HARAC:
Haraç: Topraktan elde edilen mahsul demektir. Umumiyetle fetihten
sonra müslümanların, müslüman olmayanların ellerinde bıraktıkları toprak-dan
alınan vergiye "harac" denir.
Haraç toprakları, ya savaşla ya da anlaşma ile elde edilirler.
Savaş ile fethedilen topraklar, İslam devletinin mülkiyeti altındadır. Bunlar
umumiyetle sahipleri ellerinde tasarruf hakkıyla bırakılır. Toprakların
mahsullerinden verime göre yüzde elliye kadar haraç vergisi alınır. Hz.
Peygamber savaşla elde edilen Hayber topraklarına bu vergiyi uygulamıştı. Hz.
Ömer de fethedilen Irak ve Suriye topraklarınada aynı usulü takib etmişti.
Topraklar fatihler arasında dağıtılmamış böylece büyük toprakların ferdi
mülkiyet altına girmesine mani olunmuştur.
Antlaşma ile İslam devletine tabi olanların toprakları, onların
ellerinde bırakılır. Bunlara mülk haracı topraklar denir. Bunlar haraç ederler.
Nitekim Fedek halkı Hz. Peygambere gelip barış teklifinde bulunarak İslam
hakimiyetini kabul etmişlerdi. Hz. Peygamber de onlardan alınan haracın
hepsini konu harcamalarına tahsis etmişti.
Müslüman olmayanların herhangi bir şekilde iskan edildikleri
topraklarla müslüman olmayanların İslam devletinin izniyle ihya ettikleri
topraklar da haraç topraklarıdır.
Haraç vergisi iki kısımdır:
1. Haraç-ı mukasseme: Mahsulden % 10-50 arasında alınan
vergidir.Her mahsulden sonra verime göre değişen nisbetlerde alınır.
2. Harac-ı muvazzaf: Birim toprak veya ağaç başına konan mükellefiyettir. Her yıl
için taksitle alınabilir.
Tabii afetlere uğrayan topraktan haraç alınmaz. Fakat sahibi
ekmeyip boş bırakırsa haraç alınır. Teknik imkansızlıklardan dolayı sahibi
ziraat yapamıyorsa devlet toprağı işletme yolları arar.
Haraç arazisinin sahibi İslam'ı kabul etse, bir müslüman harac
arazisİni satın alsa hakim görüşe göre haraç vermeye devam eder.