UMDETU’L

AHKAM

KÜSUF

 

KÜSUF NAMAZI BABI

 

2086-1/1- Bize Kuteybe b. Said de Malik b. Enes'den tahdis etti. .. o Aişe'de:şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (s.a.v.) hayatta iken güneş tutuldu. Resulullah (s.a.v.) kalkıp namaza durdu. Kıyamı alabildiğine uzattı. Sonra rüku yaptı, rükuyu da oldukça uzattı. Sonra başını kaldırdı

 

Kıyamı da oldukça uzatmakla birlikte birinci kıyamdan daha kısa tuttu. Sonra (tekrar) rükua vardı, oldukça uzun bir rüku yaptı. Ama birinci rükudan biraz daha kısa tuttu. Sonra secde yaptı. Sonra secdeden kalktı ve uzunca kıyam ya makla birlikte bu kıyamı birinci kıyamından daha kısa oldu. Sonra rÜkua vare: uzunca rüku yapmakla birlikte bu birinci rüku'dan kısa oldu. Sonra başını kaldırıp kıyamda durdu. Kıyamı da uzatmakla birlikte birinci kıyamdan daha kısa ic Sonra rükua vardı ve rükuyu uzun tutmakla beraber birinci rükudan daha kısa idi. Sonra secdeye vardı, sonra Resulullah (s.a.v.) namazı bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Arkasından cemaate bir hutbe verdi. Allah'a hamd-u senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın ayetlerindendir. Muhakkak bunlar herhangi bir kimsenin ölümü ve yaşaması sebe: ile tutulmazlar. Onların tutulduklarını görecek olursanız Allah'ı tekbir (ve tazirr. ediniz. Allah'a dua edip namaz kılın, sadaka verin. Ey Muhammed ümmeti bir erkek kulunun zina etmesinden yahut bir kadın kulunun zina etmesinden dola; Allah'tan daha çok gayret edecek (kıskanacak) hiçbir kimse yoktur. Ey Muhammed ümmeti! Allah'a yemin ederim ki benim bildiğimi bilseniz şüphesiz pek çe ağlar çok az gülerdiniz. Şimdi söyleyin, tebliğ ettim mi?"

 

Malik'in rivayetinde ise: "Muhakkak güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettir" şeklindedir.

 

Açıklama:

 

(2086) "Kıyamı oldukça uzattı, rükuyu oldukça uzattı, sonra secde yaptı, sonra ayağa kalktı ve kıyamı da uzun tuttu." Bu ibareler secdeyi uzun tutmaz diyenlerin gösterdikleri deliller arasındadır. Öbür kanaati savunanların delili ise, secdeyi de uzun yaptığını açıkça ifade eden hadislerdir, mutlak olan rivayetler de bu hadislere göre yorumlanır.

 

"Cidden: oldukça" mastar (mefulu mutlak) olarak nasb edilmiştir.

Namazın kılınışını anlattıktan sonra "sonra Rasulullah namazı bitirdi, güneş de açılmış bulunuyordu. İnsanlara bii hutbe verdi." Bu ifadeler Şafii ve ona muvafakat eden kimselerin lehine küsuf namazından sonra hutbenin müstehab olduğu şeklindeki görüşlerinin lehine bir delildir. Ayrıca bundan tutulmanın sona ermesi ile -namazdan farklı olarak- hutbenin zamanının geçmeyeceği hükmü de anlaşılmaktadır.

"Allah'a hamd ve senada bulundu" ifadesi hutbenin başında Allah'a hamd ve senada bulunulacağına delildir. Şafii'nin mezhebine göre elhamdulillah lafzını söylemek de muayyen olarak tesbit edilmiştir. Bu manada başka bir ifade kullanacak olursa hutbesi sahih olmaz.

Bu babtaki hadislerde Rasulullah (s.a.v.)'in: "Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü ve yaşaması dolayısı ile tutulmazlar" buyruğu ve bir rivayetteki onların "Güneş İbrahim'in ölümü dolayısı ile tutuldu" demeleri üzerine Nebi (s.a.v.) onların bu iddialarını reddetmek için bu sözleri söylemiştir.

