ZADU’L-MEAD |
DÖRDÜNCÜ KİTAP PEYGAMBER'İN (S.A.) CİHADI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
C) MEKKE'DEN HİCRET
1- Hicrete İzin:
Allah Rasulü (s.a.)
Medine'ye hicret için müslümanlara izin verdi. İnsanlar hemen hicrete başladılar.
Medine'ye gitmek üzere ilk yola çıkan Ebu Seleme b. Abdülesed ile karısı Ümmü
Seleme'dir. Ancak Ümmü Seleme kocasıyla gitmekten engellendi, ona kavuşmaktan
bir sene alıkondu. Bir sene sonra oğlu ile yola çıkıp Medine'ye hicret etti.
Osman b. Ebu Talha ona destek verdi, yardımda bulundu.
Sonra insanlar birbiri
peşinden bölük bölük yola koyuldular. Mekke'de Allah Rasulü (s.a.) Hz. Ebu
Bekir ve Hz. Ali dışında ve bir de müşriklerin zorla alıkoydukları dışında hiç
müslüman kalmadı.'Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali ise Peygamberimizin emriyle
kaldılar. Allah Rasulü (s.a.), yol hazırlığı yapıp kendisine hicret emrinin
gelmesini beklemeye başladı. Hz. Ebu Bekir de yol hazırlığını tamamlamıştı.
2- Daru'n-Nedve'de
Yapılan Toplantı:
Müşrikler, Allah
Rasulü'nün (s.a.) ashabının yol hazırlığı yaptıklarını, yola koyulduklarını,
eşyalarım yüklediklerini, kadınları, çocukları ve malları Evs ve Hazrec
kabilelerine sevkettiklerini görünce, Medine yurdunun korunaklı bir yurt ve
halkının da iyi silah kullanan güçlü, kuvvetli cengaver bir halk olduğunu
bildiklerinden Allah Rasulü'nün (s.a.) onlara gidip katılarak kendilerine karşı
davasının kuvvet bulmasından korkup telaşa kapıldılar; derhal Daru'n-Nedve'de
toplandılar. Bu konuyu görüşmek üzere müşriklerin ileri gelen görüş ve fikir
sahiplerinden her biri istisnasız bu toplantıya katıldı.
Dostları ve üstadları
olan İblis de ağır elbiseler giyinmiş Necidli yaşlı bir ihtiyar suretinde
onların bu toplantılarına katıldı. Allah Rasulü'nün (s.a.) durumunu görüştüler.
Herbiri bir görüş ileri sürüyor; ihtiyar ise hepsini de reddediyor, hoşnut
kalmıyordu. Nihayet Ebu Cehil: "Aklıma bir fikir geldi. Görüyorum ki
hiçbirinizin aklına bu fikir gelmedi." dedi. "Nedir o?" diye
sordular. Ebu Cehil anlattı; "Kanaatimce Kureyş'in her bir kabilesinden
güçlü-kuvvetli yiğit bir delikanlı alırız, sonra ellerine keskin birer kılıç
veririz, hepsi birden bir tek adam vurmuş gibi vurur onu öldürürler. Böylece
kanı, bütün kabilelere dağılır. Bundan sonra Abdimenafoğulları ne yapacaklarını
bilemezler, bütün kabilelerin düşmanlığını göze alamazlar. Biz de onlara onun
diyetini öderiz!" Bu sözler üzerine ihtiyar adam: "Aferin şu yiğide!
İşte vallahi, uygun olan görüş budur." dedi. Oradakiler, bu karar üzere
hem fikir olarak ayrıldılar. Cebrail, Rab Teala katından Hz. Peygamber'e (s.a.)
vahiy getirdi, bu durumu kendisine bildirdi ve o gece yatağında uyumamasını
emretti.
3- Ebu Bekir'e Gidişi:
Allah Rasulü (s.a.) öğle
vakti sıcağında hiç gelmediği bir saatte başı örtülü bir vaziyette Hz. Ebu Bekir'e
geldi ve ona: "Yanında kim varsa dışarı çıkar!" dedi. Hz. Ebu Bekir:
"Onlar ailendir, ey Allah'ın Rasulü!" dedi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (s.a.): "Allah yola çıkmak için bana izin verdi." dedi. Hz.
Ebu Bekir: "Sana yoldaşlık etmek var mı ey Allah'ın Rasulü?" diye
sordu. Allah Rasulü (s.a.): "Evet" buyurdu. Hz. Ebu Bekir:
"Babam, anam sana feda olsun! Şu iki devemden birini al." dedi. Allah
Rasulü (s.a.): "Para karşılığı" dedi.
