ANA SAYFA

 

SİDR:

 

Sidr: Nebik (köknar yemişi) veren ağacın adıdır. Arabisten kirazı. Bu ağacın yaprakları ufalanarak temizlikte ve cenaze yıkarken kullanılır.

 

 

SİDRET-ÜL-MÜNTEHA:

 

Sidre-tü'l-Münteha altıncı yada yedinxi semada yer alan ağaçtır.

 

Altıncı sema olduğuna dair hadis: Murre'nin Abdullah'tan yaptığı rivayettir. Abdullah dedi ki: Resülullah (s.a.v.) İsra'ya götürülünce Sidretu'l-Münteha'ya kadar ulaştırıldı. Sidretu'l-Münteha altıncı semadadır. Yerden yükselenler oraya kadar yükselir ve oradan alınır. Onun üstünden gelip aşağıya indirilenler de oraya kadar gelir ve oradan alınır. "O vakit Sidreyi bürüyen bürüyordu." buyruğu hakkında dedi ki: Onu altından kelebekler bürüyordu. Rasülullah (s.a.v.)'e üç husus verildi: Ona beş vakit namaz verildi. el-Bakara Süresi'nin son ayetleri verildi ve ümmeti arasından Allah'a ortak koşmayan kimselere, kişiyi cehenneme götüren büyük günahlar bağışlandı. 

 

Yedinci semada olduğuna dair hadisi Katade, Enes'ten rivayet etmiş olup buna göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ben yedinci semada bulunan Sidretu'l-Münteha'ya kadar yükseltildim. O Sidre'nin köknar yemişleri Hecer testileri gibi, yaprakları da fil kulakları gibi idi. Onun dibinden ikisi görünen, ikisi de batın (gizli, olmak üzere dört) nehir çıkıyordu. Ey Cebrail! Bu nedir, diye sordum. Dedi ki: Batın (görünmeyen) iki nehir cennettedir. Zahir olan iki nehir ise Nil ve Fırat'tır." Bu, Darakutni'nin rivayet ettiği lafzıdır.

 

 

 

Ona neden Sidretu'l-Münteha adının verildiği hususunda farklı dokuz görüş vardır:

 

1- İbn Mesud'dan az önce kaydedildiği üzere üstünden inen herbir şey oraya kadar ulaşır ve oraya ulaşan da oradan yükselir.

2- Peygamberlerin bilgisi orada son bulur ve onun ötesinde olanı bilmezler. Bu görüş İbn Abbas'ındır.

3- Ameller oraya kadar ulaşır ve oradan alınır. Bu açıklamayı ed-Dahhak yapmıştır.

4- Melekler ve peygamberler oraya kadar ulaşır ve orada dururlar. Bu da Ka'b'ın görüşüdür.

5- Ona Sidretu'l-Münteha adının veriliş sebebi, şehitlerin ruhlarının ulaştıkları son noktanın orası oluşundan dolayıdır. Bu görüş de er-Rabi' b. Enes'indir.

6- Müminlerin ruhları en son oraya ulaşır. Bu da Katade'nin görüşüdür. 7- Muhammed (s.a.v.)'ın sünneti ve yolu üzere giden herkes en son oraya kadar ulaşır. Bu açıklamayı da Ali (r.a) ve yine er-Rabi' b. Enes yapmıştır.

 

8- Sidretu'l-Münteha, Arş'ı taşıyanların başları üzerinde bulunan bir ağaçtır. Bütün mahlukatın bilgisinin ulaştığı en son nokta orasıdır. Bu görüş de Ka'b'ındır.

Derim ki -Allah-u a'lem- şunu kastetmektedir: Bu ağacın yüksekliği, dallarının yüceliği Arş'ı taşıyan meleklerin başını dahi aşmıştır. Bunun delili de daha önce geçen onun kökünün altıncı semada, en üst noktalarının da yedinci sema da oluşuna dair açıklamalardır. Daha sonra bunun da ötesini aşarak Arş'ı taşıyanların başlarını da geçmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

9- Bu ağaca bu ismin veriliş sebebi, oraya yükseltilenin artık şeref ve değer itibariyle en ileri dereceye varmış olmasından dolayıdır.

 

Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasülullah (s.a.v.) İsra'ya götürülünce, Sidretu'l-Münteha'ya kadar ulaştırıldı, ona: Bu Sidretu'l-Münteha'dır, senin ümmetinden olup sünnetin üzere yürüyenler müstesna, herkesin ulaşacağı en son nokta burasıdır. Tadı bozulmayan sulardan ırmakların, tadı değişmeyen sütten ırmakların, içenlere lezzet veren şaraptan ırmakların ve süzme baldan ırmakların hep onun dibinden çıkmakta olduğunu gördü. Hızlıca yol alan atlı, gölgesinde yüzyıl boyunca yol aldığı halde onun gölgesini bitiremediği bir ağaçtır. Onun bir yaprağı ümmetin tümünü örter (gölgeler.) Bunu es-Sa'lebi zikretmiştir.

 

"Cennetu'l-Me'va da onun yanındadır." Bu Me'va cennetinin yerini tanıtmaktadır. Onun Sidretu'l-Münteha'nın yanında olduğunu belirtmektedir.

 

Ali, Ebu Hureyre, Enes, Ebu Sebra el-Cüheni, Abdullah b. ez-Zübeyr ve Mücahid: "Cennetu'l-Me'va da onun yanındadır" diye okumuşlardır  ki; bu da kalınan cennet demektir. ..........