İlim adamları der ki: Bu sözü söylemekteki hikmet şudur: Cahiliye döneminin sapık bazı insanları güneşi ve ay'ı ta'zim ediyorlardı. Allah Rasulü ise her ikisinin yüce Allah'ın yaratmış olduğu iki ayet olduğunu onların herhangi bir iş yapamadıklarını, aksine her ikisinin de diğer yaratılmışlar gibi eksiklik ve diğerleri gibi değişikliklere uğramakla karşı karşıya kaldıklarını açıkladı. Müneccim ve başka kesimlerden bazı sapkınlar da güneş ve ayancak büyük bir kişinin ölümü ve benzeri sebeple tutulur, derlerdi. Allah Rasulü bunun da batıl olduğunu, onların bu sözlerine aldanılmaması gerektiğini, özellikle de böyle bir hal İbrahim (a.s)'ın vefatına rastlamış olması sebebi ile beyan etmiş oldu.

 

"Bu sebeple onları (bu halde) gördüğünüz taktirde Allah'ı tekbir ediniz, Allah'a dua ediniz, namaz kılmız, sadaka veriniz" buyruğu ile bu itaatlere teşvikte bulunulmaktadır. Buradaki emir müstehaplık ifade eder.

 

"Ey Muhammed ümmeti! Şüphesiz yüce Allah'tan daha kıskanç kimse yoktur" İlim adamlarının dediklerine göre bu ifade, yüce Allah'tan daha çok masiyetlerden alıkoyan, masiyetlerin işlenmesinden ondan daha çok hoşlanmaya:hiçbir kimse yoktur, demektir.

 

"Ey Muhammed ümmeti! Allah'a yemin ederim ki benim bildiklerimi bilseydiniz ... " yani eğer sizler Allah'ın suç ve günah işleyenlerden ne kadar büyük bir intikam aldığını, cezasının ne kadar şiddetli olduğunu, kıyametin dehşetli hallerini ve ondan sonraki halleri bildiğim gibi bilseydiniz, benim gerek bu durduğum yerde gerek başkasında gördüğüm şekilde ateşi görseydiniz, hiç şüphesiz bu bildikleriniz hakkında düşünmenizden ötürü pek çok ağlar pek az gülerdiniz.

 

"Artık tebliğ ettim mi?" Emrolunduğum şekilde sakındırmaları, uyarıp korkutmaları ve bunun dışında benimle gönderilenleri tebliğ ettim mi?

 

Bundan maksat, bu öğütlere gerektiği gibi dikkat edip ona riayet etmeler_ ona gereken itinayı göstermeleridir. Çünkü o, onları uyarıp korkutmakla emrolunmuştu.

 

 

 

2088-3/3- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti. .. Nebi (s.a.v.)'in zevcesi Aişe'den şöyle dediğini haber verdi: Rasulullah (s.a.v.)'in zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) mescide çıktı. Kıyama durup tekbir aldı, insanlar da arkasında saf tuttu. Rasulullah (s.a.v.) Kur'an'dan uzun bir bölüm okuduktan sonra tekbir alıp rükua vararak uzunca rüku yaptı. Sonra başını kaldırıp: "Semiallahu limen hamideh, rabbena lekelhamd" buyurdu. Sonra kıyamda durup Kur'an'dan uzunca bir bölüm okumakla birlikte bu, ilk kıraatten daha kısa idi. Sonra tekbir alıp rükua vardı, uzunca bir rüku yaptı. Bu rüku ilk rükudan daha kısa idi. Sonra "semiallahulimenhamideh, rabbena lekelhamd" buyurdu ve arkasından secdeye vardı -ama Ebu Tahir, sonra secdeye vardı ibaresini zikretmedi-; sonra ikinci rek'atta da bunun benzerini yaptı. Nihayet dört rüku ve dört secdeye tamamladı. Namazını bitirmeden önce de güneş açıldı. Sonra kalkıp insanlara hutbe verdi. Allah'a layık olduğu vech ile övgüde bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü sebebi ile de yaşaması dolayısı ile de tutulmazlar. Siz onları gördüğünüz taktirde derhal namaza koşunuz."

 

Yine şöyle buyurdu: ''Allah bu halinizi giderinceye kadar namaz kılınız. " Yine Rasulullah (s.a.v.): "Şu durduğum yerde size vad olunmuş her şeyi gördüm, o kadar ki siz benim öne doğru ilerlediğimi gördüğünüz zamanda and olsun cennetten bir salkım almak istediğim halimi gördüm. -el Muradi öne geçmek anlamında ukaddimu yerine etekaddemu dedi- ve and olsun siz benim geri çekildiğimi gördüğünüz zaman cehennemin bir kısmının diğer bir kısmını adeta yiyip bitirdiğini gördüm. İçinde İbn Luhayy'ı da gördüm, saibeleri ilk olarak (putlar adına) salıveren odur."

Ebu Tahir'in hadisi rivayeti "derhal namaza koşun" buyruğunda sona ermekte olup bundan sonrasını rivayet etmemiştir. 

 

Açıklama:

 

"Rasulullah (s.a.v.) mescide çıktı, ayakta durdu ... " Bundan şu hükümler anlaşılmaktadır:

 

1. Küsuf namazı sabittir.

 

2. Küsuf namazının cumanın kılındığı mescidde kılınması müstehaptır. Mezheb alimlerimiz der ki: Namazgaha çıkmayışının sebebi tutulmanın sona ermesi dolayısı ile namazın vaktinin geçeceği korkusundan dolayıdır. Çünkü sünnet, bu namazı kılmakta eli çabuk tutmaktır.

 

3. Bu namazın cemaatle kılınması müstehaptır, tek tek kılınması da caizdir.

 

Kadın, köle, yolcu ve namaz kılması sahih olan diğer kimseler tarafından de kılınması meşrudur.

 

"Sonra başını kaldırdı, semiallahulimenhamide ... dedi. .. "

 

Bunda da şu hususlara delil vardır:

 

1. Rükudan kalkınca bu iki lafzı (semiallahulimenhamideh, Rabbena velekel hamd lafızlarım birlikte) söylemenin müstehab olduğuna delildir. Bu Şafii'nin ve ona muvafakat edenlerin de görüşüdür. Bunu söylemek bize göre imam için de cemaat için de, tek başına namaz kılan için de müstehaptır. Herkesin bu iki lafzı birlikte söylemesi müstehaptır.

 

2. Bu hadis-i şerifte küsuf namazında da ister birinci, ister ikinci rükuda:başını kaldıran her kimse için bu iki cümleyi birlikte söylemenin müstehab olduğuna da delil vardır.

 

"Siz bunu görecek olursanız derhal namaza koşunuz." bir rivayette de: 'hlah bu halinizi açıncaya kadar namaz kılınız" buyruğu şu demektir: Namaz kimakta elinizi çabuk tutunuz ve hızlıca namaza koşunuz. Bir azabın öncü belirileri olmasından korkulan bu arızi hal üzerinizden gidinceye kadar bunu yapın-demektir.

 

"Benim öne geçtiğimi gördüğünüz zaman" ibaresinde (öne geçtiğim anlamındaki) "ukaddimu" lafzını hemze ötreli, kaf fethalı-şeddeli, dal kesreli zapte:miş bulunuyoruz. Kendimi öne geçirdiğim yahut ayağımı öne attığım ... anlam dadır. Kadı Iyaz da açıkça bunun böyle zaptedildiğini söylemektedir. Bir topluluk ise bunu "ekdumu" şeklinde fethalı hemze, sakin kaf ve ötreli dal ile zaptetmişle-dir ki bu da ikdam (öne geçmek)den gelmektedir. Her ikisi de doğrudur.

 

"Andolsun cehennemi gördüm." Buradan cehennem'in yaratılmış ve halen var olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Ehl-i sünnetin görüşü de budur. "Bir kısr diğerini yiyip bitirirceesine" ifadesi de aşırı alevi ve biri diğerini yok eden der-=: dalgaları gibi kaynayıp coşması dolayısıyla bu halde idi, demektir.

 

"Orada Amr b. Luhayy'i de gördüm" bu ibarede bazı kimselerin günümüze,;: cehennemde azap görmekte olduğuna delil vardır. Allah bize de diğer müslümanlara da afiyet versin.

 

"Benim geri çekildiğimi gördüğünüz zaman" ifadesinden de azap ve helak yerlerinden geri durma hükmü anlaşılmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan: