçınmazlar, harpten çekinmezler." dediler. Bunun üzerine Allah: "Ben sizin durumunuzu onlara ulaştıracağım." dedi ve Peygamberine: "Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma." diye başlayan ayetleri indirdi.

 

Müsned'az rivayet edilen bir hadiste buyuruluyor ki: "Şehidler, cennet kapısındaki bir nehrin göz kamaştıran bir yerinde bulunan yeşil kubbededirler. Sabah akşam cennetten rızıkları çıkar."

 

"Daha şehidin yerdeki kanı kurumadan (huri) iki hanımı, her birinin elinde dünyadan ve dünyada bulunan şeylerden daha hayırlı birer yeni ve güzel elbise bulunduğu halde, sanki bitkisiz bir arazide yavrularını kaybetmiş iki kuş gibi koşar ona gelirler."

 

Müstedrek'te ve Nesai'de rivayet olunan bir hadiste buyuruluyor ki: "Benim için Allah yolunda öldürülmem, yerleşik hayat süren şehir ve köy ahalisi ile göçebelerin benim olmasından daha sevimlidir. "

 

Yine aynı iki kaynakta yer alan hadiste ise: "Şehid, ölüm anında, sizin herhangi birinizin karınca ısırmasından duyduğu acıyı duyar." buyurulmaktadır.

 

Sünen'deki bir hadiste de: "Şehid, ailesinden yetmiş kişiye şefaat eder.*' buyurulmaktadır.

 

Müsned'de rivayet edilen bir hadiste buyuruluyor ki: "Şehidlerin en üstünü, (ön) safta düşmanla karşılaştığında yüzlerini çevirmeyip öldürülenlerdir, işte onlar cennetin en ala köşklerinde yan gelip yatacaklardır. Rabbin onlara güler. Rabbin dünyada bir kula güldüğü zaman artık ona hesap sorulmaz."

 

Yine aynı kaynakta yer alan bir başka hadiste buyuruluyor ki: "Şehidler dörde ayrılır: 1) Mü'min, inancı yerinde bir adam, düşmanla karşılaşır; Allah'a sadakat gösterir ve öldürülür, işte insanların kendisine bakmak için boyunlarını kaldırdığı kimse budur. -Bu sözleri söylerken Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını o kadar kaldırdı ki, başlığı yere düştü-. 2) Mü'min, inancı yerinde bir adam, düşmanla karşılaşır; derisine sanki dikenle vurulmaktadır, bir serseri ok gelir onu öldürür. Bu adam ikinci derecededir. 3) Mü'min, inancı yerinde iyi amelle kötü ameli birbirine karıştırmış bir adam, düşmanla karşılaşır; Allah'a sadakat gösterir ve öldürülür. İşte bu üçüncü derecededir. 4) Mü'min, ama kendisi aleyhine pek çok konuda haddi aşmış bir adam düşmanla karşılaşır; Allah'a sadakat gösterir ve öldürülür. İşte bu da dördüncü derecededir. "

 

Müsned'de ve İbn Hibban'ın Sahihinde yer alan bir hadiste buyuruluyor ki: 'Savaşta ölenler üçe ayrılır: 1) Malıyla, canıyla Allah yolunda cihad eden, düşmanla karşılaştığında onlarla çarpışan ve öldürülen mü'min kimse, işte Allah'ın Arş'ı altındaki çadırda imtihan olunan şehid budur. Peygamberler, ondan ancak peygamberlik derecesiyle üstün gelirler. 2) Nefsine günahlardan, hatalardan pay ayıran, ama canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden, düşmanla karşılaştığında çarpışan ve öldürülen mü'min kimse, İşte bu davranışı yalayıp yutucudur; günahlarını ve hatalarım siler süpürür. Kılıç, hataların silgisidir. Bu kimse cennetin istediği kapısından girer. Zira cennetin sekiz, cehennemin yedi kapısı vardır. Bazıları, bazılarından üstündür. 3) Canıyla, malıyla cihad eden münafık kimse. Düşmanla karşılaştığı zaman Allah yolunda öldürülünceye kadar çarpışır. İşte bu kimse cehennemdedir. Kılıç, nifakı silmez."

 

Sahih bir hadiste: "Kafirle onun katili, cehennemde asla bir araya gelmez." buyurulmaktadır.

 

Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hangi cihad daha üstündür?" diye sordular. "Müşriklerle malıyla, canıyla çarpışan kimsenin yaptığı cihad." cevabını verdi. "Hangi ölüm daha güzeldir?" diye sordular. "Allah yolunda kanı akıtılan ve atı vurulan kimsenin ölümü." cevabım verdi.

 

İbn Mace'nin Sünen İnde yer alan bir hadiste:' 'Zalim sultanın huzurunda söylenen adil söz, en büyük cihaddandır." buyurulmaktadır. Bu hadisi Ahmed ve Nesai, mürsel olarak rivayet etmişlerdir.

 

Bir sahih hadiste buyuruluyor ki: "Ümmetimden, kıyamet kopuncaya -bir metne göre ise sonuncuları Mesih Deccal'le savaşıncaya- kadar hak üzere savaşan bir grup devamlı bulunacaktır. Ne onları yardımsız bırakanlar onlara zarar verebilir; ne de muhalefet edenler.''

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

C) HARP HUKUKU