Ana sayfa

 

ERKAM BİN EBİ’L-ERKAM R.A. :

 

Eshâb-ı kirâmın ilk îmân edenlerinden. Nesebi, Erkam bin Ebi’l-Erkam Abd-i Menâf bin Esed bin

Abdullah bin Ömer bin Mahzûm’dur. Künyesi Ebû Abdullah’dır. Benî Mahzûm kabilesindendir. Annesi

Temâdur binti Hudeym es-Sehmiyye’dir. (Diğer rivâyetlere göre Ümeyme binti Hâris veya Safiyye binti

Hâris bin Hâlid’dir.) Hicretten önce Mekke-i Mükerreme’de doğduğu tahmin edilmektedir. 22 veya 23

yaşlarında iken, yedinci (veya onbirinci) müslüman olmakla şereflendi.

Resûlullah efendimiz (s.a.v.) Mekke’de bütün dünyâya Peygamberliğini ilân edip, insanları

İslâmiyyete davet etmeye başladığı zaman müşrikler onu yalanladılar, ilk günlerde az kimse îmân etti.

Müşrikler başta Peygamber efendimize ve ilk müslümanlara, ibâdet ederken, birbirlerine yeni gelen âyet

i kerîmeleri okuyup öğretirken; gördükleri, tanıdıkları her yerde onlara baskı, işkence ve zulümler yap-

maya başladılar. Bu eziyet ve baskılar artınca Resûlullah efendimiz (s.a.v.) kendilerine Mekke’de emniyetli

bir ev seçip orada ibâdetlerini yapmaya ve İslâmiyyeti yaymaya karar verdi. Bunun için Safa tepesinin

doğusunda, dar bir sokaktaki Şeybeoğullarının evine bitişik Hz. Erkam bin Ebi’l-Erkam’ın evini münasip

gördü.

Peygamberimiz (s.a.v.), İslâm dînini burada gizlice yaymaya çalıştı. Mekke’de nâzil olan âyet-i kerîme

ve sûrelerin birçoğu bu mübârek evde geldi. Eshâb-ı kirâm burada toplanırlar, Peygamberimizi

(s.a.v.) görmek ve müslüman olmak isteyen kimseleri bu Dâru’l-Erkam veya Dâru’l-İslâm ismini verdikleri

Hz. Erkam’ın evine götürürlerdi. Hz. Hamza, Âmmar bin Yâser, Musab bin Umeyr, Akîl ve İyâd bin

Bükeyr, Süheyb bin Sinan (r.anhüm) ve birçok Sâhâbî burada müslüman oldu. Peygamber efendimiz

Eshâb-ı kirâm ile birlikte bu evde, Hz. Ömer müslüman oluncaya kadar kaldı. Bu evde, Hz. Ömer îmân

ile şereflenince müslümanların sayısı kırk oldu. Hz. Ömer, Peygamberimize (s.a.v.) ibâdetlerini Mescid-i

Haram’da açıkça yapmalarını teklif etti. Onları müşriklere karşı korudu. Müslümanlar topluca yüksek

sesle tekbir getirerek evden çıktılar. Kâ’be-i Muazzama’ya gelip açıkça tavaf ettiler. Müşriklerin

kalblerine korku ve üzüntü verdiler. Bundan sonra Peygamberimiz insanlara İslâmiyyeti açıktan anlatmaya

ve açıktan imâna davet etmeye başladı.

Hz. Erkam, İslâm târihinde büyük ehemmiyeti olan bu evini hiç satılmamak ve mirasçı olunmamak

kaydı ile oğluna bıraktı. Bu evin ayrıca bir vakfiyesi de vardır. Bu vakfiyede şöyle yazılıdır. “Bu Erkamın

Safâ’dan az ileride bulunan evi hakkında verdiği sözü ve vasiyetidir. Arsası Harem-i şerîften sayıldığından

bu ev de vakfedilmiştir. Satılmaz ve mirasçı olunmaz. Buna Hişâm bin Âs ve âzâdlı kölesi filân

şahiddir.” Böylece İslâmiyette ilk vakfı yapmış oldu.

Bu târihi ev Hz. Erkam’ın evlad ve torunları tarafından kullanılarak 140 senesinde halîfe Mansur

zamanına kadar geldi. Mansur bunlardan hisselerini satın aldı. Ev tamamen devlete kaldı. Daha sonra

tamir edilirken asıl şekli de değişti. Birçok el değiştirdikten sonra Üçüncü Sultan Murad Hân 999 (m.

1591) mescid olarak yeniden yaptırdı.

Hz. Erkam asil bir aileden ve çok zengin idi. Cahiliyet zamanında bile itibarı yüksekti. Ancak müşriklerin

işkence ve zulümleri dayanılmaz hale gelince Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Resûlullah

(s.a.v.), Medine’de kendisini Hz. Ebû Talha (Zeyd bin Sehl) ile kardeş yaptı. Rahat ve huzurlu yaşaması

için Benî Züreyk mahallesinden bir miktar arazi verdi. Hz. Erkam vefâtına kadar burada yaşadı.

Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlara katıldı. Kahramanca

döğüşüp büyük fedâkârlıklar gösterdi. Bedir savaşından sonra Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine bir kılıç

hediye etti. Daha sonra zekât mallarını toplama hizmetini verdi. Dört halife devrinde meşveret meclisinde

vazife yaptı.

Zühd ve takvası çok idi. Bütün vaktini Allahü teâlâya ibâdet etmekle geçirirdi. Birgün Kudüs’deki

Mescid-i Aksa’da namaz kılma arzusunu Resûlullah’a (a.s.) arz etti. Bunun üzerine Peygamberimiz

(s.a.v.) “Mescid-i Haram’da bir defa namaz kılmak, diğer mescidlerde bin defa namaz kılmaktan

daha çok sevabdır.” buyurunca Mekke’ye gidip, Mescid-i Haram’da ibâdetini yaptı. Peygamberimizden

bazı hadîs-i şerîfler rivâyet etti. Rivâyet eden oğlu Osman olarak gösteriliyor ise de kaç tane hadîs rivâyet

ettiği bilinmemektedir.

Hz. Erkam geçimini kendi arazilerinden elde ettikleri mahsulden kazandıklarıyla ve ticâret ile temin

ederdi. Ubeydullah, Osman adlı oğulları Meryem, Safiyye ve Umeyye adlı kızları olmak üzere beş evlâdı

bilinmektedir. Hz. Erkam 53 (m. 673)’de 83 yaşlarında iken Medine-i Münevverede vefât etti. Bu sırada

Medine valisi Mervan bin Hakem idi. Namazını kildırma vazifesini kendisi yapmak istedi ise de, Hz.

Erkam’ın oğlu Ubeydullah, babasının’vasiyeti olduğunu söyledi. Hz. Erkam’ın vasiyeti üzerine cenâze

namazını Âşere-i mübeşşereden olan Hz. Sa’d bin Ebî Vakkâs kıldırdı. Baki’ kabristanına defn edildi.

 

KAYNAKLAR:

 

1) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-3, sh-242

2) El-Îsâbe cild-1, sh-28

3) Üsüd-ül-gâbe cild-3, sh-115

4) Mir’ât-ı Mekke sh-1050

5) Târîh-ul-Hamîs cild-1, sh-330

6) Ensâb-ul-eşrâf cild-1, sh-158

7) İnsân-ul-uyûn cild-1, sh-203