ARAFÂT:
Arafat ve Arefe:
Müzdelife iie Taif arasında geniş bir alanın ismidir. Sınırları, çevresine
dikilen işaretlerle gösterilmiştir. Nevevi, Menasik'te: Arafat mıntıkası için arkadaşlar
dört cephede dört sınır tarif etmişlerdir: Bunlardan biri doğu cephesinde olan
büyük caddedir. İkineisi Arafat bölgesinin arkasındaki dağ silsilesinin
etekleridir. Üçüncüsü Arafat köyünÜll arkasında kalan bahçelerdir. Bu köy.
Arafat'ta Ka'be'ye doğru duran kimsenin sol tarafında kalır. Dördüncüsü Urene
deresinin başlangıç noktasıdır, der. Urene deresi Müzdelife ile Arafat arasında
bulunan bir vadidir. Nemire meseidi bu dere bölgesi içinde veya kenarındadır.
Bazı alimler Nemire meseidinin Arafat mıntıkası içinde olduğunu söylemişlerdir.
Bu konuda ihtila! olduğu için Arafat'ta vakfe eden kimselerin Meseid ile
Cebelü'r-Rahme arasında kalan bölgede bir süre durmaları en uygun olanıdır. Bu
meseid'e, Mescid-i İbrahim ve Mescid-i Urene de denilir. Resül-i Ekrem
(Aleyhi's-salatü ve's-seUun) Arefe günü Mina'dan Arafat'a hareket ettiği zaman
öğleden önce Nemire deresinde bir süre konaklamış ve öğle vakti girince oradan
kalkıp Mescid-i Nemire'nin bulunduğu Urene deresine varmış, burada hutbe inid
ettikten sonra öğle ve ikindi namazını birlikte yani Cem-i Takd.im suretiyle
eda ettikten sonra vakfe etmek üzere Cebelü'r-Rahme dağı eteğinde bulunan büyük
taşların yanına gidip vakfe etmiştir.
Hacılar Arefe günü
öğleden sonra Arafat mıntıkası içinde vakfe ederler, yani dururlar. Güneş
batınca Arafat'tan Müzdelife'ye dönerler. Arafat'ta vakfe etmek hacc'ın
rüknüdür. Yani farzlarındandır. Zamanında vakfe etmeyi kaçıran bir hacı adayı
hac etmemiş olur. Ettiği hac geçersizdir.
Nevevi: Arafat'ın Mekke
tarafında kalan sınırını izah ederken: Bihriiş ol ki Urene deresi, Nemire
deresi ve dağı ve Melik'in Arefe günü öğle ve ikindi namazlarını kıldırdığı
mescid, Arafat bölgesinin dışındadır. Bu mescid'e İbrahim (a.s.)'ın mescidi ve
Urene mescidi denilir. Bu yerlerin hepsi Arafat bölgesinin batısında kalır, Bu
cephe, Müzdelife, Mina ve Mekke taraflarına bakar, der.
İbn-i Hacer el-Heytemi
de Nevevi'nin "Menasik" kitabının haşiyesinde: Arafat'ın Mekke
tarafına bakan cephesinin tayin ve tesbitinde değişik izahlar vardır. Lakin et-Taki
el-Fasi diyor ki: Bu sınır artık bellidir. Harem-i Şerif'ten Arafat'a gidildiği
zaman Harem-i Şerif sınırını gösteren dikili iki işaret vardır. Bu işaretlerin
biraz ilerisinde Arafat mıntıkasının sınırını gösteren dikili iki işaret
bulunur, diye bilgi vermiştir.
Bu gün hacc'a gidenler
Arafat, Müzdelife, Mina ve Harem-i Şerif mıntıkalannın sınırlarını gösteren
işaretleri görebilirler. Bu itibarla bu konu üzerinde fazla durmaya gerek
görmüyorum. Geniş bilgi almak isteyenler Nevevi'nin Hac Menasik kitabına ve
bunun haşiyesine müracaat edebilirler. (İbn Mace Hac / 55.bab)
Yezid İbn Harun ve Süleyman et-Teymî'nin naklettiğine göre Ebu
Mücliz şöyle demiştir: "İbrahim Kabe'yi inşa işini bitirince Cebrail
gelmiş ve ona, Kabe'nin yedi kez tavaf edileceğini göstermiştir. Zannederim,
Safa ile Merve arasındaki sa'yi de göstermiştir. Daha sonra onu Arafat'a
götürdü ve ona "Bildin mi?" anlamında –arefte- demiş, İbrahim de,
"evet" demiştir. Bundan dolayı orası "arafat" olarak isimlendirilmiştir.
Daha sonra onu Cem'a getirdi ve "İşte burada insanlar namazı cem ederek
kılar" dedi. Sonra onu Mina'ya götürdü. Orada şeytanla karşılaştılar.
Cebrail şeytana yedi taş atmaya başladı ve "Ona taş at ve her taşı atarken
"Allahü Ekber' şeklinde tekbir getir" demiştir." (Fethul Bari)