LOKMAN HAKÎM:
Allahü teala tarafından
kendisine ilim ve hikmet; akıl, anlayış, idrak verilen peygamber veya velî.
Kur'an-ı kerîmde ismi zikr edildi. Davûd aleyhisselam zamanında Arabistan
Yarımadası'nın Umman taraflarında yaşadı. Uzun bir ömür yaşadıktan sonra iba
det halindeyken Kudüs ile Remle arasında vefat etti.
Allahü teala Kur'an-ı
kerîmde mealen buyurdu ki:
Muhakkak biz Lokman'a
hikmet verdik ve sana verilen hikmet nîmetine şükret dedik. (Lokman sûresi: 12)
Lokman, oğluna nasîhat
ederek dedi ki: "Ey oğulcuğum! Allahü tealaya şirk (ortak) koşma. Çünkü
şirk elbette büyük bir zulümdür. (Lokman sûresi: 13)
Lokman, peygamber
olmayıp ibadet eden bir kuldu. Allahü teala onu günahlardan korudu. Çok
tefekkür ederdi. Îmanı kuvvetli idi. Allahü tealayı sever, Allahü teala da onu
severdi. Allahü teala ona hikmet (akıl, anlayış, idrak, ilim) ihsan eyledi.
(Hadîs-i şerîf-Hilyet-ül-Evliya)
Lokman Hakîm, Davûd
aleyhisselam zamanında Arabistan Yarımadasının Umman taraflarında yaşadı. Davûd
aleyhisselamın peygamberliğinden önce Lokman Hakîm müftî idi. Davûd
aleyhisselam peygamber olduktan sonra, Lokman Hakîm ondan ilim öğrendi. Davûd
aleyhisselama ümmet oldu. Lokman Hakîm cenab-ı Hak tarafından peygamberlik ve
hakîmlikten birini seçmek için serbest bırakılınca, hikmeti seçti. Sebebi
sorulunca; peygamberlik büyük bir iştir, hakkını yerine getiremem diye korktum
dedi. Allahü teala tarafından kendisine ilim, hikmet, akıl, anlayış verildi. (Katade)
Lokman Hakîm'in hikmetli
nasîhatlerinden bazıları şöyledir:
Ey oğulcuğum! Namazını
dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten nehyet. Sana (bu yüzden) isabet eden
şeylere sabret. Çünkü bunlar kat'î (kesin) sûrette farz edilen işlerdendir.
(Lokman sûresi: 17)
Ey oğlum! Dünya derin
deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuşdur. Takva (Allahü tealadan korkup
haramlardan sakınmak) gemin, îman, yükün, tevekkül (Allahü tealaya güvenmek)
halin, salih (iyi) amel, azığın olsun. Kurtulursan Allahü tealanın rahmetiy le,
boğulursan, günahın sebebiyledir.
Ey oğlum! Borçlu
olmaktan sakın. Çünkü gündüz zillet (aşağılık), gece gam ve keder içinde
olursun.
Ey oğlum! Merhamet eden
merhamet bulur. Sükût eden selamete erer. Hayır söyleyen kar eder. Kötü konuşan
günahkar olur. Diline hakim olmayan pişman olur.
Çalış, kazan, çalışmayıp
herkese muhtac kalanın dîni ve aklı noksan olur ve iyilik etmekten mahrûm kalır
ve herkesten hakaret görür. (Ahmed Savî, İmam-ı Gazalî)