UMDETU’L

AHKAM

SALATU’L-HAVF

 

KORKU NAMAZI

 

1939-305/1- Bize Abd b. Humeyd tahdis etti. .. İbn Ömer dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) korku namazını iki gruptan birisine bir rekat olarak kıldırırken diğer grup düşmanın karşısında bulunuyordu. Sonra namazdan çıktılar ve arkadaşlarının bulundukları yerde yüzleri düşmana karşı durdular. Diğer grup da geldikten sonra Nebi (s.a.v.) onlara da bir rekat kıldırdı, sonra Nebi (s.a.v.) selam verdi. Sonra bunlar da bir rekat, ötekiler de bir rekat kaza etti.

 

Açıklama:

 

Müslim -Allah'ın rahmeti ona- bu babta dört hadis zikretmektedir. Bunların biri İbn Ömer'in rivayet ettiği (1939) şu hadistir: "Nebi (s.a.v.) iki gruptan birisine bir rek'at namaz kıldırdı... sonra selam verdi. Bunlar bir rek'aöbürleri de birer rek'at kaza kıld!." İmam Evzai ve Maliki mezhebine mensub Eşheb bu hadisi delil almışlardır. Aynı zamanda bu uygulama Şafii mezhebinde de caizdir. Diğer taraftan şöyle denilmiştir: Her iki grup kalan birer rek'atlarını birlikte kaza ettiler denildiği gibi ayrı ayrı kaza ettiler de denilmiştir. Sahih olan da budur.

 

İkinci hadis İbn Ebu Hasme'nin buna yakın olarak rivayet ettiği (1944) hadistir. Ancak Nebi (s.a.v.) birinci gruba bir rekat kıldırmakla birlikte ayakta kalmaya devam etmiş, o grup namazı kendi kendilerine tamamlamışlar, sonra yerlerine gidip düşmana karşı saf tutmuş, sonra diğerleri gelip onlara da bir rekat kıldırdıktan sonra onlar kalan rekatlarını tamamlayıncaya kadar oturmasını sürdürmüş, sonra da onlarla birlikte selam vermiştir.

Malik, Şafii, Ebu Sevr ve başkaları da bunu delil almışlardır. Ebu Davud Sünen'inde ondan (İbn Ebu Hasme'den) bir başka şekilde daha söz etmektedir:

 

"Nebi (s.a.v.) beraberindekileri iki saf halinde dizmiş, hemen arkasında duranlara birer rek'at kıldırdıktan sonra hemen arkasındakiler bir rek'at namaz kılıncaya kadar ayakta kalmaya devam etmiş, sonra onlar öne geçip onların önünde bulunanlar ise arkaya geçerek onlara da birer rekat kıldırmış, sonra da geri çekilenler bir rekat kılıncaya kadar oturmasını sürdürmüş, sonra da selam vermiştir." bir diğer rivayette ise "hepsi ile birlikte selam vermiştir."

 

Üçüncü hadis ise (1942) Cabir'in rivayet ettiği hadistir: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabını arkalarında iki saf halinde dizmiştir ... secdeyi bitirince öndeki saf da secde yapt!. .. " diyerek ikinci rek'atı da buna yakın olarak zikretti.

 

İbn Ömer'in rivayet ettiği hadis de (1940, 1941) Cabir'in rivayet ettiği hadise yakındır ama onun rivayetinde bir safın öne geçmesi ile diğerinin geriye geçmesi söz konusu edilmemektedir.

Şafii, İbn Ebu Leyla ve Ebu Yusuf da düşman kıble tarafında bulunuyarsa bu hadisin doğrultusunda görüş belirtmişlerdir. Şafii'ye göre-Cabir'in rivayetinde olduğu gibi- ikinci safın öne geçip birincisinin geriye çekilmeSi de, -İbn Ömer'in rivayet ettiği hadisin zahirinde görüldüğü gibi- oldukları halde kalmaları da caizdir.

Dördüncü hadis ise Cabir (r.a.)'ın rivayet ettiği (1946) hadistir.

Buna göre Nebi (s.a.v.) her bir gruba ikişer rek'at kıldırmıştır. Ebu Davud'un Sünen'i ile başka kaynaklarda yer alan Ebu Bekr'in rivayetine göre ise Nebi (s.a.v.) her bir gruba ikişer rek'at namaz kıldırmıştır. Böylelikle ikinci grup, nafile namaz kılan birisinin arkasında farz namaz kılmış oldu. ŞafiI de böyle demiştir. Bunu aynı zamanda Hasan-ı Basri'den de nakletmişlerdir. Tahavi ise bunun mensuh olduğunu ileri sürmüştür. Fakat onun bu iddiası kabul edilemez, çünkü mensuh olduğuna dair bir delil yoktur.

 

İşte bunlar korku namazının altı şeklidir. İbn Mes'ud ve Ebu Hureyre ise yedinci bir şekil daha rivayet etmektedirler. Buna göre Nebi (s.a.v.) bir gruba tek bir rek'at kıldırmış ve onlar selam vermeksizin ayrılıp gitmiş, düşmanın karşısında saf tutmuşlar, diğerleri gelip onlara da bir rekat kıldırdıktan sonra selam vermiş. Bunlar kılmadıkları bir rek'atın kazasını kıldıktan sonra selam verip gitmiş ve öbürlerinin yerine durmuşlar. Sonra öbürleri gelip kendi kendilerine bir rek'at kıldıktan sonra selam vermişlerdir.

Ebu Hanife de bunu delil almıştır.

 

Yine Ebu Davud ve başkaları korku namazı ile ilgili başka şekiller de zikretmişlerdir ki bunların toplamı on altı farklı şekil etmektedir. İbnul Kassar elMaliki'nin zikrettiğine göre Nebi (s.a.v.) korku namazını farklı on yerde kılmıştır.

 

Tercih olunan ise bütün bu şekillerin yerlerine göre caiz olduklarıdır. Korku namazı ile ilgili fıkıh kitaplarında meşhur, etraflı açıklamalar ve oldukça detaylı bilgiler bulunmaktadır.

 

Hattabi dedi ki: Korku namazı birkaç türlüdür. Nebi (s.a.v.) bu farklı şekilleri değişik vakalarda kılmıştır. Bu farklı şekiller birbirinden ayrı olup bunların hepsinde namaz için daha ihtiyatlı, düşman ve tehlikeden daha çok koruyan şekil araştırılır. Korku namazının şekilleri farklı olmakla birlikte mana itibari ile ittifak halindedir. Sonra genelolarak bütün ilim adamları korku namazının önceden olduğu gibi bugün de meşru olduğu kanaatindedir. Ancak Ebu Yusuf ve Müzeni, bunun dışında istisna teşkil ederek Nebi (s.a.v.)'den sonra korku namazı meşru değildir, demişlerdir. Çünkü yüce Allah: "Sen aralarında bulunup da onlara namaz kıldıracak olursan" (Nisa, 102) buyurmuştur.

 

Cumhur ise ashab-ı kiramın Nebi (s.a.v.)'den sonra bunu fiili olarak uygulamayı sürdürdüklerini söyleyerek onlara karşı delil göstermişlerdir. Ayrıca bu ayetten maksat bizzat Nebi (s.a.v.)'i tahsis etmek (ona ait özel bir hüküm bildirmek) değildir. Diğer taraftan Nebi (s.a.v.)'in: "Benim namaz kıldığımı gördüğünüz gibi siz de kılmız" buyruğu da sabittir.

 

 

 

 

1945-31017- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Ma!ik'e, Yezid b. Ruman'dan naklettiği rivayeti okudum. O Salih b. Havvat'dan, o Zarurrika' gününde Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte korku namazı kılmış bir kimseden diye rivayet ettiğine göre, bir grup onunla birlikte saf tuttu, bir grup ise düşman karşısında durdu. Kendisi ile birlikte olanlara bir rek'at namaz kıldırdı. sonra ayakta kalmaya devam etti, onlar kendi kendilerine namazlarını tamamladıktan sonra ayrılıp gittiler, düşmana karşı safa durdular. Diğer grup gelince onlara da geri kalan rek'atı kıldırdı. Sonra oturduğu yerde kaldı, onlar kendi kendilerine namazı tamamladıktan sonra onlarla birlikte selam verdi.

 

Açıklama:

 

(1945) "Zaturrika" Bilinen bir gazve olup hicri beşinci yılda Necid tarafında Gatafanlıların arazisinde meydana gelmiştir. Buna Zaturrika (Yamalı Gazve) denilmesinin sebebi, müslümanların ayaklarının çıplak olup, delik deşik olması üzerine ayaklarına bezler sarmalarından dolayıdır. Bu gazaya bu ismin veriliş sebebi hakkında sahih olan budur. Bu husus Sahih'de Ebu Musa el-Eşari (radıyallahu anh)'ın rivayeti ile sabittir. Orada er-Rika denilen bir dağ sebebi ile bu ismin verildiği de söylenmiştir. Ona bu ismin veriliş sebebi ise o dağda beyaza, kırmızıya ve siyaha çalan renklerin bulunmasından dolayıdır. Yine orada Zaturrika denilen bir ağacın bulunmasından örurü bu ismin verildiği söylendiği gibi, müslümanların bu gazada sancaklarını yamaladıklarından örurü bu ismin verildiği de söylenmiştir. Bütün bu hususların bu gazada bir araya gelmiş olması ihtimali de vardır. Korku namazı, Zaturrika Gazasında meşhur olmuştur. Nadiroğuları Gazasında meşhur olduğu da söylenmiştir.

 

(1945) Yahya b. Yahya'nın rivayet ettiği hadise göre ise "bir grup onunla birlikte saf tutmuştur" denilmektedir. çoğu nüshada bu şekilde olmakla birlikte bazılarında "onunla birlikte namaz kıldı" şeklindedir, her ikisi de sahihtir. "Bir grup da düşmana karşı", düşmanın karşısında yüzleri ona dönük demektir.

 

Taife (grup) lafzı, az ve çok hakkında da kullanılabilen bir şeyin parçası, bir fırkası anlamındadır. Ama Şafii: Ben korku namazında taife denilen grubun üç kişiden daha az olmasını mekruh görmekteyim. Dolayısı ile birlikte imam ile birlikte taife'nin üç kişi ve daha fazla olması, düşmanın karşısında duranların da aynı şekilde olması gerekir. Şafii buna yüce Allah'ın: "Silahlarını alsınlar, secde ettikleri zaman ... olsunlar" (Nisa, 102) ayetini delil göstermiştir. Böylelikle her bir grup hakkında çoğul zamiri kullanılmıştır. Çoğulun asgarisi ise meşhur olan kanaate göre üç kişidir.

 

 

 

1946-311/8- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Cabir dedi ki:

Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte geliyorduk. Nihayet Zatürrika'a vardık. (Yolculuklarımız sırasında) gölgeli bir ağacın yanına gelecek olursak onu Rasulullah (s.a.v.)'e bırakırdık.

 

(Cabir) dedi ki: Müşriklerden bir adam çıkageldi, Rasulullah (s.a.v.)'in kılıcı da bir ağaca asılı idi. Bu adam, Allah'ın Nebisinin (s.a.v.) kılıcını alıp kınından çıkardı ve Rasulullah (s.a.v.)'e:

Benden korkuyor musun? Dedi. Allah Rasulü: "Hayır" buyurdu. Adam: Seni benden kim koruyabilir, dedi. Allah Rasulü: "Beni senden Allah korur" buyurdu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.)'in ashabı onu tehdid edince o da kılıcını kınına koyup astı. Sonra namaz kılmak üzere ezan okundu. Allah Rasulü bir gruba iki rek'at namaz kıldırdıktan sonra geri çekildiler, diğer gruba da iki rek'at namaz kıldırdı.

 

(Cabir) dedi ki: Böylelikle Rasulullah (s.a.v.) dört rek'at, gazada bulunanlar(ın her bi grubu) ise iki rekat kılmış oldu.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

CENAZE BÖLÜMÜ