UMDETU’L AHKAM |
LUKATA |
BULUNTU EŞYA |
4477-5/5- ... Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e altın ya da gümüş lukata (buluntu) hakkında
soru soruldu. O: "Sen onun bağını ve kabını (kesesini) bil. Sonra bir sene
onu tanzt. Eğer (sahibini) bilmezsen o taktirde sen onu harca ve yanında da bir
emanet olsun. Eğer günün birinde onu arayan kişi gelirse o zaman onu kendisine
öde." Adam ona, kaybolmuş develer hakkında da soru sordu. Allah Rasulü:
"Ondan sana ne. Onu (kendi haline) bırak. Çünkü onun ayakkabısı ve su
tulumu kendisi ile birliktedir. O su olan yere gider, ağaçtan yer. Ta ki sahibi
onu buluncaya kadar." Ona koyun hakkında da sordu. Bu sefer: "Onu al.
Çünkü o ancak ya senindir ya kardeşinin yahut kurdundur" buyurdu.
Açıklama:
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (4476) "Sonra onu bir sene tanzt. Eğer sahibi gelmez
ise senin yanında emanet olur" ikinci rivayette (4477) "Sonra onu bir
sene tanzt. Eğer (sahibini) bilmezsen onu harca ve senin yanında emanet olsun.
Günlerden bir gün onu arayan gelirse onu kendisine öde. " Bunun anlamı
şudur: Bir seneden sonra sen onu mülk edinmediğin sürece senin yanında bir
emanettir. Dolayısı ile senin herhangi bir kusurun olmaksızın telef olursa
senin onun tazminatını ödemene gerek yoktur. Yoksa bu onun o buluntuyu mülk
edinmesini engelledi anlamında değildir. Aksine diğer açık hadisler dolayısı
ile zikrettiğimiz üzere onu mülk edinebilir. Bunlar ise Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Sonra onu harca, sonra onu infak et" buyruklarıdır.
İşte Rasulullah
(s.a.v.) bu hususa ikinci rivayette "Eğer (sahibini) bilmezsen onu harca
ve senin yanında bir emanet olsun" buyruğu ile işaret etmiş bulunmaktadır.
Yani sahibinin ondaki hakkı sona ermez. Aksine ne zamar: gelip onu isterse eğer
kendisi duruyorsa onu kendisine ver değilse onun bedelini öde. İşte bu da
Rasulullah (s.a.v.)'in: "Eğer günlerden bir gür: sahibi gelirse onu
kendisine ver" buyruğunun anlamıdır. Maksat ise sahibini;. ondaki hakkının
büsbütün sona ermediğini anlatmaktır. Kadı Iyaz ve başkalar:
Müslümanların mülk
edinmesinden sonra sahibinin gelmesi halinde onu mülk edinenin tazminatını
ödeyeceği üzerinde icma etmişlerdir. Ancak Davud (ezZahiri) tazminatın
ödenmesinin söz konusu olmadığını söylemiştir. Allah en iyi bilendir.
(4478) "Şayet
sahibi gelir de onun kabını, sayısını ve bağını bilecek olursc onu kendisine
ver, aksi taktirde o senindir. " Bu hadiste bulunan lukatayı nitelikleri
ile söyleyen birisi gelirse bir beyyine olmaksızın onu kendisine vermesi icap
eder diyen Malik'in ve bu kanaatte olan diğerlerinin lehine bir delildir. Bizim
Mezheb alimlerimiz ise: Bir beyyine olmadan onu kendisine ödemesi icap etmez
demişlerdir. Ebu Hanife ve onun Mezheb alimleri de -yüce Allah'ın rahmeti
onlara- böyle demişlerdir. Bu kanaatte olanlar bu hadisi bundan maksat eğer
onun doğru söylediğine inanırsa onu kendisine vermesi caizdir, vacip değildir
diye yorumlamışlardır. Çünkü sadece onu tasdik ettiği için o buluntuyu
kendisine vermesinin emredilmesi vücub ifade etmek için değildir. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: