FIRKA: YETMİŞ
İKİ FIRKA SAYFANIN ALTINDA
Cemaat, topluluk, bölük,
grup.
Fırka-i Naciye: Kurtuluş fırkası. Cehennem'den kurtulacağı bildirilen
fırka. İslam dîninde doğru îtikad üzere olanlar. Peygamber efendimiz ve
Eshabının ve bu büyüklere tabi olan Ehl-i sünnet alimlerinin yolunda bulunanlar
(Bkz. Ehl-i Sünnet ve Cemaat).
Ey mü'minler! Ehl-i
sünnet ve cemaat denilen fırka-i naciyenin yoluna sarılınız! Çünkü, Allahü
tealanın yardımı, koruması ve saadete ulaştırması, yalnız bu yolda bulunanlar
içindir. Allahü tealanın gadabı ve azabı, bu fırkadan ayrılanlar içindir.
(Seyyid Ahmed Tahtavî)
Hadîs-i şerîfte,
müslümanların yetmiş üç fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu yetmiş üç fırkadan
herbiri kendilerinin fırka-i naciye olduklarını söylemektedir... Halbuki
fırka-i naciyenin alametini, işaretini Peygamber efendimiz şöyle
bildirmektedir: "Bu fırkada olanlar, benim ve Eshabımın gittiği yolda
bulunanlardır." İslamiyet'in sahibi kendini söyledikten sonra, Eshab-ı
kiramı da söylemesine lüzum olmadığı halde, bunları da söylemesi; "Benim
yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Fırka-i naciyenin yolu, yalnız Eshabımın
gittiği yoldur" demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, hiç şüphe yok ki,
Ehl-i sünnet ve cemaat fırkasıdır. (İmam-ı Rabbanî)
YETMİŞİKİ FIRKA:
Ebu'l-Ferac el-Cevzı de
der ki: Şayet bu fırkalar bilinmekte midir denilecek olursa, buna cevap şudur:
Bizler, ayrılmanın tefrikanın gerçekleştiğini biliyoruz. Fırkaların asıllarını
da biliyoruz. Her bir fırkadan belli bir kesimin yine birçok fırkalara da
ayrıldığını görüyoruz. Her ne kadar bütün bu fırkaların isimlerini ve
görüşlerini tamamıyle bilemiyor isek dahi, bizler, bunlar arasında çıkmış
bulunan şu asıl fırkaları biliyoruz: Haruriye, Kaderiye, Cehmiyye, Murci'e,
Rafiziler ve Cebriyye ...
Kimi ilim ehli de der
ki: İşte bütün sapık fırkaların aslı bu altı fırkadır. Bunların herbirisi de on
iki fırkaya ayrılmıştır. Böylelikle bunların toplamı yetmiş iki fırka
etmektedir:
Haruriyye oniki firkaya
ayrılmıştır. Bunların birincisi,
(1)- Ezrakilerdir.
Derler ki: Biz hiçbir kimsenin mü'min olduğunu bilemeyiz. Kendi görüşlerini
kabul edenlerin dışında bütün ehl-i kıbleyi tekfir ederler.
(2)- ibaziye der ki:
Bizim görüşümüzü kabul eden mü'mindir, ondan yüz çeviren ise münafıktır.
(3)- Sa'lebiler der ki:
Allah herhangi bir kaza veya kader tayin etmemiştir.
(4)- Hazimiye der ki:
Biz imanın ne olduğunu bilmiyoruz. Ve bütün yaratıklar mazurdur.
(5)- Halefiyenin iddiasına
göre ise, erkek olsun, kadın olsun kim cihadı terk ederse o kimse kafir olur.
(6)- Kuziyye (bazı
nüshalarda: Kureviyye, bazılarında da Kudriyye) derler ki: Kimsenin kimseye
dokunmaya hakkı yoktur. Çünkü onun pislikten temiz olup olmadığını bilemez.
Tevbe edip gusledinceye kadar onunla oturup yemek yiyemez.
(7)- Tenziyye der ki:
Kimse kimseye malını veremez. Çünkü belki o kişi malı hakkeden bir kimse
değildir. Bunun yerine hak ehli ortaya çıkıncaya kadar onu yere gömer.
(8)- Şemrahiyye der ki:
Yabancı kadınlara dokunmakta bir sakınca yoktur. Çünkü onlar bir çeşit
reyhandırlar
(9)- Ahnesiyye der ki:
Ölmüş bir kimseye ölümünden sonra ne hayır ulaşır, ne de şer
(10)- Hakemiyye der ki:
Her kim bir yaratılmışın hükmüne başvurursa o kimse kafirdir
(11)- Mu'tezile der ki:
Biz, Ali ve Muaviye'nin durumu hakkında şüphedeyiz. O bakımdan bizler her iki
kesimden de beriyiz.
(12)- Meymuniyye der ki:
Bizim sevdiklerimizin rızası ile olmadıkça kimse imam olamaz.
Kaderiye de oniki
fırkaya ayrılmıştır.
Bunlardan el-Ahmerıyye
şu iddiadadır: Yüce Allah'ın adaletinin şartlarından birisi de kullarını kendi
işlerinde serbest bırakması ve kendilerinin masiyet işlemelerine de engel
olmasıdır.
Seneviyye'nin iddiasına
göre ise, hayır Allah'tan, şer şeytandandır.
Mu'tezile, Kur'an-ı
Kerim'in mahlük olduğunu söyleyip, rububiyetin sıfatlarını inkar eden
kimselerdir
Keysaniyye şöyle der:
Bizler bu fiillerin Allah'tan mı, kullardan mı olduğunu bilemiyoruz. Aynı
şekilde, daha sonra insanlar sevap mı görecek, ceza mı görecekler onu da
bilemiyoruz.
Şeytaniye der ki: Allah
şeytanı yaratmamıştır
Şerikıye der ki: Küfür
dışında bütün kötülükler kaderle tesbit edilmiştir.
Vehmıye der ki:
Yaratıkların fiillerinin ve sözlerinin bir zatı (hakiki kişiliği) yoktur. Hasenenin
de, seyyienin de bir zatı yoktur.
Zibrıyye der ki (bazı
nüshalarda Zebunediyye): Allah'tan indirilmiş olan her bir kitap ile amel
haktır. İster neshedici olsun, ister nesh edilmiş olsun.
Mes'adıyye (kimi
nüshalarda Mütebberiye)'nin iddiasına göre, isyan edip sonradan tevbe edenin
tevbesi makbul değildir.
Nakisiye'nin iddiasına
göre ise, Rasülullah (s.a.v.)'a olan bey'ati nakzeden (yani bozan) için günah
yoktur.
Kasıtiyye ise, İbrahim
b. en-Nazzam'ın; her kim Allah'ın bir şey olduğunu iddia ederse, o kimse
kafirdir, şeklinde sözüne tabi olmuşlardır.
Cehmiyye de aynı şekilde
on iki fırkaya ayrılmıştır.
(1)- Muattile'nin
iddiasına göre, insan vehminden geçen her bir şey mahluktur, Allah'ın
görüleceğini iddia eden kafirdir.
(2)- Mureysiye der ki:
Allah'ın sıfatlarının çoğunluğu mahluktur.
(3)- el-Meltezika ise,
yaratıcı Yüce Allah'ı her yerde kabul etmişlerdir.
(4)- Varidiyye der ki:
Rabbini bilen kimse cehenneme girmez. Oraya giren de bir daha ebediyyen çıkmaz.
(5)- Zenadika (kimi nüshalarda
Zeyarika) der ki: Hiçbir kimse rabbi olduğunu ileri süremez. Çünkü böyle bir
iddia ancak duyuların idrakinden sonra mümkün olabilir. İdrak olunamıyan bir
şeyin varlığından ise söz edilemez.
(6)- Harkiyyenin
iddiasına göre, kafiri ateş yalnız bir defa yakar, ondan sonra da ebediyyen
yakılmış olarak kalır ve ateşin sıcaklığını duymaz.
(7)- Mahlukiyye'nin
iddiasına göre Kur'an mahlüktur (yaratılmıştır).
(8)- Faniye'nin
iddiasına göre, cennet ve cehennem fanidir, yok olacaktır. Aralarından; bunlar
yaratılmamıştır diyenleri de vardır.
(9)- Abdiyye (kimi
nüshalarda İ'riyye) ise, peygamberleri inkar eder ve peygamberler aslında hakim
(filizof) kimselerdir, derler.
(10)- Vakıfiyye der ki:
Biz, Kur'an mahlüktur demeyiz, değildir de demeyiz.
(11)- Kabriyye ise,
kabir azabını ve şefaatı inkar ederler.
(12)- Lafuziyye der ki:
Bizim Kur'an'ı teleffuz etmemiz mahluktur.
Murcie de on iki
fırka'ya ayrılmıştır.
(1)- Tarikiyye der ki:
Yüce Allah'ın yaratıkları üzerinde kendisine iman dışında farz kıldığı bir
yükümlülük yoktur. Her kim ona iman ederse dilediği her şeyi yapabilir.
(2)- Saibiyye der ki:
Yüce Allah, halkını dilediklerini yapsınlar diye saib (serbest) bırakmıştır.
(3)- Raciyye der ki:
İtaat edene itaatkar, isyan edene de isyankar denilmez. Çünkü bizler, Allah
nezdinde onun için neler olduğunu bilemiyoruz.
(4)- Salibiyye (bir
nüshada: Şakkiyye) derler ki: İtaat imandan değildir.
(5)- Behişiyye (üç
nüshada: Beyhesiyye, bir nüshada da Beysemiyye) derler ki: İman bir ilimdir.
Hakkı batıldan, helalı haramdan ayırd edecek bilgiye sahip olmayan bir kimse
kafirdir.
(6)- Ameliyye der ki:
İman bir ameldir.
(7)- Mankusiyye der ki:
İman artmaz ve eksilmez.
(8)- Mustesniye der ki:
İstisna (inşallah ben mü'minim, demek) imandandır.
(9)- Müşebbihe der ki:
(Allah'ın) görmesi bir görme gibidir, eli de bir el gibidir.
(10)- Haşviyye der ki:
Bütün hadislerin hükmünü bir kabul ederler. Onlara göre, nafileyi terkeden bir
kimse farzı terketmiş kimse gibidir.
(11)- Zahirıyye ise,
kıyası kabul etmeyenlerdir.
(12)- Bid'iyye ise, bu
ümmet arasında bid'atleri ilk olarak ortaya koyan kimselerdir.
Rafiziler de on iki
fırkaya ayrılmışlardır.
(1)- Aleviler derler ki:
Risalet görevi Ali'ye idi. Ancak Cebrail yanlışlık etti.
(2)- Emriyye derler ki:
Ali, Muhammed'le emrinde (peygamberlik işinde) ortaktır.
(3)- Şia der ki: Ali
(r.a), Rasülullah (s.a.v.)'dan sonra onun vasisi ve velisidir. ümmet ondan
başkasına bey'at etmek suretiyle kafir olmuştur.
(4)- ishakiyye der ki:
Nübüvvet Kıyamet gününe kadar kesintisiz olarak devam edecektir. Ehl-i Beyt
ilmini bilen herkes peygamberdir.
(5)- Navusiyye der ki:
Ali ümmetin en faziletlisidir. Her kim ondan başkasını ondan faziletli bilirse,
kafir olur.
(6)- İmamiye der ki:
Dünya, Hüseyin soyundan gelen bir imam olmaksızın var olmasına imkan yoktur.
İmama, Cebrail (a.s) ilim öğretir. O öldü mü, onun yerine bir başkasını
getirir.
(7)- Zeydiye der ki:
Hüseyin soyundan gelenlerin hepsi, namazlarda imamdır.
Onlardan birisinin
bulunduğu yerde başkalarının arkasında namaz caiz değildir. İyi olsunlar,
olmasınlar.
(8)- Abbasiye, Hz.
Abbas'ın halifelik konusunda başkalarından önce geldiğini iddia ederler.
(9)- Tenasuhiyye der ki:
Ruhlar arasında tenasuh vardır. İyilik yapan bir kimsenin ruhu çıkar ve onun
yaşaması ile mutlu olacak bir canlıya girer.
(10)- Rec'iyyehin
iddiasına göre, Hz. Ali ve arkadaşları dünyaya geri dönerler ve düşmanlarından
intikam alırlar.
(11)- Laine (veya
Lainiyye) ise, Hz. Osman, Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Muaviye, Ebu Musa, Hz. Aişe ve
başkalarına lanet okurlar.
(12)- Mutarabbisa
abidlerin kılığına girerler ve her bir çağda işi kendisine nisbet edecekleri
birisini nasb ederler. Onun bu ümmetin Mehdisi olduğunu iddia ederler. O kişi
öldü mü, bir başkasını nasb ve tayin ederler.
Cebriyye de oniki
fırkaya ayrılmıştır. Bunlardan bir tanesi
(1)- el-Muztariyye adını
alır. (Bazı nüshalarda Muztaribe). Bunlar derler ki: Hiçbir insanoğlunun
yaptığı bir fiil yoktur. Aksine her şeyi yapan Allah'tır.
(2)- Efaliye der ki:
Bizim yaptığımız bazı fiillerimiz vardır. Fakat, bizim o konuda bir
istitaatımız (yapıp yapmama gücümüz) yoktur. Bizler, ancak bir iple bir tarafa
sürüklenen hayvanlar gibiyiz.
(3)- Mefruğiyye der ki:
Her şey yaratılmış bulunmaktadır. Şu anda hiçbir şey yara tılmamakta dır.
(4)- Neccariyye'nin
iddiasına göre, Yüce Allah insanları, yaptıkları fiillerinden dolayı değil,
kendi fiili dolayısıyla azaplandırmaktadır.
(5)- Mennaniyye der ki:
Sen kalbinden geçene bak ve kalbinde hayır diye benimsediğin şeyi yap.
(6)- Kesbiyye der ki:
Kul ne bir sevap kazanır, ne de cezayı gerektirecek bir şey.
(7)- Sabikiyye der ki:
İsteyen amel etsin, isteyen amel etmesin. Çünkü mutlu olan kimseye günahlarının
bir zararı olmaz, bedbaht olan kimseye de iyiliğinin faydası olmaz.
(8)- Hibbiyye der ki:
Her kim Yüce Allah'ın muhabbetinden bir kase içecek olursa, onun üzerinden
İslam'ın rükünleriyle ibadet mükellefiyeti kalkar.
(9)- Havfiyye der ki:
Yüce Allah'ı seven bir kimse O'ndan korkamaz. Çünkü seven sevdiğinden korkmaz.
(10)- Fikriyye (bazı
nüshalarda Firkiyye, bir nüshada Nekriyye şeklindedir) der ki: Kimin ilmi
artarsa, o oranda üzerinden ibadet düşer.
(11)- Haşebiyye der ki:
Dünya bütün kullar arasında eşittir. Ataları Adem'in kendilerine bıraktığı
miras bakımından birinin ötekine bir üstünlüğü yoktur.
(12)- Menniyye der ki:
Fiil de bizdendir, istitaa (fiile güç yetirebilmek) da bize aittir.