Ana sayfa

 

HACCAC BİN İLAT R.A. :

 

Resûl-i Ekrem’in Eshâbından mübârek bir zat. İsmi Haccac’dır. Ebû Kilab, Ebû Muhammed ve

Ebû Abdillah künyeleri vardır. Hz. Ömer’in (r.a.) hilâfetinin başlarında vefât ettiği rivâyet edilir. Haccac

bin İlât’ın İslâm’a girişi şöyle olmuştur. Haccac bin İlât, Süleymoğulları kabilesinden bir cemâatle birlikte

Mekke’ye doğru yola çıkmışlardı. Kimsesiz, korkunç bir vadide bulunuyorlardı. Bu yüzden yollarına devam

edemediler. Arkadaşları ona, emniyetimiz için bir şeyler yap, dediler. Kalktı, dolaşmağa başladı.

Hem de, kendi kendine: “Ben ve arkadaşlarım sağ salim dönünceye kadar tanrıya sığınırız” diyordu.

Derken birisinin “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin köşe ve bucaklarından geçip gitmeğe

gücünüz yetiyorsa, haydi geçip gidiniz. Ancak, Allahü teâlânın ihsan edeceği bir kudretle

geçebilirsiniz.” (Rahman sûresi, âyet: 33) dediğini işitti. Haccac Mekke’ye varınca bu durumu,

Kureyşlilerin toplandıkları mecliste anlattı. Bunun üzerine, Kureyşliler, “Ey İlât! Sen de sapıtmışsın. Muhammed

(s.a.v.) de bu sözlerin kendine Allahü teâlâ tarafından vahyedildiğini söylüyor.” dediler. Haccac

bin İlât da onlara “Vallahi hem ben hem de yanımdaki arkadaşlarım bu sözleri birlikte duyduk.” cevabını

verdi.

Haccac bin İlât, Peygamberimiz’in (s.a.v.) nerede bulunduğunu sordu. Medine’de olduğunu öğrenince

Medine’ye gidip, İslâm’ı kabul etti. İyi bir müslüman oldu. Haccac’ın müslüman oluşu,

Resûlullah’ın Hayberi fethi zamanına rastlar.

Bu sırada Haccac (r.a.) Resûlullah’ın (s.a.v.) huzurlarına çıkarak “Yâ Resûlallah! Mekke’de bir takım

kimselerde mallarım var, izin verirseniz bunları almak istiyorum. Müslüman olduğumu öğrenirlerse

bana hiçbir şey vermezler” diye durumunu arz etti. Resûl-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) ona izin verdi.

Haccac (r.a.) bu arada şunu da sordu: “Yâ Resûlallah, mallarımı onlardan alabilmek için, belki senin

hakkında münasip olmayan sözleri söylemem gerekebilir. Bu hususta ne buyurursunuz?” deyince,

Resûlullah (s.a.v.) buna da izin verdiler.

Kureyş müşrikleri, Resûlullah’ın, Hayber üzerine yürüdüğü haberini daha önce duymuşlardı.

Haccac bin İlât Mekke’ye gelince, devesinin etrafını sardılar. Hayber hakkında malûmat alabilmek için

hiç beklemeye tahammülleri yoktu. Haydi ne oldu, bize hemen anlat dediler. Haccac (r.a.): “Hayberlilerin

savaş hususunda çok mâhir olduklarını, müslümanların daha böylesiyle karşılaşmadığını, Hayberlilerin

Arab kabilelerinin de yardımıyla onbin kişilik bir ordu topladığını, Muhammed (s.a.v.) Eshâbının müthiş

bir hezimete uğradığını, Muhammed’in (a.s.) de esir edildiğini, Hayberlilerin Muhammed’i (s.a.v.) Mekkelilere

teslim edeceğini” onlara söyledi. Kureyş müşrikleri bu habere çok sevindiler: Fakat Haccac’ın (r.a.)

müslüman olduğundan haberleri yoktu.

Hz. Haccac, Mekke müşriklerine aslı olmayan bu parlak müjde haberini verdikten sonra, onların

sevinçli ve memnun durumlarını fırsat bildi. Onlara “Mekke’deki alacaklarını toplamak için kendisine yardımcı

olmalarını, mağlup olan müslümanların, mallarını, başka tüccarlar gidip satın almadan önce, hemen

oraya varıp, kendisi alacağını söyleyerek, onların vasıtasiyle alacaklarını ve orada bulunan mallarını

topladı. Mekke’deki zevcesine de aynı şekilde söyleyip, ondan da mallarını aldı.

Müslümanların Hayber’de mağlup olduğu haberi her tarafa yayılmıştı. Bu haber, müşriklerin sevinç

çığlıklarına vesîle olurken, bu durumdan haberi olmayan müslümanlar da derin bir hüzün içerisinde boğuluyordu.

Bu sırada daha Medine’ye hicret etmemiş bulunan Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Hz.

Abbas sanki kalbinden vurulmuştu. Ancak bu üzüntüsünü belli etmemeğe çalışıyordu. Hz. Abbas kölesi

Ebû Zübeyde’yi çağırıp, Haccac’ı bulup, ona: “Allah aşkına, doğru söyle. Bu haberin aslı var mıdır? Senin

bu haberin, Allahü teâlâ’nın Resûlullah’a (s.a.v.) ve müslümanlara olan va’dine uymuyor” dedi.

Haccac (r.a.) Ebû Zübeyde’den gizlice Hz. Abbas’la kimsenin olmadığı bir yerde görüşüp, kendisine

sevinçli bir haber vereceğini bildirdi. Hz. Abbas bu haberi alınca çok sevindi. Sanki dünyâlar onun

oldu. Elbette, Allahü teâlâ’nın hayır va’dleri bir bir zuhur edecekti. Hz. Abbas Ebû Zübeyde’yi alnından

öptü ve onu âzâd etti. Ayrıca on köle âzâd edeceğini de adadı.

Hz. Abbas ile Haccac nihayet tenha bir yerde buluştular. Haccac (r.a.) Hz.Abbas’a anlatacaklarını

üç gün geçmeden kimseye söylememesini sıkıca tenbih etti. Sonra şöyle konuştu: “Resûlullah (s.a.v.)

Hayber’i fethetti. Kendisine düşen hisseyi aldı. Sahâbîlere (r.a.) paylarını dağıttı. Hayber hâkiminin kızı

Safiyye’yi âzâd edip, zevce olması ile câriye olarak kalması arasında serbest bırakdı. O da âzâd edilip,

zevce olmayı seçti.”

Bir müddet sonra mes’elenin hakikati anlaşılmış. Mekke müşrikleri aldandıklarını geç fark etmişlerdi.

Allahü teâlâ’nın hikmeti ki, müslümanların hüzünleri üzerlerinden kalkmış, aynı üzüntü, bu sefer

müşrikleri bir kabus gibi kaplamıştı.

Haccac (r.a.) çok zengin idi. Servetini Medine’ye getirdikten sonra orada bir ev ve bir mescid yapmıştır.

Hz. Ömer’in hilâfetinin ilk yıllarında vefât etmiştir.

 

KAYNAKLAR:

 

1) El-Îsâbe, cild-1, sh-313

2) El-İstiâb, cild-1, sh-344

3) Üsüd-ül-gâbe, cild-1, sh-344

4) Sîret-i İbn-i Hişâm, cild-3, sh-359

5) Müsned-i Ahmed bin Hanbel, cild-6 sh-138

6) Tabakât-ı İbn-i Sa’d, cild-4, sh-270