UMDETU’L AHKAM |
VAKIF - HİBE |
VAKIF BABI |
4200-15/1- Bize Yahya b.
Yahya et-Temımı tahdis etti, bize Süleym b. Ahdar, İbn Avn'dan haber verdi, o
Nafi'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer'e Hayber'de bir
arazi nasip oldu. Onun hakkında kendisi ile istişare etmek üzere Nebi
(s.a.v.)'in huzuruna gelip, dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü! Hayber'de bir arazi
bana nasip oldu. Bana göre ondan daha nefis hiçbir mal elde etmiş değilim. Ona
ne yapmamı emir buyurursun, dedi.
Rasulullah (s.a.v.):
''Arzu edersen aslını alıkoyar, onu tasadduk edebilirsin" buyurdu.
(İbn Ömer), dedi ki:
Bunun üzerine Ömer, onu şöyle ce tasadduk etti: Aslı satılamaz, satın alınamaz,
miras alınamaz ve bağışlanamaz. (İbn Ömer devamla), dedi ki: Ömer onu
fakirlere, akrabalara, kölelere, Allah'ın yolunda yolculara ve misafirlere
sadaka olarak bağışladı. Onun mütevelliliğini yapan kimse için ondan maruf bir
şekilde yemekte yahut da ondan herhangi bir mal biriktirmemek üzere bir
arkadaşına yedirmekte bir sakınca olmayacaktı.
(Ravi), dedi ki: Ben bu
hadisi Muhammed'e rivayet ettim. Tam buraya "onda mal yığıp
biriktirmeksizin" ibaresine gelince Muhammed: "Mal toplamaya
kalkışmamak üzere" dedi.
İbn Avn, dedi ki: Bu
kitabı okuyan kimsenin bana haber verdiğine göre bu hadiste "Mal toplamaya
kalkışmamak üzere" ibaresi vardır.
Açıklama:
(4200) "Ömer
Hayber'de bir araziye sahip oldu. Onun hakkında tanışmak üzere Nebi (s.a.v.)'e
gidip ... onda mal edinmeksizin" bir diğer rivayette de: Ondan mal toplamaksızın"
şeklindedir.
"Ondan daha
nefis" yani ondan daha güzel daha iyi demektir. Ömer (radıyallahu anh)'ın
vakfettiği bu malının adı peltek se ile "sem"dir.
"Mal
toplamaksızın" ibaresi mal yığıp biriktirmeksizin anlamındadır. Kadim bir
aslı bulunan yahut da bir aslı oluncaya kadar toplanıp bir araya getirilen her
bir şeye "müessel: toplanan, bir araya getirilen" denilir. Müessel
şan ve şeref de buradan gelmektedir ki, eskiden beri gelen şan ve şeref
anlamındadır. Bir şeyin aslı onun aslı kökü demektir.
Bu hadiste vakfın esas
itibari ile sahih olduğuna ve cahiliye şaibelerinden farklı olduğuna delil
bulunmaktadır. Bizim mezhebimizin kanaati de büyük çoğunluğun kanaati de budur.
Aynı şekilde mescidlerin ve sebillerin vakfedilmesinin sahih olduğu üzerinde
müslümanların İCmaı da buna delildir.
Bu hadisteki diğer
bazı hükümler:
1. Vakıf satılmaz,
hibe edilmez, miras alınmaz. Vakıfta ancak vakfedenin
şartına uyulur.
2. Vakfı yapanın
öngördüğü şartlar sahihtir.
3. Vakfın pek büyük
bir fazileti vardır. Bu da onun cari bir sadaka olmasıdır.
4. Kişinin sevdiği
şeylerden infak etmesinin fazileti büyüktür.
5. Bu hadiste Ömer
(radıyallahu anh)'ın fazileti açıkça görülmektedir.
6. Karşı karşıya
kalınan hususlarda ve hayır yollarında fazilet sahibi ve salih kimselerle
danışmak yerinde bir davranıştır.
7. Hayber kılıç
zoruyla fethedilmiştir. Hayber'i ganimet alanlar onu mülk edinip aralarında
paylaştırmış ve hisselerine uygun olarak mülkiyetleri kesinleşmiş ve bu
hisselerindeki tasarrufları da geçerlilik kazanmıştır.
8. Sıla-i rahmin ve
ona vakıf yapmanın fazileti de açıkça anlaşılmaktadır. "Ondan maruf bir
şekilde yer." Bu da mutad bir şekilde onun gelirinden yeyip bu sınırı
aşmayacağı anlamına gelir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: