YEMİN:
Yemin, dini kullanımda, bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya
bir olayın doğru olup olmaması konusundaki söylediği sözünü Allah'ın adını veya
sıfabnı zikrederek güçlendirmesini ifade eden bir terimdir. Mesela
"Vaılahi şu işi yapmam", "Vallahi şu yere gitmeyeceğim",
"Vallahi borcumu ödedim" şeklindeki beyanlar böyledir. Bu tür
yeminlere fıkıh dilinde kasem adı verilir.
Yemin Çeşitleri:
1. Lağv Yemini. Yanlışlıkla doğru olduğu sanılarak yapılan
yemindir. Bir kimsenin borcunu ödediğini sanarak "Borcumu ödedim"
diye yemin etmesi böyledir. Ayrıca dil alışkanlığıyla, hiçbir içerik taşımadan
"vallahi", "billahi" diye söz arasında edilen yeminler de
lağv yemini sayılır. Kur'an'da "Allah kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren
yeminlerinizden (tlağv yemininden) dolayı sizi sorumlu tutmaz" (Maide,
5/89) buyurularak bu tür yeminden dolayı kefaret gerekmediği bildirilmiştir.
2. Gamus Yemini. Geçmiş zamanda yapılmış veya yapılmamış bir iş
hakkında bile bile, kasten ve yalan yere yapılan yemindir. Bir kimsenin borcunu
ödemediğini bildiği halde "ödedim" diye yemin etmesi böyledir. Böyle
bir yemin büyük günahtır ve sahibine çok ağır bir vebal yükler.
3. MÜn'akid Yemin. Yeminin terim anlamına uygun olan şekli olup
mümkün ve geleceğe ait bir konuda yapılan yemindir. Bir kimsenin şu tarihte
borcunu ödeyeceğine, falanca yerde hazır bulunacağına, şu işi yapacağına yemin
etmesi gibi. Bu yemin, yukarıda ifade edildiği gibi, yapılacak bir işe Allah'ı
şahit tutma demek olup her halükarda yerine getirilmelidir. Yerine getirilmezse
yemin bozulmuş olur ve kefaret gerekir. Burada kefaretin amacı, Allah'a karşı
işlenen bir hatanın ve mahcubiyetin yine ibadet cinsinden olumlu bir hareketle
örtülmeye, affedilmesine çalışılmasıdır.
MASBARA YEMİNİ: Üzerine yemin tereddüb eden kişi o yemin sebebiyle
hapsedilir ve yemin edinceye kadar hapiste tutulursa, bu yemine
"masbura" denilir