UMDETU’L AHKAM |
ALIŞVERİŞ |
VARLIKLININ BORCUNU ÖDEMEMESİNİN HARAM OLDUĞU, HAVALENİN
SAHİH OLUP ÖDEYEBİLECEK DURUMDA OLANA HAVALE EDİLENİN BUNU KABUL ETMESİNİN
MÜSTEHAB OLDUĞU BABI |
3978-33/1- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Ebu Zinad'dan rivayetini okudum,
o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasulullah
(s.a.v.) varlıklının borcunu savsaklaması zulümdür. Sizden biriniz ödeyebilecek
durumda olan birisine havale edilecek olursa o da kabul etsin buyurdu.
Açıklama:
"Zenginin borcunu
savsaklaması zulümdür." Kadı Iyaz ve başkaları
dedi ki: Matıl: Ödenmesi hak olan bir şeyi ödememek,
ödemeyi engellemek demektir. Buna göre varlıklı kimsenin borcunu savsaklaması
zulümdür ve haramdır. Varlıklı olmayanın borcunu ödememesi ise zulüm de
değildir, haram da değildir.
Çünkü hadisin mefhumu
bunu gerektiriyor ve ayrıca bu kişi mazurdur. Eğer varlıklı olup da malının
hazır bulunmaması ya da başka bir sebebten
ötürü ödeme imkanı yoksa böyle birisinin imkanı olacak vakte kadar ödemeyi
geciktirmesi caiz olur. Bu ise varlıklının savsaklamasından ayrı özel bir
haldir. Yahut da şöyle denilebilir. Varlıklıdan kasıt ödeme imkanı bulan
kimsedir. Dolayısı ile böyle bir kişi bunun kapsamına girmez.
Bazılarının
dediklerine göre bu hadis Malik'in, Şafii'nin ve cumhurun ödeme imkanı olmayan
bir kimseyi hapsetmek de onun peşine takılmak da ödemesini istemek de -ödeme
imkanını bulacak varlığı oluncaya kadar- helal değildir diyenlerin görüşlerinin
lehine delil vardır. Malik'in mezhebine mensup ilim adamları ile başkaları
borcunu savsaklayan kimse bundan dolayı fasık olup bu
savsaklamayı bir defa yapmasından ötürü şahitliği reddolunur
mu yoksa bu tutumu tekrarlayıp bir adet haline gelmedikçe şahitliği kabul
edilmemesi devam eder mi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bizim mezhebimizin
gerektirdiği üzere bu halinin tekrarlaması şarttır.
Müslim'de yer alan bir
başka hadiste borcunu ödeyebilecek bir varlığı olan kimsenin savsaklaması şeref
ve haysiyetinin saygınlığını ortadan kaldırır, cezalandırılmayı helal
kılar" buyurulmaktadır. Bu hadiste geçen lam
harfi fethalı "leyı"
savsaklamanın kendisi (matl)dır. Vacid
ise varlıklı kimse anlamındadır. İlim adamlarının dediklerine göre şeref ve
haysiyetinin saygınlığını ortadan kaldırması hak sahibinin bu bana zulmetti, bu
borcumu savsakladı demesi demektir. Cezalandırılması ise hapsedilmesi ve tazir edilmesi (azarlanmak vs) dir.
"Sizden biriniz
varlıklı birisine havale edilirse bunu kabul etsin." Burada "utbia: havale edilirse" lafzında te
harfi sakindir. Aynı şekilde "felyetba: havale
edilmeyi kabul etsin" de de te
harfi sakindir. Tıpkı uhrice felyahruc
demek gibidir. Rivayetlerde doğru ve meşhur olan dil kitaplarında ve garibul hadis kitaplarında bilinen budur. Kadı Iyaz ve başkaları ise kimi muhaddislerden
ikincisinde te harfini şeddeli okuduğunu
nakletmektedir. Doğrusu ise birincisidir. Anlamı da şudur:
Kişinin başkasındaki
alacağı onu ödeyebilecek bir başkasına havale edilecek olursa o da yapılan bu
havaleyi kabul etsin. Aynı kökten olmak üzere: tebi'tu
erracule el hakki: hakkım adama havale edildi
denilir. Yüce Allah'ın: "Bize karşı onun öcünü alacak kimse
bulamazsınız" (İsra, 69) buyruğunda da bu lafız
kullanılmıştır.
Mezheb alimlerimizin ve cumhurun kanaatine göre bir kimse
ödeyebilecek durumda olan birisine havale edilecek olursa bu havaleyi kabul
etmesi müstehaptır. Onlar böylelikle hadisi mendubluk ifade etmektedir diye yorumlamış olmaktadır. Kimi
ilim adamı da: Bu havaleyi kabul etmek mübahtır, mendub değildir derken bazıları emrin zahiri dolayısı ile
vaciptir demişlerdir. Bu da Davud ez-Zahiri'nin ve
başkasının görüşüdür.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
MALINI İFLAS ETMİŞ
BİRİNİN YANINDA BULAN KİMSE