4- Evinden Çıkışı:
Hz. Peygamber (s.a.),
Hz. Ali'ye o gece kendi yatağında yatmasını buyurdu. Kureyş'ten sözü edilen
güruh Hz. Peygamber'in (s.a.) evinin etrafında toplandı. Kapının aralığından
bakarak peygamberimizi gözetliyorlar, geceleyin ansızın baskın yapmak
istiyorlar ve hangilerinin en bedbaht olacağını konuşuyorlardı. Allah Rasulü
(s.a.) karşılarına çıktı, yerden bir avuç kum ve çakıl taşı aldı ve müşriklerin
başlarına saçmaya başladı. Müşrikler, Hz. Peygamber'i (s.a.) görmüyorlardı. Hz.
Peygamber (s.a.) ise: "Biz onların önlerinden bir sed, arkalarından da bir
sed çektik. Onları bu şekilde perdeledik. Artık onlar göremezler."
ayetini'[Yasin, 9] okuyordu. Allah Rasulü (s.a.) Hz. Ebu Bekir'in evine gitti.
Hz. Ebu Bekir'in evinin küçük kapısından geceleyin çıkıp yola koyuldular.
Müşrikler,
Peygamberimizin kapısı önünde bekleşirken bir adam geldi, bekleşenleri görünce:
"Ne bekliyorsunuz?" diye sordu. "Muhammed'i" dediler. Adam:
"Eliniz boşa gitti, ziyan ettiniz! Vallahi, yanınıza çıkmış, başınıza
toprak serpmiş gitmiş!" dedi. Müşrikler: "Vallahi onu görmedik!"
dediler ve başlarından toprağı silkmeye koyuldular.
Peygamberimizin
kapısında bekleşenler şunlardı: Ebu Cehil, Hakem b. as, Ukbe b. Ebu Muayt, Nadr
b. Haris, Ümeyye b. Halef, Zem'a b. Esved, Tuayme b. Adiy, Ebu Leheb, Übey b.
Halef, Nübeyh b. Haccac ve Münebbih b. Haccac.
Sabah olunca Hz. Ali
yataktan kalktı. Müşrikler ona Allah Rasulü'nü (s.a.) sordular. O da: "Bir
bilgim yok." dedi.
5- Mağara Günleri:
Sonra Allah Rasulü
(s.a.) ile Hz. Ebu Bekir Sevr mağarasına gittiler, içeri girdiler. Bir örümcek
mağaranın kapısına ağını ördü.
Abdullah b. Uraykıt
el-Leysi'yi ücretle tutmuşlardı. Yolu çok iyi bilen bir kılavuzdu. Kavmi
Kureyş'in dini üzere idi. Bu konuda ondan güvence aldılar, develerini ona
teslim edip üç gün sonra Sevr mağarasında buluşmak üzere sözleştiler.
Kureyşliler onları arama
işine ciddiyetle sarıldılar. Yanlarına iz takip uzmanları aldılar, mağaranın
kapısına kadar vardılar, orada durdular.
Sahihayn'da rivayet
edildiğine göre, Hz. Ebu Bekir telaşlanarak: "Ey Allah'ın Rasulü!
İçlerinden biri eğilip de ayağının dibine baksa bizi görür!" dedi.
Peygamberimiz: "Ey Ebu Bekir! İki kişinin üçüncüsü Allah olursa sen,
akibetin ne olacağını sanırsın? Endişe etme, Allah bizimle beraberdir."
buyurdu. Hz. Peygamber (s.a.) ve Hz. Ebu Bekir: müşriklerin, tepelerinde
konuştuklarını duyuyorlardı. Ama Allah Teala, onları müşriklere görünmez
eyledi. (Hz. Ebu Bekir'in azatlısı) Amir b. Füheyre tepelerinde Hz. Ebu
Bekir'in koyunlarını otlatır, Mekke'de söylenenlere kulak kabartır; sonra gelip
onlara haber verirdi. Seher vakti olunca da diğer insanlarla birlikte sürüyü
otlatırdı.
Hz. Aişe anlatıyor:
Onlara en kolaylarından yolda ihtiyaç duyacakları' şeyler hazırladık ve onlar
için bir dağarcık içine azık koyduk. Hz. Ebu Bekir'in kızı Esma, kuşağından bir
parça kesip dağarcığın ağzını bağladı. Bir parça daha kesip onunla da kırbanın
ağzım bağladı. Bundan dolayı kendisine Hz. Peygamber (s.a.) tarafından
"Zatü'n-Nıtakayn - iki kuşaklı" lakabı verildi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: