UMDETU’L

AHKAM

NAMAZ

 

İMAMLA BİRLİKTE NAMAZ KILANIN İMAMA UYMASI BABI

 

929-86/10- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti .. , Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam olmuştur. Bu sebeple ona muhalefet etmeyiniz. O tekbir alınca siz de tekbir alınız, rükua varınca siz de rükua varınız. Semiallahu li men hamideh derse, siz de Allahumme Rabbena leke'l-hamd deyiniz. O secde edince siz de secde ediniz. Oturarak namaz kılarsa, siz de birlikte oturarak namaz kılınız. "

 

Açıklama:

 

Hadisten Anlaşılan Diğer Hükümler:

 

1- İmama uyan bir kimsenin tekbir alışta ayakta duruş, oturuş, rüku ve sücudda imamına uyması ve bunları imamdan sonra yapması vaciptir. Mesela kendisi iftitah tekbirini imam iftitah tekbirini tamamladıktan sonra alır. Eğer imam tekbirini tamamlamadan önce imama uyan kişi tekbir almaya başlayacak olursa namaza girmiş olmaz.

 

2- Rükua da imam rükua başladıktan ve rükudan kalkmadan önce rükua varır. Şayet onunla birlikte yahut ondan önce rükua varacak olursa iyi olmayan bir iş yapmış olur ama namazı batıl olmaz. Secde de böyledir.

 

3- İmam selamı bitirdikten sonra ona uyan selam verir. Ondan önce selam verecek olursa namazı batıl olur. Ancak imamdan ayrılmayı niyet etmesi hali müstesnadır. Bu hususta bilinen meşhur bir görüş ayrılığı vardır. Şayet imamdan ne önce, ne sonra onunla birlikte selam verecek olursa iyi olmayan bir iş yapmış olmakla birlikte sahih olan görüşe göre namazı batıl olmaz, batıl olacağı da söylenmiştir.

 

4- Rasulullah (s.a.v.)'in: "Oturarak namaz kılarsa siz de oturarak kılınız" buyruğu ile ilgili ilim adamlarının değişik görüşleri vardır. Bir kesim hadisin zahirine göre görüş belirtmiştir. Bu şekilde görüş belirtenler arasında Ahmed b. Hanbel ve Evzai -yüce Allah'ın rahmeti onlara- de vardır. Malik (rahimehullah) bir rivayette ayakta durabilecek durumda olan bir kimsenin oturan birisine uyarak namaz kılması, ayakta da, oturarak da caiz değildir. Ebu Hanife, Şafii ve selefin cumhuru ise ayakta durabilen bir kimsenin, oturan bir imama ancak ayakta durup, uyması caizdir. Bu görüş sahipleri Nebi (s.a.v.)'in bu hadiseden sonra vefatı ile neticelenen hastalığında oturarak namaz kıldırdığı halde arkasında Ebu Bekir (radıyallahu anh)'ın ve diğer cemaatin ayakta durup namaz kıldıklarını delil göstermişlerdir.

 

Her ne kadar bazı alimler Ebu Bekir (radıyallahu anh)'ın imam olduğunu, Nebi (s.a.v.)'in de ona uymuş olduğunu söylemekte iseler de doğrusu Nebi (s.a.v.)'in bizzat imam olduğudur. Esasen Müslim de bu babtan sonra bu hadisi çok açık ya da ona yakın bir şekilde zikretmiş bulunmaktadır. Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'den kendi isnadıyla Aişe (radıyallahu anha)'dan naklettiği rivayetinde (940 numaralı hadis) şöyle dediğini kaydetmektedir: Derken Rasulullah (s.a.v.) geldi ve Ebu Bekir'in sol tarafına oturdu. Rasulullah (s.a.v.) insanlara oturarak namaz kıldınyordu. Ebu Bekir de ayakta idi. Ebu Bekir, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazına uymuş, cemaat de Ebu Bekir'in namazına uymuş idi.

 

Nebi (s.a.v.)'in: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam olur" buyruğunun anlamı, Şafii'ye ve bir kesimin kanaatine göre bu, zahiren görülen fiillerde böyledir yoksa bir kimsenin nafile namaz kılan birisi arkasında farz namaz kılması ve bunun aksi caizdir. Öğleyi ikindi namazı kılanın arkasında kılması da, aksini kılması da caizdir.

 

Malik, Ebu Hanife ve başkaları ise bu caiz değildir demişlerdir. Bunlar hadisin hem fiillerde, hem niyetlerde ona uysun anlamında olduğunu söylemişlerdir. Şafii (radıyallahu anh)'ın ve ona uygun kanaat belirtenlerin delili ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in BatnNahle denilen yerde korku namazını her bir kesim ile birer defa olmak üzere iki defa kılmış olduğunu gösterirler. Buna göre onun kıldığı ikinci namaz onun için nafile, ona uyanlar için farz idi.

 

Aynı şekilde Muaz (radıyallahu anh)'ın hadisi de bunu ifade eder. O yatsı namazını Nebi (s.a.v.) ile birlikte kılar sonra kavmine gidip, aynı namazı onlara kıldırırdı. Böylelikle bu namaz onun için nafile, cemaat için farz oluyordu. İmama uymanın ancak zahirı fiillerde söz konusu olduğuna delil teşkil edip, bu kanaat sahiplerinin lehine olan delillerden birisi olmak üzere Rasulullah (s.a.v.)'in Cabir (radıyallahu anh) tarafından nakledilen rivayetinde (927) "İmamlarınıza uyunuz, imamınız ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılınız, oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namaz kılınız" hadisi de zikredilebilir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

925-82/6- Bize Ebü Bekr b. Ebü Şeybe tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Hişam'dan tahdis etti. O babasından, o Aişe'den şöyle dediğini nakletti. Rasülullah (s.a.v.) rahatsızlanmıştı. Ashabından bazı kimseler onu ziyaret etmek üzere huzuruna girdi. Rasülullah (s.a.v.) oturarak namaz kıldı, onlar da ayakta ona uydular. Allah Rasülü kendilerine oturun diye işaret buyurun ca onlar da oturdular. Namazı bitirince: "Şüphesiz imam ancak kendisine uyulsun diye imam olmuştur. Bu sebeple o rükua varacak olursa siz de rükua vannız, kalkınca siz de kalkınız, oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namaz kılınız" buyurdu.

 

Açıklama:

 

Hadisten Anlaşılan Diğer Hükümler:

 

1- İmama uyan bir kimsenin tekbir alışta ayakta duruş, oturuş, rükü ve sücudda imamına uyması ve bunları imamdan sonra yapması vaciptir. Mesela kendisi iftitah tekbirini imam iftitah tekbirini tamamladıktan sonra alır. Eğer imam tekbirini tamamlamadan önce imama uyan kişi tekbir almaya başlayacak olursa namaza girmiş olmaz.

 

2- Rüküa da imam rüküa başladıktan ve rüküdan kalkmadan önce rüküa varır. Şayet onunla birlikte yahut ondan önce rüküa varacak olursa iyi olmayan bir iş yapmış olur ama namazı batıl olmaz. Secde de böyledir.

 

3- İmam selamı bitirdikten sonra ona uyan selam verir. Ondan önce selam verecek olursa namazı batıl olur. Ancak imamdan ayrılmayı niyet etmesi hali müstesnadır. Bu hususta bilinen meşhur bir görüş ayrılığı vardır. Şayet imamdan ne önce, ne sonra onunla birlikte selam verecek olursa iyi olmayan bir iş yapmış olmakla birlikte sahih olan görüşe göre namazı batıl olmaz, batıl olacağı da söylenmiştir.

 

4- Rasülullah (s.a.v.)'in: "Oturarak namaz kılarsa siz de oturarak kılznız" buyruğu ile ilgili ilim adamlarının değişik görüşleri vardır. Bir kesim hadisin zahirine göre görüş belirtmiştir. Bu şekilde görüş belirtenler arasında Ahmed b. Hanbel ve Evzai -Yüce Allah'ın rahmeti onlara- de vardır. Malik (rahimehullah) bir rivayette ayakta durabilecek durumda olan bir kimsenin oturan birisine uyarak namaz kılması, ayakta da, oturarak da caiz değildir. Ebü Hanife, Şafii ve selefin cumhuru ise ayakta durabilen bir kimsenin, oturan bir imama ancak ayakta durup, uyması caizdir. Bu görüş sahipleri Nebi (s.a.v.)'in bu hadiseden sonra vefatı ile neticelenen hastalığında oturarak namaz kıldırdığı halde arkasında Ebu Bekir (radıyallahu anh)'ın ve diğer cemaatin ayakta durup namaz kıldıklarını delil göstermişlerdir.

 

Her ne kadar bazı alimler Ebu Bekir (radıyallahu anh)'ın imam olduğunu, Nebi (s.a.v.)'in de ona uymuş olduğunu söylemekte iseler de doğrusu Nebi (s.a.v.)'in bizzat imam olduğudur. Esasen Müslim de bu babtan sonra bu hadisi çok açık ya da ona yakın bir şekilde zikretmiş bulunmaktadır. Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'den kendi isnadıyla Aişe (radıyallahu anha)'dan naklettiği rivayetinde (940 numaralı hadis) şöyle dediğini kaydetmektedir: Derken RasululIah (s.a.v.) geldi ve Ebu Bekir'in sol tarafına oturdu. RasuluIlah (s.a.v.) insanlara oturarak namaz kıldırıyordu. Ebu Bekir de ayakta idi. Ebu Bekir, Nebi (s.a.v.) 'in namazına uymuş, cemaat de Ebu Bekir'in namazına uymuş idi.

 

Nebi (s.a.v.)'in: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam olur" buyruğunun anlamı, Şafii'ye ve bir kesimin kanaatine göre bu, zahiren görülen fiillerde böyledir yoksa bir kimsenin nafile namaz kılan birisi arkasında farz namaz kılması ve bunun aksi caizdir. Öğleyi ikindi namazı kılanın arkasında kılması da, aksini kılması da caizdir.

 

Malik, Ebu Hanife ve başkaları ise bu caiz değildir demişlerdir. Bunlar hadisin hem fiillerde, hem niyetlerde ona uysun anlamında olduğunu söylemişlerdir. Şafii (radıyallahu anh)'ın ve ona uygun kanaat belirtenlerin delili ise Nebi (s.a.v.)'in BatnNahle denilen yerde korku namazını her bir kesim ile birer defa olmak üzere iki defa kılmış olduğunu gösterirler. Buna göre onun kıldığı ikinci namaz onun için nafile, ona uyanlar için farz idi.

 

Aynı şekilde Muaz (radıyallahu anh)'ın hadisi de bunu ifade eder. O yatsı namazını Nebi (s.a.v.) ile birlikte kılar sonra kavmine gidip, aynı namazı onlara kıldırırdı. Böylelikle bu namaz onun için nafile, cemaat için farz oluyordu. İmama uymanın ancak zahiri fiillerde söz konusu olduğuna delil teşkil edip, bu kanaat sahiplerinin lehine olan delillerden birisi olmak üzere RasululIah (s.a.v.)'in Cabir (radıyallahu anh) tarafından nakledilen rivayetinde (927) "İmamlarınıza uyunuz, imammız ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılınız, oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namaz kılmız" hadisi de zikredilebilir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İMAMIN HAREKETLERİNE UYMAK VE ONDAN SONRA YAPILACAK İŞLER BABI