ABDULLAH BİN ÜMM-İ MEKTUM R.A.
Eshâb-ı kirâmın ilk îmân
edenlerinden. Resûlullah’ın ikinci müezzini ve Medine valisidir. İsmi önceden
Husayn iken, Peygamber
efendimiz “Abdullah” olarak değiştirdi. İsminin Amr olduğu da rivâyet
edilir. Lâkabı Ümm-i
Mektûm’dur. Ümmü’l-Mü’minîn Hadîcetü’l-Kübrâ’nın (r.anha) dayısı Kays’ın
oğludur.
Annesi Ümm-i Mektûm Âtike
binti Abdullah el-Muhzûmiyye’dir. Mekke’de bi’setten önce doğdu.
İbni Ümm-i Mektûm, (r.a.)
Peygamberimizin (s.a.v.) İslâmiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda
îmân ile şereflenerek
müslüman oldu. Mekke’de kâfirlerin zulüm ve eziyetleri dayanılmaz hâle gelmesi
ve Medineli müslümanlara
dîni esasları öğretmek için Medîne-i Münevvere’ye hicret etti. Âmâ olup, sesi
çok gürdü. Sabah namazında,
önce Hz. Bilâl, sonra İbni Ümm-i Mektûm (r.a.) ezan okurdu. Kâfirler ile
silahlı mücâdele başlayınca
gazve ve seriyelerde vazife aldı. Harblere katılıp, gür sesiyle düşmanın
moralini
bozardı. Bazı savaşlarda
Peygamber efendimiz O’nu Medîne-i Münevvere’de vali olarak bırakırdı.
Peygamberimizin zamanında
onüç defa Medine’de kalıp, valilik ve imamlık yaptı. Hz. Resûlullah, kendisine
çok iltifat edip, daima
gönlünü alırdı. Medine’de valilik ve imametle vazifelendirilmesi âmâ haliyle
sefer ve muharebelere
katılmasının güç olmasındandır. Bir defasında Resûlullah (s.a.v.) insanlara
dinimizin
esaslarını anlatırken İbni
Mektûm (r.a.) yanına geldi. Peygamberimiz meşguliyetinden, alâkalanmakta
geç kaldı. Fakat, daha
cevap vermeden Kur’ân-ı kerîm’in sekseninci sûresi olan Abese sûresinin
ilk on âyet-i kerîmesi
indi. İlâhi emir üzerine Peygamberimiz daha fazla alâkalanıp, iltifatını
arttırdı. Hatta
O’na “Merhaba! Ey Rabbimin
bana itab ve ikâzında bulunmasına sebep olan kişi!” diye iltifat edip,
yanına oturtur, halini
hatırını sorardı. Hane-i se’âdetine alıp, onunla sohbet ederdi. Bir defasında
yine
Peygamber efendimizi
ziyâret için evine gelmişti. Resûlullah’ın huzuruna girmek için müsaade istedi.
Zevcât-ı tahirattan
(Peygamberimizin mübârek hanımlarından) Ümm-i Seleme (r.anha) ve Hz. Meymûne
(r.anha) da Hz.
Resûlullahın huzûrundaydılar. Resûlullah O’nun eve girmesine müsaade ettikten
sonra
hanımlarına: “Çekilin ve
saklanın” buyurdu. Hanımlar da “Bu adamın iki gözü de görmez. Niçin çekilelim?”
diye suâl edince,
Peygamberimiz “O görmüyorsa siz de görmüyor değilsiniz ya!” buyurdu.
Veda Haccı’na katıldı.
Peygamberimiz Veda Hutbesi’ni okurken, gür sesiyle hutbeyi tekrarladı. Hz.
Ebû Bekir’in hilafetinde müezzinlik,
Hz. Ömer devrinde de İslâm ordusunda vazife aldı.
Abdullah bin Ümm-i Mektûm
(r.a.) hazretleri Kur’ân-ı kerîmi ezbere bilenlerdendi. Kur’ân-ı kerîmin
kırâatini öğretirdi.
Resûlullah’ın (s.a.v.) buyurduklarını unutmamak için devamlı sohbetlerinde
hadîs-i
şerîf rivâyet ederdi.
Abdullah bin Şeddad, Abdurrahman bin Ebî Leylâ, Âsım bin Rezin el-Esedi
talebeleri
arasındaydı. Sohbet
âşığıydı. Evi Mescid-i Nebevî’ye uzakta olmasına rağmen daima gelirdi. Mescide
gelirken Hz. Ömer yardım
ederdi. Mücâhid olup, cihadlara daima katılmak isterdi. Gözleri görmediği için
fiilen katılamamaktan çok
üzülürdü. Fakat, katıldıklarında da gür sesiyle düşmanın moralini bozması,
müslümanları sevindirip
kâfirleri de kahr ederdi. İranlılarla yapılan harblerden Kadisiyye Muharebesi’nde
de bulundu. Hicrî 15 (m.
636) senesinde yapılan Kadisiyye Meydan Muharebesi’nde, elinde sancak olduğu
halde bir tepeye çıktı. Gür
sesiyle düşmanın moralini bozdu. Ümm-i Mektûm’un (r.a.) bu muharebede
şehîd olduğu veya dönüşünde
vefâtı rivâyet edilir.
KAYNAKLAR:
1) El-Îsâbe cild-2, sh-523,
524
2) Sîret-i İbn-i Hişâm
cild-1, sh-198
3) Tabakât-ı İbn-i Sa’d
cild-4, sh-205
4) Ensâb-ül-eşrâf cild-1,
sh-151, 152
5) Ravd-ül-ünf cild-1,
sh-228
6) Medârik cild-3, sh-361,
362
7) Eshâb-ün-nüzûl sh-233,
234
8) İnsân-ül-uyûn cild-1,
sh-304, 305