KELALE:
Kelale: Arab dilinde,
yorulup kuvvetten düşmek, etraftan kuşatılmak gibi manalara gelir. Din
ıstılahmdaki manasma gelince, bu hususta ihtilaf vardır: Ebu Bekir, Ömer, Ali,
İbn-i Mes'ud, Zeyd bin Sabit ve İbn-i Abbas (r.a.)'a göre kelale baba ve çocuk
bırakmadan ölen kimse demektir. Kastalani'nin beyamna göre lügat alimlerinin
cümhuru da böyle demişlerdir. Bazılarına göre kelale, ölünün baba ve evlad
dışında bıraktığı mirasçılara verilen isimdir. Bu görüş Ebu Bekir (r.a.)'den de
rivayet olunmuştur. Miras bırakılan mala verilen bir isim olduğunu söyleyenler
de vardır. Nevevi'nin beyanına göre ilk görüş hakkında icma bulunduğunu
söyleyenler de vardır.
Kadı iyaz: Mirasçılar
arasında ölünün kızı bulunduğu zaman cümhura göre bunlara kelale denilir. Çünkü
kardeşler ve mirastan belirli payı bulunmayıp asabe ismi verilen diğer
mirasçılar ölünün kızıyla beraber mirasçılık hakkına sahiptirler, demiştir.
Kadi iyaz'ın bu beyanına göre Kelale şöyle tarif edilir: Ölünün babası ve
i3rkek evladı dışında geribıraktığı mirasçılara kelale denilir. Mesela kişi
öldüğü zaman babası ve erkek evladı yok, fakat kızı, kız kardeşleri, oğlan
kardeşleri veya amcası gibi mirasçıları vardır.
Hülasa, Kelale: Varis
olacak baba ve evlad bırakmadan ve bunlardan başka mirasçı bırakan ölüye
denilebildiği gibi ölünün bu nevi mirasçılarına da denilebilir. Bu kelime bu
iki m~naya da yorumlanabilir. Bu babın son hadisinde bahsi geçen Nisa suresinin
12 ve 176. ayetlerinde bulunan Kelale kelimesi bu iki manaya uygun bir biçimde
açıklanmıştır.
BU KONUDAKİ İBN MACE HADİSLERİ