TEVRİYE
Tevriye, kendisinden
yemin etmesini isteyen kimsenin düşündüğünden, başka bir şeye niyet etmektir.
Mesela, birisi eli darda olan bir kimseden -Allah borcun ertelenmesini
alacaklıya emrettiği halde- hakim huzurunda, ondan alacağı olduğuna yemin
etmesini ister. Mali sıkıntıda olan bu kimse de, hapse düşmekten korkarak şöyle
der: "Vallahi bunun bende hiçbir alacağı yoktur." içinden de ilave
eder: "bugün" Yahud "Vallahi" der, kasdettiği ise lehv
(oyun, eğlence) fiilinin ismi faili olan el-Lahî (oynayan)dır. Yalnız
"vallahi"nm sonundaki (y harfini söylemez ve hazfettiği (y) harfine
delalet etmesi için kesreyi olduğu gibi bırakır. Nitekim Kur'an'da da (hazfe
misal olarak) Allahu Taala: 'Ya ibadi'llezine amenu" "yevme
yed'u'ddai" ve "yunadi'l-munadi" buyurmaktadır.
Burada
"ıbâd, yed'u, ed'dâi, yunâdi ve el-munâdi" kelimelerinin sonlarındaki
(y) harfleri hazfolunmuş olup, bu kelimelerin asılları: "ıbadî, yed-û,
ed-daî, yunadî ve el-mu-nadî" şeklindedir.
Yahut "malik
olduğum herşey sadakadır." der, bununla "asla malik olamayacağı
şeyleri" kasdeder
Yine bir adam, bir
kimseye "şu evin kapısından çıkmayacağım'' diye yemin ettirir. Bu ise ona
zulümdür. O da kapıdan çıkmış olmamak için duvara tırmanır ve çıkar. Aslında
yemin ettiren, ne şekilde olursa olsun, onun evden çıkmamasını kasdetmiştir.
İşte bunlar ve benzerleri hep tevriyeye birer misaldir.